Katil kim?

Katil kim?

Katil kim?TÜRKER ALKAN / RADİKAL(...) Zaman zaman basında yer alan iddialara göre Madımak ve Maraş katliamları da Ergenekon’un marifetiymiş......

A+A-

Katil kim?Katil kim?

TÜRKER ALKAN / RADİKAL

(...) Zaman zaman basında yer alan iddialara göre Madımak ve Maraş katliamları da Ergenekon’un marifetiymiş... Aczmendileri, Hizbullah’ın mezar evlerini, Fadime Şahin’ler bir kenara koysak bile, Sivas olayları gözümüzün önünde geçti. Demek otelde insanlar cayır cayır yanarken yüzü alevlerden kızarmış insanların tekbir getirerek yaptıkları katkı gerçek değilmiş, öyle mi? Allah bilir, sakalları da takmaydı..."

Başta Agatha Christie olmak üzere pek çok polisiye yazarının uyguladığı bir yöntem vardır: Katilin kim olduğu hemen belli olmasın, ancak romanın bitiminde anlaşılsın ve sonuç okur üzerinde sürpriz etkisi yaratsın diye katili gizlemek için özel bir çaba gösterirler. En ‘masum’ gibi gözüken kişi genellikle katil olur. Fakat bir kez bu tekniği kavrarsanız romanın sonucunu önceden kestirmek oldukça kolay hale gelir ve gene işin keyfi kaçar.

Türkiye’de son zamanlarda olup bitenler bu eskimiş polisiye romanlarını aratmayacak ölçüde komplolara ve aldatmacalara bulanmış gibi gözüküyor. Garih cinayeti, Sabancı cinayeti, Hablemitoğlu cinayeti, Danıştay cinayeti, Cumhuriyet Gazetesi saldırısı ve daha nicesi getirilip Ergenekon davasına bağlanıyor.

Kötü bir huyumuz var: Bir olayın önemini vurgulamak için ‘yüzyılın en...’ nitelemesini kullanmaya bayılırız. ‘Daha henüz yüzyılın başındayız, şunun şurasında ne gördük ki, acele etmeyin hele,’ deseniz de nafile. Formül işler. ‘Yüzyılın en vahşi olayı...’ ‘Yüzyılın en korkunç kazası...’ ‘Yüzyılın en güzel kızı...’

Haydi biz de klişeye uyalım: “Yüzyılın en önemli davası” desek Ergenokon için, belki haklı çıkabiliriz. Ama bunu ancak 90 yıl sonra, sabredip beklerseniz, yüzyılın bitiminde göreceğiz!

Davanın önemi, rejimin karakterini belirleyici niteliğinden kaynaklanıyor. Siyasal sistemimizdeki sivil asker ilişkilerinin niteliğini anlamak için Anayasa’ya bakmak yeterli olmuyor. İlişkilerin fiili niteliği önem kazanıyor. Yargı, bu niteliklerin saptanmasında kritik bir rol onayacak.

Sonuç olarak bu dava sıradan bir olay değil. Yüz sene sonra yaşayacak olan torunlarımız muhtemelen ‘Ergenekon Davası’ diye bir olayı bilmeyecekler. Fakat, büyük bir ihtimalle, Ergenekon Davası’nın yaratacağı sonuçlardan farkına varmadan etkileniyor olacaklar.

Bu kadar büyük bir önem taşıyan bu davaya, sadece yargı mensupları değil, basında çalışanlar ve siyasetçiler de gereken özeni göstermelidir.

Zaman zaman basında yer alan iddialara göre Madımak ve Maraş katliamları da Ergenekon’un marifetiymiş... Aczmendileri, Hizbullah’ın mezar evlerini, Fadime Şahin’ler bir kenara koysak bile, Sivas olayları gözümüzün önünde geçti. Demek otelde insanlar cayır cayır yanarken yüzü alevlerden kızarmış insanların tekbir getirerek yaptıkları katkı gerçek değilmiş, öyle mi?

Allah bilir, sakalları da takmaydı.

Bilmiyorum, bu kadarını Agatha Christie bile akıl edemezdi sanıyorum!   

TÜRKER ALKAN

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy7333 = 'talkan' + '@';

addy7333 = addy7333 + 'media' + '.' + 'ankara' + '.' + 'edu' + '.' + 'tr';

var addy_text7333 = 'talkan' + '@' + 'media' + '.' + 'ankara' + '.' + 'edu' + '.' + 'tr';

( '' );

7333 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


RADİKAL - 21 Ocak 2009

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.