İkinci Alevi Buluşması - Kızılbaşlar Geliyor

İkinci Alevi Buluşması - Kızılbaşlar Geliyor

İkinci Alevi Buluşması - Kızılbaşlar Geliyor Celal Necati ÜÇYILDIZBirincisi 9 Kasım 2008 de Ankara Sıhhiye meydanında olmuştu. Yüz binleri...

A+A-

İkinci Alevi Buluşması - Kızılbaşlar Geliyorİkinci Alevi Buluşması - Kızılbaşlar Geliyor

Celal Necati ÜÇYILDIZ

Birincisi 9 Kasım 2008 de Ankara Sıhhiye meydanında olmuştu. Yüz binleri bulan canlar buluşmuştu. Sıhhiye meydanına girerken KIZILBAŞLAR GELİYOR sloganı ile giriyorlardı. O coşku ile alanlara girdiler. O heyecan önce Ankara’yı sardı. Sonra Türkiye’ yi. Sonra dünyada ses getirdi. Bir şeyler oluyordu. Yıllardır sakin, sakin duruyorlardı. Yakıldılar, yıkıldılar, katledildiler, şehirler kana bulandı. Sessiz, sakince ölenleri mezarlarına götürdüler. İçinde dertler, kavgaları ağıtlara döktüler. Sazın sesinde, ozanların sesinde çınladı, yankılandı. Yüreklerde acı sızı.

İşte burada ağıt yerini sevgi seline dönüştürdü. Apayrı bir ruh belirdi. Bu kez haykırmaya başladılar. İçinde sakladıkları duygular. Toplumdan sakladıkları kimlikleri ortaya çıkıverdi. Korkmadan haykırdılar. KIZILBAŞLAR GELİYOR. Osmanlı nın baş düşmanı Kızılbaşlar. Yıllarca Anadolu da yaşayıp, cemlerini gizli yapan , ölülerinin başında sazı ile ağıtlar yakan. Nefesleri ile günümüze gelen Anadolu aydınlanması.

İşte bu yıl ikinci buluşma daha kolay oldu. Salı Pazarına Anadolu’dan gelen gruplar harekete geçtiğinde, bir yıl önceki coşku seli aktı. Bu kez korkarak değil, daha gür sesi ile haykırdılar KIZILBAŞLAR GELİYOR, ZORUNLU DİN DERSLERİNE HAYIR, SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK, MADIMAK MÜZE OLACAK, CEM EVLERİ AÇILACAK, AYRIMCILIK DEĞİL EŞİTLİK İSTİYORUZ, KAHROLSUN IMEFE KAHROLSUN BAĞIMSIZ TÜRKİYE, SİVASIN IŞIĞI SÖNMEYECEK, gibi sloganlar atıldı.

Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Tekin Özdil, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı Av. Fevzi Gümüş, Avrupa Alevi ve Bektaşi Konfedarsayonu Sekteri Servet Demir ve son olarak Alevi ve Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, konuşmalarında : AYRIMCILIĞA KARŞI EŞİT YURTAŞLIK HAKKINI talep ettiler. Bunun çözümü sağlandığında bırakınız Aleviliğin sorunlarını, tüm ülkede yaşayan tüm insanların sorunu çözülmüş olacak. Bu zaten bir insanlık görevi. Ama ülkeyi yönetenler bu güne değin, kafalarındaki felsefeyi dayatmışlar. Onun için dayatmalar kayalara çarpmış. Ara sıra kayalar parçalanmış. Altında kalanlar olmuş. Bütün insanlık ayıbı nefes olmuş, deme olmuş, kah ağıt.

İşte burada 2. Alevi buluşmasında gür sesi ile haykırmaya başlamış. Bu buluşmada Alevilerin yanında alevi dostları birlikte alanlara girdiler. Onların da sorunları aynı idi.

Ayrımcılık, ötekileştirme bittiğinde onların da sorunları bitecek. Ülkede demokrasi başlayacak. İnsancıl bir düzen başlayacak.

Ama bunu istemeyenler, kendi kafalarındaki insan modelini ortaya çıkarmak. Esasında bunu altında yatan, egemen olma hırsı. Bunu din aracılığıyla yapmak. Dogmaları getirip, toplumu uyutmak, tek tip insan yaratmak. O insanlar kolay kolay yönetilirken onların çantaları dolacak. Kah ipek yolu onların olacak. Kah ülke üzerinden geçen kirli işlerden pastaları onlar yiyecek.

Bunun altında yatan bu. Biz de pastadan pay alalım deyince ; isyankar, asi oluvermişler. Teba  konuşmaz, teba gülmez, teba düşünmez. Teba körü, körüne itaat eder. Ya itaat etmezse. Vurula başı. Katledile. Katli vacip.

İşte asırların getirdiği sorunlar yumak, yumak olmuş. Alevi Çalıştayları ile bu iş çözülmez. Ancak bu çalış taylar rapor olarak kitaplaşır. Avrupa Birliği'nin gözü boyanmak ister. Dünyanın gözü boyanmak ister.

Aleviler inanmıyor. Bunlar masal diyor. Emevi masalı. Bu hükümetin yapacağı bir şey var. Bu konuda adım atmak. Bu iş için önce Diyanet’in açılımı yapılacak. Orada konular sindire, sindire masaya yatırılacak. İşte o zaman :

Bir gün de olabilecek şeylere bakın;

1. Madımak’ı müze yapıverin.

2. Cem evlerini yasal statüye getiriverin

3. Hacı Bektaş Veli müzesini, inananlara teslim ediverin.

Bu üç konu başlığını çözüverin. Bu iş için hali hazırda olan 1536 ve 1826 yıllarındaki fetvaları yırtıverin. İşte her şey düzelir. İnsanlar kardeş, kardeş yaşamaya devam ederler. İşte o zaman 3. Alevi buluşmasına gerek kalmaz.

Ama çalıştay raporları ile oyalamaya kalkarlarsa; işte o zaman bu alanlar almaz olur. Ve bu sandıklara yansır. Öyle işçi şirketlerine alınan zorunlu kadrolarla ayakta kalamazlar. O da yıkılıverir bir gün. Dağıtılan o yardım paketleri de işe yaramaz. Güle, güle deyiverirler. Halk bir uyanırsa; o zaman ağalar, beyler onlara egemen olamazlar. 

AĞITLAR, NEFESLER, DEMELER ortak paydanın yıllardır dayanakları. Pir Sultanlar, Hacı Bektaşlar onun için ayakta. Onların sözü, sazı asırlardır, kulaktan, kulağa gelmiş. Her cem başladığında üç nefesle başlamış. Ekin ekmeye, ekin dermeye, ormana odun kesmeye giderken üç nefesle başlamış. İşte bu üç nefes toplumu yıllardır bir arada tutmuş.

İşte o nefeslerin beslediği kültür bu toplumu haykırmaya getirmiş. Ölüme nefeslerini söyleyerek giden Pir Sultan Abdal, derisi yüzülen Nesimi, Halcı Mansur, Şeyh Bedrettin. Onlar hep korkmadan haykırdılar. Bu haykırma kültürü devam edecek. Ne zaman AYRIMCILIĞA KARŞI EŞİT YURTAŞLIK HAKKI verilir işte o zaman insanlık ayıbı bitecek. İşte o zaman Karacaoğlan dile gelecek. Mengi olacak, halay olacak, horon olacak yerler ayak sesleri ile yankılanacak.

Celal Necati Üçyıldız
Kaynak : Alevihaber.com - 12 Kasım 2009

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.