İyisi mi Şiir Okuyun

İyisi mi Şiir Okuyun

İyisi mi Şiir OkuyunFehmi SALIKBugünlerde şiir okuyorum hep.Yalancı, kirli, kof yapılı kişileri dinlemektense, şiir okumak daha iyi geliyor bana. Bu...

A+A-

İyisi mi Şiir Okuyunİyisi mi Şiir Okuyun

Fehmi SALIK

Bugünlerde şiir okuyorum hep.

Yalancı, kirli, kof yapılı kişileri dinlemektense, şiir okumak daha iyi geliyor bana. Bu yalan kusan ‘cam’dan, kiralık kalemlerden, yalaka dillerden uzak kalıyorum bir süre. Bedenimde, belleğimde bir rahatlık duyuyorum.

Ali Yüce’den okuyorum; Mustafa Kemal’i konuşturuyor:

“Benim ışığım
Halk ışığıdır efendiler
Sevginin büyük ışığı
İçinize akmamışsa eğer
Yıkanmamışsa yürekleriniz
Mutluluğun kapıları
Kapanmışsa halkın yüzüne
Karşıma nasıl çıkarsınız
Ne yüzle bakarsınız yüzüme...”

      
Mustafa Kemal’in kurduğu partinin durumuna bakalım bir:

CHP’nin Genel Başkanı, başına takke koyup eline de tespih alıyorsa; bu çağda kara çarşaflara bürünmeyi içine sindirebiliyorsa; bu partiden belediye başkanlıklarına soyunan kimi tuzu kurular, Mustafa Kemal’in kurduğu partinin Kur’an kurslarıyla, hacı/hocalarla birlikte fotoğraf çektirmekle büyüyüp iktidara geleceği inancını taşıyorlarsa; siz de bırakın artık, boyunları altlarında kalsın böylelerinin; kesin biletlerini, yolları açık olsun cehenneme kadar…

Vedat Türkali’den okuyorum:

“Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Haliç’inde akşam
Adalarında bahar
Sinemalarında film
Hey sen ne güzelsin kavgamızın şehri
Ve uzaktan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul

Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polislerin kırbacı, cellatın ipi, spikerin çenesi, baskı makinesi
Haramilerin elinde…”

      
Şiir bu işte. Duygu bu; düşünce bu. Hele okuyun bir içten; katın yüreğinizi o güzelim dizelere. Sarsılır, can evinden vurulursunuz. Rüzgâr yiyen bir dut dalı gibi sallanırsınız o zaman.

Ne yaman adamlarmış bu şairler de; ne denli de gerçekçi bir açıdan bakmışlar geleceğe. Bunları okuyunca adam düşünmeden edemiyor şimdi:

Cumhurbaşkanının 18’ine henüz basmış oğlunun, krallar sofrasında ‘işadamı’ olarak ağırlanışını görünce, “bana ne” diyemiyorum.

Kasımpaşalı başbakanımızın bir oğlunun, ‘o küçücük gemisi’yle ummanlarda aval aval dolaştığını işittikçe; bir diğer oğlu ve gelininin, oncağız yaşlarda ‘altın tüccarlığı’na soyunduklarını okudukça; başta Maliye Bakanı olmak üzere, diğer bakan çocuklarının, ülke gelirinin kaymağını nasıl aşırdıklarını TV’lerde izledikçe; onların yaşlarındaki gençlerin, İzmir’in Karşıyaka’sındaki çöp bidonlarından ekmek kırıntılarını birbirlerinin elinden kapmak için nasıl ölümcül bir yarış içine girdiklerini bizzat gözlerimle gördükçe; ne yalan söyleyeyim, tanımı zor bir ‘utanç’ içinde kalıyorum.

Çeviriyorum şiir defterimin yapraklarını; duruyorum bir yerde.

İşte Hasan Hüseyin’den birkaç ‘altın dize’:

“…Ulan nasıl da harcıyorlar adamın tekesini
Ne yalanlar gelip geçti bu Güneşin önünden hey
Bit öldü bitsiz kaldı bereketli yoksulluğumuz
Bir porsiyon demokrasi Newyork’un çarşısından
Oturmuş Bitlis dağına oruç tutuyor bizimki…”

Çokça uzatmanın gereği yok. İyisi mi şiir okuyun. Şiir okursanız, kire batmış bu adamları dinlemekten kurtulursunuz.

Fikret Otyam’ın o anlamlı tümcesiyle bitireyim yazımı:

“Ol hikâyet budur işte…”

Fehmi SALIK

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy42418 = 'fehmisalik' + '@';

addy42418 = addy42418 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text42418 = 'fehmisalik' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

42418 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


Alevihaber.com - 15 Şubat 2009

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.