Kemal Özer'i Uğurlarken...

Kemal Özer'i Uğurlarken...

Kemal Özer'i Uğurlarken...Server TANİLLİ / CumhuriyetMadımak kıyımını bir kez daha lanetlemek için haftalık yazımı hazırlarken, yeniden...

A+A-

Kemal Özer'i Uğurlarken...Kemal Özer'i Uğurlarken...

Server TANİLLİ / Cumhuriyet

Madımak kıyımını bir kez daha lanetlemek için haftalık yazımı hazırlarken, yeniden okuduğum kitap Kemal Özer’in Temmuz İçin Yaralı Semah’ı idi.

Hepimiz, o “yaralı semah”ta idik.

Şair, Madımak kıyımını sorguluyordu ölümsüz dizeleriyle...

Çok geçmedi, onun ölümü gazetelerde: “Önceki gün evinde kalp krizi geçirerek...” Arkasından, özellikle Cumhuriyet’te özlü yazılar...

Masamın önüne geçmiş, elimde kalem, bir yandan da belleğimi yoklayarak...

*

Kemal Özer’in ilk kitabı Gül Yordamı (1959) idi. 1950 kuşağının da en önemli eserlerinden biriydi.

1950 kuşağının şiire yaklaşımını hatırlatmanın anlamı yok. Toplumu bir yana bırakıp kelimelere bir tür kapanmaktı.

Anlamsız mıydı bu? Asla!

Şiirimizde, bu yoldan da bir zenginleşme yaşanmıştır; şiiri sevenler, bunu da ciddiye alıp izlemişlerdi.

Ne var ki, toplum derinden derine değişiyordu ve çok geçmeden patlamalar birbirini izler.

Hayat da çağırır şairi.

Kemal Özer, 70’li yıllarda bu çağrıya uyar: Yaşadığımız Günlerin Şiirleri (1974), Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya (1975), Geceye Karşı Söylenmiştir (1978), Kimlikleriniz Lütfen (1981), İnsan Yüzünün Tarihinden Bir Cümle (1990), Bir Adı Gurbet (1993), Oğulları Öldürülen Analar (1995), Onların Sesleriyle (1999).

Şair, yaşamı savunarak yazar.

Bu arada şiiri ve yaşamı da değiştirir...

Bir yandan da dergiciliği, yayınevi yöneticiliği.

Ayrıca, incelemeler: Şiiri Sorgulayan Yazılar, Bendeki Görüntüler, 45 Sanat Yılında...

Ölünceye kadar yaşamı ciddiye alan bir aydın, şiirin toplumdaki öneminin bilincinde bir şair olarak, arkasında her zaman saygı duyacağımız bir miras bırakmıştır Kemal Özer.

Anısı önünde derin saygılarla eğiliyoruz...

*

İşte O’ndan bir şiir okurlara...

YAN YANA İKİ ÜLKE

Yan yana iki ülke gibiyiz seninle,

ayın önünden geçen bulut

önce seni karanlıkta bırakır sonra beni

senden bana eser, yerine göre,

yerine göre benden sana

şakaklarımızı serinleten rüzgâr.


İki kıyı gibiyiz karşılıklı,

hem ayırır bizi hem bağlar birbirimize

aramızda akan ırmak.

İki tarih sayfası gibiyiz art arda

birinde başlayan cümlenin sonu

ötekinde düğümlenir ancak.


Geldiği vakit hasat günleri

İki ayrı ağızda aynı anda

beliren bir gülümseme gibiyiz seninle

ve iki ter damlası gibiyiz alnında

elbirliğiyle üretilip

kardeşçe bölüşülen bir dünyanın.

Cumhuriyet - 10.07.2009

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.