İmam hatipler özelleştirilmelidir

İmam hatipler özelleştirilmelidir

İmam hatipler özelleştirilmelidir Sabit BAYILDIRAN / EVRENSEL(...) İmam hatipler özelleştirilmelidir, tıpkı cemevi gibi olmalıdır. İmamların...

A+A-

İmam hatipler özelleştirilmelidir İmam hatipler özelleştirilmelidir

Sabit BAYILDIRAN / EVRENSEL

(...) İmam hatipler özelleştirilmelidir, tıpkı cemevi gibi olmalıdır. İmamların maaşını cemaat vermeli, cemaat camiyi finanse etmelidir. Alevilerin, Hristiyanların yaptığı gibi... Özelleşirse Süleyman Demirel gibiler açtıkları imam hatiplerle övünmezler.... Papazların, Alevi dedelerinin geçimini nasıl ki cemaatleri sağlıyorsa, imamların maaşını cami cemaati ödediğinde, o zaman “Türkiye laiktir!” diye bağırma hakkınız doğar...

İstanbul Barosu, “imam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye girişini kolaylaştırdığı gerekçesiyle” katsayı kararının iptali için Danıştay’da dava açtı. Baro yönetimi bu davayı “laiklik” adına açıyor. 28 Şubat’ın kararını savunuyor baro yönetimi. Oysa bu tavır, fırsat eşitliğine karşı bir tavırdır. Baro yönetimi gerçekten laikliği savunuyor olsa, imam hatiplerin katsayısıyla uğraşmaz, işin kökenine inerdi.

Biliyoruz ki resmi ideoloji devletperest insanlar yetiştirmek için formüle edilmiştir; devlet yurttaş için değil, yurttaş devlet içindir. Bu nedenledir ki 12 Eylül Anayasası ‘kutsal devlet’i halkına karşı korumak için hazırlanmıştır. Makbul yurttaş “Türküm” diyecek, Diyanet aracılığıyla devletleştirilen dinin ‘Sünni’ mezhebine bağlanacak, ‘asker doğacak’, varlığı Türk varlığına armağan olacak. Bu özelliklere sahip olmayan kişi de ‘sözde vatandaş’ olacak.

Devletin demokratikleşmesi, yurttaşlarına aynı mesafede durmasıdır aynı zamanda. Devlet, bütün yurttaşlarına aynı hakları tanıyacak, hepsine eşit davranacak. Sen Kürtsün, sen Alevisin, sen Kadirisin diye ayrım yapmayacak. Peki, Anayasa’da “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” yazıyor diye devlet bu sıfatları taşıyor mu? Bu sorunun cevabını doğru vermek gerekir. Devlet, Müslümanlığa ‘hoşgörüyle’ bakıyor ama sınırlarını Diyanet aracılığıyla çizdiği bir Müslümanlık bu. Devlet için ‘Ben Müslümanım’ diyen ama dinin gereklerini yerine getirmeyen kişi makbul yurttaştır. Sivilleşmiş, devletten bağımsız İslamiyetten öcü gibi korkan devlet, ateiste de misyonere de yapmadığını bırakmaz.

Bütün inançlara aynı mesafede olmayan bir devlet laik olabilir mi? “Türkiye laiktir, laik kalacak!” diye bağıranlara bu soruyu sorduğunuzda kem küm ederler. Diyanet’in bütçesi Milli Eğitim’in bütçesine yakındır. Peki, Diyanet’te çalışanların, bu bütçeden maaş alanların tümü aynı dinin aynı mezhebinden değil mi? Peki bu bütçede Şafinin vergisinden pay yok mu? Siz bir Şafiden vergi alıp o vergiyle Sünni imama maaş öderseniz, bir ayrım yapmış olmuyor musunuz? Caminin elektriğini, suyunu bedava verdiğinizde Alevinin vergisinden Sünnilere bir pay aktarmış olmuyor musunuz? Bu ülkede Hristiyan yurttaşlarımızın vergisiyle Müslümanları finanse etmek ne kadar sığar laikliğe? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde Müslümanlardan kilise vergisi alınmaktadır? Kilisede yanan elektriğin, harcanan suyun parasını Müslümanlardan alsalar, bu haksızlık olmaz mı?

Türkiye laiktir, laik kalacak” diye bağıranlar, çifte standardı çok severler. İmam hatip öğrencilerine üniversiteye girişte eşitlik sağlayan karara karşı çıkarlar da, imam hatiplerin devlet eliyle kurulmasına karşı çıkmazlar. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına karşı çıkarlar. Oysa Ruhban Okulu’nun elektriğinden, suyundan para alınır, öğretmenlerine devlet maaş ödemez. Laiklik adına aynı durumu imam hatipler için istemek gerekmez mi? Devlet bir mezhebi destekleyeceğine, elini bu alandan çekse; her mezhep, her din kendi okulunu açsa, devlet de bunları denetlese, daha demokratik olmaz mı?

Laikçiler bu durumda ‘şeriatçılar’ çoğalır diye korkarlar. Ben de onlara; “Korkmayın, Diyanet’in bütçesiyle şeriatçılar daha iyi beslenir. Diyanet’in lağvedilmesi ile o parayla her üniversiteliye yurt açma imkanı doğar. Sizin, benim vergimle İskenderpaşa Cemaati besleniyor; elektriğini, suyunu siz ödüyorsunuz onların. Üstelik imamın maaşını da... Fethullah Hoca’nın Diyanet’ten emekli olduğunu unutmayın.

İmam hatipler özelleştirilmelidir, tıpkı cemevi gibi olmalıdır. İmamların maaşını cemaat vermeli, cemaat camiyi finanse etmelidir. Alevilerin, Hristiyanların yaptığı gibi... Özelleşirse Süleyman Demirel gibiler açtıkları imam hatiplerle övünmezler.

Papazların, Alevi dedelerinin geçimini nasıl ki cemaatleri sağlıyorsa, imamların maaşını cami cemaati ödediğinde, o zaman “Türkiye laiktir!” diye bağırma hakkınız doğar.

SABİT BAYILDIRAN - Şiir Eleştirmeni
EVRENSEL - 16.09.2009

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.