İnanç ne yana, Turkcell ne yana düşer usta!

İnanç ne yana, Turkcell ne yana düşer usta!

İnanç ne yana, Turkcell ne yana düşer usta! CANER CANERİK* Dersim’in Salördek köyündeki “Tüme Hızır” ziyaretgahını...

A+A-

İnanç ne yana, Turkcell ne yana düşer usta! İnanç ne yana, Turkcell ne yana düşer usta!

CANER CANERİK*

Dersim’in Salördek köyündeki “Tüme Hızır” ziyaretgahını baz istasyonu kurmak için yıkan Turkcell; istasyon kurulması sürecinde, yetkili makamlardan gerekli tüm izinlerin alındığını belirterek, şirketin özür dilemeyi düşünmediğini açıkladı.

Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Salördek köyünde, 2009’da yapılan baz istasyonunun kurulması sürecinde “Tüme Xızır” adlı ziyaretin yıkılması tepkilere neden olurken, Turkcell adına yapılan açıklamada gerekli izinlerin alındığı belirtilerek, sorumluluk kabul edilmemesi, bir başka tartışmayı da beraberinde getirdi. Şirket yetkilileri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun bölgeyi “Kutsal mekan, ziyaretgah” olarak tanımlamadığını ve kendilerine bildirmediğini, hukuki anlamda herhangi bir eksikliklerinin bulunmadığını belirttiler.

Bölgeyi bilen ve yapım sürecinde, bölgenin resmen bağlı olduğu Mezra Köyü Muhtarı Kamer Güler’in görevlilere mekanın kutsal olduğunu sözlü olarak bildirdiğini söylemesine rağmen ziyaretin yıkılması belki hukuki anlamda şirketin sorumlu tutulması önünde engel teşkil edebileceği söyleniyor. Bununla birlikte, toplumun önemli bir bölümünün kutsal kabul ettiği bir mekanın yok edilmesi, Turkcell’in halkla ilişkiler politikasındaki özellikle Alevilere yönelik umursamaz bir tavrın içerisinde olduklarının da işareti sayılıyor.

Devletin kuruluşundan itibaren tüm demokratik mücadeleye rağmen Aleviliğin bir inanç şekli olarak resmen kabul etmemesi, cemevilerinin, ziyaretgahların da ibadethane statüsüne bu nedenle alınmaması ve yok edilmelerine bir anlamda hukuki alt yapı hazırlanması, “inançlara saygı”yı ana referanslarından birisi olarak belirleyen iktidardaki AKP Hükümetinin bu yaklaşımının sorgulanmasına neden oluyor. Önümüzdeki süreçte Alevilerin ziyaretgahın yıkılması gibi benzer bir çok olayla daha karşılaşmaları durumunda, mağduriyetlerine rağmen “haksız” konuma düşürüleceklerinin de kaçınılmaz olması bekleniyor.

Ziyaretgahın yıkılarak, yerine baz istasyonu dikilmesi haberinin yayınlanması üzerine Turkcell basın ve halkla ilişkilerini yürüten İz İletişim adına açıklamalarda bulunan Elif Uygur, şirketin baz istasyonunun kuruluş sırasında, muhtarlık, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan gerekli izinleri aldıklarını belirterek, ziyaretgahın yıkılması sürecinde herhangi bir yasal eksikliklerinin bulunmadığını söyledi. Uygur, istasyonların kurulması sürecinde tüm hukuki işlemlerin büyük bir titizlikle uygulandığını ve herhangi bir sorunun yaşanmaması için titizlikle çalışıldığını söyledi. Bölgede baz istasyonu kurulmasına, köyden toplanan imzalar neticesinde karar verildiğini söyleyen Uygur, imzaların sanki ziyaretgahın yıkılma için verilmiş olduğunu ima ederek sorumluluğu dönemin muhtarı ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna attı.

Resmi izinlerin alınmasının, prosedürün yerine getirilmesinin halkın ortak değeri olan ziyaretgahın yıkılması için yeterli olup olmadığı, şirketin bu konudaki politikasının ne olduğu yönündeki sorumuza yanıt vermeye yetkisi olmadığını söyleyen Uygur bu konuda sessiz kalmayı tercih etti.

Bir kişi ya da kurumun, halkın ortak değerlerini temsil eden ve kamusal özelliği bulunan, kutsal mekanların tahrip edilmesine izin veremeyeceğini, bu tür yaklaşımların insan haklarına aykırı olduğunu ve inanan kitleye saygısızlık olduğu, şirketin bu anlamda sorumluluğu bulunduğu ve özür dileyip dilemeyeceği yönündeki sorumuza ise, şirketin kendilerine ilettiği bilgiler arasında böyle bir konunun yer almadığını söyledi.

Baz istasyonu yapım sürecinin uzun zaman dilimini kapsadığını, bu süreç içerisinde kendilerine herhangi bir itirazın iletilmediğini iddia eden Uygur, “İstasyonun yapım sürecinde yapılacak olan tüm işlemler yazılıp çizildi ve ardından da gerekli izinler alındı. Zaten bütün bu izinler alınmazsa bölgeye baz istasyonun kurulması imkansız olurdu. Muhtar bizzat bölgede bulunmuş ve görevlilerimize yardımcı olmuştur. Onların bilgisi dahilinde ve alınan yasal izinlere dayanılarak istasyon kurulmuştur” dedi.

Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Uygur’a, halkın manevi değerlerinin sorumlu kişi imzalarıyla yıkılıp yıkılamayacağı yönündeki tekrar sorumuza da yanıtı, yine “Resmi prosedürün eksiksiz olarak tamamlanmış olması” oldu.

Şirketin istasyon kurduğu süreç içerisinde, habere konu ziyaretgahın tepede bulunmadığını da iddia eden Uygur, bu tezini desteklemek için, inşa sürecinde çekilmiş olan fotoğraf göndereceğini belirtti. Ancak, gönderilen fotoğraf tepeyi kısmen alıyor ve ziyaret ağacının bulunduğu bölgeyi kapsamıyor. Şirket, farklı bir açıdan çekilmiş fotoğrafla ziyaretin yapım sürecinde bölgede bulunmadığını iddia etse de, bu süreç içerisinde ziyaretgahın bulunduğu tepeye bir kaç kez çıkan Düzgün Kılıç, istasyonun inşa sürecinde kendisinin de bölgeye gittiğini, ziyaretgah ve “nişange” adı verilen tarihi kalıntının çalışanlarca yıkılarak tepeden aşağıya yuvarlandığını söyledi.

Bölge halkı, yüzlerce yıldır kutsal olan ve ibadet ettikleri mekanın, köyde yaşayan bir kaç kişinin, muhtarın ya da başka kurumların imzalarıyla yıkılıp yerine baz istasyonu dikilmesinin kabul edilemez olduğunu söylediler. Yapılan yanlıştan biran önce dönülmesi istenirken, yapılanın bölge halkına ve Alevi inancına yönelik büyük saygısızlık olduğunun altını çizerek, şirketin özür dilememesi ve yapılan yanlışını gidermemesi durumunda hukuki olarak tüm yolları deneyeceklerini, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracaklarını belirttiler.

*Gazeteci

Evrensel - 25.11.2010

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.