L.Doğan TILIÇ : Bugün siz konuşun...

L.Doğan TILIÇ : Bugün siz konuşun...

L.Doğan TILIÇ : Bugün siz konuşun... ...Tabii, memleket yangın yerine dönmüş, öyle ekmeğe, suya, elektriğe bakabildiğimiz yok....

A+A-

L.Doğan TILIÇ : Bugün siz konuşun... L.Doğan TILIÇ : Bugün siz konuşun...

...Tabii, memleket yangın yerine dönmüş, öyle ekmeğe, suya, elektriğe bakabildiğimiz yok. 6-7 Eylüllerin, Sivasların, Corumların, Maraşların kâbusu çökmüş sokaklara. DİSK bunları anımsatıp üyelerine, birbirlerine sarılmaya çağırıyor üretenleri: "Bu ülke yıllardır Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Alevilerin, Sünnilerin, Ermenilerin, Rumların, barış içinde yaşadığı toprakların bütünüdür" diyor. KESK, TMMOB, TTB, "barışa, adalete, kardeşliğe, eşitliğe ve özgürlüğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var" var diyerek ve de bu gürültüde hazırlanan "sivil anayasa"nın gürültüye gitmemesi için, bugün Ankara'nın Sıhhiye Meydanı'nda olmaya çağırıyor bizi...

L.Doğan TILIÇ : Bugün siz konuşun...

Olanlar bu yüzden oluyor demiyorum, ama bir zam yağmurudur başladı, görüyorsunuz. Enflasyon diş gösteriyor. Ankara'da ekmek, İstanbul'da su misliyle pahalandı. Elektrik, akaryakıt, sigara vs. derken hayat da bir pahalı çökecek omuzlara. Biz ise sınır ötelerine odaklanmışız. Kuraldır: Dış çelişkiler iç bütünleşmeyi artırır, medyanın çatışma tehdidini alabildiğine pompaladığı ortamlarda iktidarlar da alabildiğine pervasızlaşırlar dilediklerini yapma konusunda.

Tabii, memleket yangın yerine dönmüş, öyle ekmeğe, suya, elektriğe bakabildiğimiz yok. 6-7 Eylüllerin, Sivasların, Corumların, Maraşların kâbusu çökmüş sokaklara. DİSK bunları anımsatıp üyelerine, birbirlerine sarılmaya çağırıyor üretenleri: "Bu ülke yıllardır Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Alevilerin, Sünnilerin, Ermenilerin, Rumların, barış içinde yaşadığı toprakların bütünüdür" diyor. KESK, TMMOB, TTB, "barışa, adalete, kardeşliğe, eşitliğe ve özgürlüğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var" diyerek ve de bu gürültüde hazırlanan "sivil anayasa"nın gürültüye gitmemesi için, bugün Ankara'nın Sıhhiye Meydanı'nda olmaya çağırıyor bizi.

"Çaresizseniz, çare sizsiniz" demiştik ya, ben de çaresizliğin sokakları ne hale getirdiğini gösterebilmek için okurum S.D.'ye bırakacağım köşeyi:

"30.10.2007 tarihindeki 'Böyle tanıklıklar olmasın' başlıklı yazınızı sabah işe giderken belediye otobüsünde okudum. Okurken, üzerinde yaşadığım bu toprakların güzel insanlarının neler yaşadığını, nelerle sınandığını ve nelerden geçtiğini düşündüm. Düşünürken boğazıma düğümlenen acıyla gözyaşlarıma engel olamadım. Sivas, Çorum olaylarının nasıl çıktığından söz etmişsiniz. Bunları okurken sizin yazınızdan bir-iki gün önce yaşadığım bir olayı size aktarmayı ve ülkemin insanlarıyla paylaşmayı bir borç bildim. Çünkü gördüklerim beni ürküttü, hatta otobüste birlikte yolculuk yaptığım 14 yaşındaki oğlumun yüzüne bakınca ürkmekten çok korktum... Onlara nasıl bir gelecek bırakacağımızdan korktum.28.10.2007 Pazar günü saat 13.00-13.30 arası Kad 1 köy-Fi nd 1 ki 1 hattında çalışan bir belediye otobüsüne bindik. İçerenköy merkezinde trafik kilitlendi. Otobüsün önünde en küçüğü 8-10, en büyüğü ise 17-18 yaşında olan yaklaşık 50 kişilik bir grup trafiği felç etmişti. Otobüse binerken şoförle bu gösterilerin artık amacını aştığı ve yaş grubunun ürkütücü olduğu yönünde kısa bir konuşmada yapıp, oğlumla ortalara doğru ilerledik.

Birkaç dakika geçmişti ki o yoğun trafikte bir özel otomobil bizim otobüsün önüne geçmeye çalıştı ve trafik daha da kilitlendi. İki şoför, önce küfürleşip, sonra kaba kuvvet girişimi için arabalarından inmeye kalkıştılar. Bizim otobüsün şoförünü öndeki bir iki genç engelledi, ama küfürleşmeleri epey sürdü.

Otobüste bizim hemen yanımızda bulunan 50'li yaşlardaki iki bey otobüsün şoförüne destek vererek onu galeyana getirmeye çalışıyorlardı ve bu arada yürüyen çocuklara da destek veren davranışlarda bulunuyorlardı. Belediye otobüsünün şoförü diğer şoföre kaba kuvvet uygulayamadığından, hırsını alamamış olacak ki, birden otobüsün kapısını açtı ve yürüyüş yapan o küçücük çocuklara bozkurt işareti yaparak kavga ettiği arabanın şoförünü hedef gösterip, 'Ben de sizdenim, işte bir vatan haini daha, halledin de göreyim' diye bağırmaya başladı.

İnanamadım gördüklerime. Oğlumla şaşkınlık içinde kaldık. Otobüse binerken yürüyüş yapanlar konusunda iyimser bir konuşma yaptığımız şoför birden nasıl o hale geldi? Yazınızda belirttiğiniz ve hiç ama hiç unutmayacağımız olayları bir arada düşününce hedef göstermenin nelere mal olacağını gördüm... Şoförü, yaptığının nelere mal olacağı konusunda uyarmaya çalışarak biraz sağduyu taşımamız gerektiğini söylemeyi denedim. O kadar gözü dönmüştü ki benim sesim sadece havada uçuştu..."Kim bilir, bugün çok olursak Sıhhiye'de, çok ama pek çok ağızdan çıkarsa; herkesin aşının ve işinin olduğu bir memlekette özgürce, barış içinde bir arada yaşama arzumuz, belki sesimiz de öylece uçuşup gitmez havada!

L.Doğan Tılıç   

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy43597 = 'dogantilic' + '@';

addy43597 = addy43597 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text43597 = 'dogantilic' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

43597 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


03/11/2007 - BİRGÜN

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.