Köşe Yazarları Alevi Raporu'nu Değerlendiriyor

Köşe Yazarları Alevi Raporu'nu Değerlendiriyor

Köşe Yazarları Alevi Raporu'nu DeğerlendiriyorAleviler ve Devrim KanunlarıNazlı ILICAK / SabahBaşbakanlık Dolmabahçe ofisinde, Devlet Bakanı Faruk Çelik...

A+A-

Köşe Yazarları Alevi Raporu'nu DeğerlendiriyorKöşe Yazarları Alevi Raporu'nu Değerlendiriyor

Aleviler ve Devrim Kanunları

Nazlı ILICAK / Sabah

Başbakanlık Dolmabahçe ofisinde, Devlet Bakanı Faruk Çelik ile bazı gazeteciler bir araya geldik. Çelik, Alevi çalıştaylarında ulaşılan son noktayı bizimle paylaştı. Yasal zaruretler, bazı adımların atılmasını zorlaştırıyordu. Cemevlerini kanuni bir statüye oturtmak, bu yüzden kolay değildi. Bir yandan Devrim Kanunları vardı: Tekke ve zaviyeler kapatılmıştı. Öte yandan, teolojik engeller, bir dinin iki ibadethanesi olmasına cevaz vermiyordu. Dolayısıyla, önce ekonomik beklentiler karşılanacak, eşitsizliği gidermeye yönelik adımlar atılacaktı. Bunu yapmak daha kolaydı. Kitaplara Alevilik konusunda bilgiler eklenmişti. İsteyen vakıflara maddi destek sağlanabilirdi. Ama cemevlerine yasal statü vermek hususunda, devlet tıkanıyordu.) Cemevine ibadethane diyemeyiz, çünkü tek bir din söz konusu: İslâmiyet. 2) Tekke ve zaviye demek imkânsız. Çünkü Devrim Kanunları var.

Faruk Çelik, "Yasaklar olmasaydı, böyle bir tartışma da çıkmayacaktı" dedi. "O zaman isteyen tekke ve zaviyeye gider, isteyen camiye."

***

Protestanlık da, Katoliklik'ten çok farklı. Birinin Kilisesi'ne diğeri gitmiyor. Adları Kilise olmakla birlikte, ibadet şekilleri de aynı değil. Protestanlık, daha bireysel, Katoliklik ise, Kilise'nin yanılmazlığı üzerine kurulmuş. Kilise ve papa, Hz. İsa'nın yeryüzündeki temsilcileri. Katoliklerle Protestanlar da, belki Alevi-Sünni çatışmasından çok daha kanlı savaşlar yaşadılar. İslâmiyet bölünür, parçalanır endişesini anlıyorum ama bence, yasaklar daha büyük düşmanlıklar yaratır. İşin bir de o yönüne bakmalıyız. Alevilerin ibadethanesi cemevleri, Sünnilerinki cami olsa ne fark eder?

Faruk Çelik'in önderliğinde yürütülen çalışmalar sayesinde tabular yıkıldı; önemli adımlar atıldı. En azından farklı fikirlerin tartışıldığı bir zemin doğdu. Madımak'ın müze yapılması bile, başlı başına bir hoşgörü mesajı. Birlikte yaşama terbiyesi yerleştikçe, sorunlar da giderek azalacaktır. Belki bir gün cemevleri, teolojik tartışmanın kurbanı olmayıp, ibadethane statüsü de kazanabilir.

Sabah - 03 Nisan 2011

Siyasal Alevicilik, siyasal Kürtçülük

Ahmet TAŞGETİREN / Bugün

Türkiye'de 8 yıldır iktidarda olan bir hükümet var.

İki dönemdir devam eden AK Parti iktidarı bu. Şu anki görüntüler, fevkalade, fevkalade bir durum olmazsa üçüncü dönem de AK Parti iktidarının devam edeceğini gösteriyor.

AK Parti, ülkenin iki sancılı alanında çözüm arayışı içinde: Kürt sorunu, Alevi sorunu.

Bunları çözmek istiyor, çünkü her iki sorun, ürettiği toplumsal gerilimle, ülkeye kan kaybettiriyor. Ülkenin kan kaybını, ülkeyi yöneten bir kadronun görmezden gelmesi, yapabileceği bir şey varken onu yapmaması söz konusu olamaz. O, onun varlık şartına aykırı olur. Çünkü kan kaybı başarısızlık doğuracak, bir siyasi kadro ise başarısızlığı istemez. O yüzden, bu sorunları çözmek, iktidar için hayati değer taşıyor.

Çözüm arayışı ve bulunan formüller tabii ki tartışılabilir. Eksiği gediği olabilir, sorun bütün boyutlarıyla anlaşılmayabilir, çözüm çerçevesi yetersiz bulunabilir.

Ama bir iktidar "çözüm arıyorum" diye yola çıkmışsa, onu çözüme zorlamak, sorunu yaşayanlar için vecibe haline gelir.

Sorunun yaşandığı alan, Alevi ve Kürt vatandaşlarımızdır.

İktidar, sorunu tespit için de, çözüm yolları için de, ülkede her çevre ile konuşmaya, bu arada yoğun olarak Alevi ve Kürt vatandaşlarımızın görüşlerini almaya çalışıyor.

Sonuçta bazı adımlar da atıyor.

Baktığınızda hem Alevi hem de Kürt vatandaşlarımızdan, iktidara fırsat tanıma eğiliminde olan geniş bir çevre var.

Ama her iki alanda bir çevre daha var, onlar "kategorik ret" pozisyonundalar. Duruşları şöyle özetlenebilir:

-Bu iktidar hiçbir çözüm üretemez.

-Bu iktidarın tüm hesabı, Alevi oylarına, Kürt oylarına konmaktır.

Böyle baktığınızda da, iktidar adına yapılan her çalışma, peşinen yokluğa mahkûm ediliyor.

Diyelim Doğu Güneydoğu'ya yol mu yaptınız, hastane mi açtınız, eğitim kurumlarını mı geliştirdiniz, idari hizmetlerde insani boyutu mu derinleştirdiniz, hepsi boş.

Kürtçe TV yayınına mı başladınız, üniversitelerde Kürtçe dil kürsüsü mü açtınız, bunlar göz boyama.

Bünyenizde 75 Kürt milletvekili mi var, bunlar asimile olmuş Kürtler.

Siz, ne yapıp edip, Kürtler'in Kürtlük bilincini yok etmek, dolayısıyla asimile etmek, bunun için dindarlığı istismar etmek istiyorsunuz vs...

Ve tavır açıklanıyor:

-Kürtler bu oyuna gelmeyecek.

Ondan sonra gelsin sivil itaatsizlik, gelsin Şivan Perver'e ve Kürt aydınlarına bile uzanan tehditler... Gelsin sokak eylemleri...

-"Kürt rantı"nı kaptırmayız! Bizden başkasına bu coğrafyayı dar ederiz!

..

Geçelim Alevilik dünyasına...

Gelin sorunu çözelim demiş, yola çıkmışsınız. Çalıştaylar yapmışsınız. Her Alevi grubu dinlemişsiniz. Bunu yaparken, Sünnilik adına en küçük bir tavrınız olmamış, her şeyi devlet nötrlüğü ile yapmışsınız.

Sonunda bir rapor çıkmış ve rapor çerçevesinde çözüm önerileri oluşmuş.

Nasıl bir tepki beklersiniz?

O çevre, yani benim "Siyasal Alevici" ya da "Profesyonel Alevici" diye tanımladığım çevre hemen, hükmü basıyor:

-Sizin gözünüz Alevi oylarında. Yapılan çalışma hiçbir çözüm üretmiyor. Hepsi göz boyama. Hepsi Aleviler'in Sünnileştirilmesi hesabı, hepsi asimilasyon hesabı...

Sonra da tavır açıklanıyor:

-Aleviler bu oyuna gelmeyecek. Aleviler AKP tuzağına düşmeyecek!

Evet, durum bu.

Ne yapacak peki Aleviler?

Gidip CHP'den aday olacaklar!

Niye?

CHP Alevilik sorununu çözecek mi? CHP seçimlerde böyle bir güce mi ulaşacak? CHP, kurulu düzenin omurgasındaki siyasi yapı olarak, hem Kürt sorununun hem Alevi sorununun üretim zemini değil mi?

Niye böyle bir CHP, bir kısım Alevi'nin siyasal hesap alanına giriyor da, çözüm için çaba sarf eden AK Parti girmiyor?

Bence işin burasında, "Alevilik rantı"nın kullanılması hesabı yatıyor.

İşin burasında, söz konusu vatandaşın kendi kafasındaki ideolojik kimliği Aleviliğe giydirme ve onu da ranta dönüştürme hesabı yatıyor.

Onun için çözümsüzlük çözümden daha iyi. Çünkü çözümsüzlük oldukça rant hesabı derinleşiyor, verimli hale geliyor.

Bu oyun ne kadar sürer, bilmiyorum. Ama ben, insan bilincinin bu kötü rant hesabını bir gün boşa çıkaracağı ümidini taşıyorum.

Ahmet TAŞGETİREN

Bugün - 03 Nisan 2011 Pazar

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.