'Haydi Çocuklar Camiye' projesi özel yaşammış!

'Haydi Çocuklar Camiye' projesi özel yaşammış!

İstanbul Milletvekili Zeynel Özen'in "Haydi Çocuklar Camiye" projesine dair Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a yönelttiği yazılı soru önergesi TBMM Başkanı Mustafa Şentop tarafından "özel yaşama ilişkin" denilerek reddedildi.

A+A-

 

HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen'in "Haydi Çocuklar Camiye" projesinin Alevi çocukları asimilasyon amaçlı olduğu endişesiyle Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a yönelttiği yazılı soru önergesi TBMM Başkanı Mustafa Şentop tarafından "özel yaşama ilişkin konuları" kapsadığı gerekçesiyle geri gönderildi. Özen'in "Mescitsiz Okul Kalmasın" projesine dair soru önergesi de aynı şekilde kabul edilmemişti. Bunun üzerine Özen şu açıklamayı yapmıştı:

"TBMM Başkanlığının belirtilen reddetme gerekçelerinin hepsi boş ve içtüzükte belirtilen dayanaklardan yoksundur. Asıl reddedilme gerekçesinin 'tahammülsüzlük' olduğunu çok iyi biliyoruz. Ve buradaki temel mantık; 'Bırakın da çocuklarınızı rahat rahat asimile edelim.' TBMM başkanlığının bu kararını tanımıyor ve bu tekçi anlayışın çocuklarımızı asimile etmek için devlet gücünü kullanan tüm dayatmalarının karşısında Pir Sultan gibi onurlu ve dik durarak, asla boyun eğmeyeceğimizi tüm kamuoyuna duyururuz."

 Özen'in "Haydi Çocuklar Camiye" asimile projesine dair reddedilen soru önergesi:

Milli Eğitim Bakanlığı dini dernek ve vakıflarla bir protokole imza atıp, yarıyıl tatilinde 6-13 yaş arası öğrencilerin camilere götürüleceği ve 5 vakit namaz uygulaması getirileceği duyurulmuştur. Bu duyuru; “Haydi Çocuklar Camiye Projesi” ile Hedefimiz ‘Ağaç yaşken eğilir’ atasözünden yola çıkarak çocuklarımıza camide cemaatle namaz kılma şuuru kazandırmak, camilerimize gitmenin milli ve manevi sorumluluğumuz olduğu bilincini vermek ve güzel ahlaklı nesiller yetişmesine katkı sağlamaktır” olarak belirtilmiştir.

Bununla ilgili hazırlanan sloganlardan biri de “Namazını camide kıl, puanları topla, ödülünü kap” olan projede, çocukların katıldıkları namazlar ve ezberledikleri surelerden puan kazanması planlanmaktadır. Projeye katılacak çocuklar her namaz vakti için farklı puanlar toplaması öngörülmektedir. Bu anlamda sabah namazı 10 puan, öğle namazı, ikindi namazı ve akşam namazı 5 puan, yatsı namazı ise 8 puan olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Ayrıca 6-7 yaş “A kategorisi”, 8-9-10 yaş “B kategorisi”, 11-12-13 yaş çocukların da “C kategorisi” olarak 3 farklı yaş grubu kategorilerine ayrılmıştır. Yarışmada A grubu için 7, B grubu için 16 ve C grubu için ise 23 sure belirlendiği, çocukların bu kapsamda puan kazanabilmesi için katıldıkları her namazdan sonra cami görevlilerinin yoklamasına katılması şart koşulmaktadır.

MEB’in “Server Gençlik ve Spor Kulübü” ile imzaladığı protokolle 81 ilde 2 bin 500 camide projeyi gerçekleştirerek Türkiye genelinde 50 bin çocuğa ulaşılması hedeflenmektedir. İktidar eğitim sistemi sadece bir inancı (İslamı ve Sünniliği) referans alarak, başta Alevi çocukları olmak üzere, tüm farklı inanç gruplarına ve inanmama hakkını kullanan kesimlere mensup herkese kendi dinsel eğitimini dayatmaktadır. Bu tekçi dinsel eğitim ile 6-13 yaş arasındaki çocukların zorunlu din eğitimleri ve 5 vakit namaz uygulaması ile asimile edilmesi başta çocuk hakları olmak üzere, laiklik ve inanç özgürlüğüne aykırıdır.

Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldırılmasına dair AİHM’de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kazandığı davaların kararlarını uygulamak yerine, yarıyıl tatilinde çocukları camilere taşımak ve orada 6-13 yaş arası çocukların beş vakit namaz kılmasını sağlamak için, dini vakıf ve derneklerle bu tarz protokollere imza atılarak anayasanın 2. maddesinde belirtilen laiklik ilkesi açıkça çiğnenmektedir. Tüm farklı inançlardaki vatandaşlarına eşit mesafede olması gereken devlet, Alevi çocukları dahil bu belirtilen dini profilin dışında olan ailelerin çocuklarına inancı gereği olmayan bir şeyi dayatmak ne hukuk devletine, ne de laiklik ilkesiyle bağdaşmaktadır.  

Bu kapsamda;

1.   Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldırılmasına dair AİHM’de kazandıkları davalara rağmen, mevcut anayasanın laiklik ilkesi, AİHM kararları ve uluslararası hukuk dikkate alınmadan artık zorunlu din derslerinin de ötesinde eğitimin tamamen dinselleştirilmesine gerekçe olarak sunulan; “güzel ahlaklı nesiller yetişmesine katkı sağlamak” amacı kime göre ve neye göre belirlenmektedir? Neden “güzel ahlaklı nesiller yetiştirmek,” resmi bir dini niteliği olmayan laik bir ülkede sadece tek inanca ve yoruma mahsus olarak tanımlanmaktadır? 

2. Devletin resmi eğitim kurumlarının anayasanın laiklik ilkesini hiçe sayarak, Alevi ailelerin çocukları dahil farklı inanışlardan olan öğrencilere başka bir inancın ibadethanesini ve ibadetini dayatıp bunun üzerinde bir puanlandırma yapmanın amacı ve nedenleri nelerdir?

3. Milli Eğitim Bakanlığı bu imzalanan protokolle sadece bir inanca ayrıcalık tanıyarak, çocuklara sadece o inancın tebliğini yapıp diğer inançlardaki tüm öğrencilere dayatma mantığına sahip değilse, benzeri dini projeleri farklı inançlar içinde gerçekleştirmeyi düşünmekte midir?

1-soruc.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.