Lise felsefe dersinde dinsel yapılandırma

Lise felsefe dersinde dinsel yapılandırma

Lise felsefe dersinde dinsel yapılandırma20-21 Eylül 2008’de Ankara’da düzenlenen çalıştaya, değişik illerden öğretmenler...

A+A-

Lise felsefe dersinde dinsel yapılandırmaLise felsefe dersinde dinsel yapılandırma

20-21 Eylül 2008’de Ankara’da düzenlenen çalıştaya, değişik illerden öğretmenler ve akademisyenler katıldı.

YILMAZ MURAT BİLİCAN

Bir zamanlar ‘Bütün liseler İmam Hatip Lisesi olacak’ denmişti, bütün dersler de din dersi mi?..

Geçtiğimiz günlerde Felsefe Grubu Dersleri (felsefe, psikoloji, sosyoloji, mantık, bilgi kuramı) için ‘yapılandırmacı yaklaşım’a uygun olarak hazırlanmış olan yeni ders program taslakları ortaya çıktı. Felsefeciler Derneği tarafından 20-21 Eylül 2008’de Ankara’da düzenlenen ve değişik illerden öğretmenler ve akademisyenlerin katıldığı bir çalıştayda bütün program taslakları enine boyuna tartışıldı. Çalıştaydan öğrendiğimiz kadarıyla, taslaklar, MEB tarafından oluşturulan komisyonlara hazırlatılıyor. MEB’in, söz konusu komisyonları hangi ölçütlere göre, nasıl bir yol-yöntem izleyerek oluşturduğunu ise kimse bilmiyor.

Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Ersoy Taşdemirci başkanlığında Kayseri’de hazırlanan ve bir tek felsefi metne bile gönderme yapmayan, içinde neredeyse filozof adı geçmeyen, yazım ve bilgi yanlışlarıyla dolu, daha çok ‘Din ve Ahlak Bilgisi’ dersi programına benzeyen yeni felsefe dersi program taslağından bazı seçmeler:

Varlık felsefesi

“Ben Kimim?” adlı etkinlikte, öğrencilerden, varlığın özünün ne olduğunu sorgulaması bekleniyor. Etkinlik sonucunda, varlığa ilişkin temel sorulara ulaşma ya da sorgulama yerine, kimden alındığı belli olmayan bir metne dayanarak ahlaki öğütler veriliyor ve içten içe, “var olan insanın belli bir özle” donatılmış olduğu hissettiriliyor.

Evrendeki Düzen” adlı etkinlikte, öğrencilere, önce evrende bir düzen olduğu bulduruluyor: “Bir düzen var, çünkü var oluşun bir amacı var”. Asıl amaç bir sonraki etkinlikle geliyor, programdan aynen aktarıyorum: “Akciğer solunum için, mide sindirim için, ‘insan ne için?’ gibi sorularla öğrenciler düşündürülür. Sınıfta, ‘İnsan varlığının meydana gelişinde bir amaç var mı? Canlı ve cansız varlıkların meydana gelişinde bir amaç var mıdır?’ gibi sorularla tartışma başlatılır. Her varlığın meydana gelişinde bir amacın olduğu öğrencilere buldurulur.” Dikkat edin, tartışma sonucu bu teleolojik (erekselci) evren anlayışına ulaşmamız zorunlu.

Ee bu noktada yapılacak şey, projeksiyon ya da tepegözle tahtaya şöyle yeşillikler içinde bir şelale resmi yansıtmak ve “Kurban olduğum Allahım, taşı, toprağı, ağacı, böceği her şeyi ne mükemmel yaratmış!” demek.

Siyaset ve felsefe

Yeni program, din ve ahlak derken “Türklüğü” ihmal ettiğini düşünüyor olmalı ki, “İktidarın kaynağı nedir?” problemini, tarihteki Türk devletlerinin iktidarlarının kaynağının ne olduğunu söylemeye indirgiyor. Bağımsız ve güçlü bir devletin evlatları olarak Türklüğümüzle göğsümüzün kabarması isteniyor ve buradan aldığımız gazla “Devletim” adlı bir etkinlik yapıyoruz ve “Güçlü Devletim” veya “Yüce Devletim” adının daha çok yakışacağını düşündüğüm etkinlik için, bir sivil toplum örgütü temsilcisi çağırmamız öneriliyor. “Karmaşa”nın kötü bir şey olduğunu öğretmek için de Yusuf Has Hacip, Atatürk ve Hadis-i Şerif’ten birer alıntı verilip kompozisyon yazdırmamız isteniyor. “Seçilen kompozisyonlar okul gazetesi, panosu veya dergisinde ‘Güçlü ve Adil’ başlığı ile yayınlanır” deniyor. Komisyon bu başlığı çok heyecan verici bulmuş anlaşılan.

Din ve felsefe

Anlamak İçin Düşünüyorum” etkinliğinde sayfa ikiye bölünmüş, sol tarafına “Evrensel anlamda din insana ne kazandırır?”, sağ tarafına ise “Evrensel anlamda felsefe insana ne kazandırır?” diye yazılmış. Her iki başlığın altına, aşağıya doğru kutucuklar yerleştirilmiş. Kutucukların çoğu doldurulmuş, kalan birkaç tanesini ise öğrencinin doldurması istenmiş. Dinin altındaki kutucuklara dinin kazandırdığı şeyler olarak, “Huzur, Manevi Doygunluk, Tanrıya Sevgi, Mutluluk ve Güven” yazılmış (Bütün güzellikler burada, doğrusu bize yazacak pek bir şey bırakmamışlar, aklıma cennet, huriler filan geldi). Felsefenin altındaki kutucuklara ise, insana “peh peh peh!” dedirtecek, süslü cümleler yazılmış; “olaylara çok yönlü bakabilme, düşünürken analiz ve sentez yapabilme, kendi düşünce sistemini oluşturabilme...” Peh peh peh!..

Dini Mozaikler” adlı etkinlikte ise sarmaş dolaş olmuş bir kilisenin çan kulesi ile cami minaresi çiziminden yola çıkılarak, ‘hoşgörü’ mesajı veriliyor. Tabii bunun felsefesiyle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı, olsa olsa Din ve Ahlak Bilgisi dersinin konularından biri olabileceği unutularak...

Tanrı var ki...” etkinliği “Tanrı hakkındaki kanıtların neler olduğunu açıklar” kazanımıyla ilgilidir. Öğretmen, marangoz olmadan masanın, yazar olmadan kitabın, ressam olmadan resimlerin olamayacağını gösterir ve sorar: “Bir atom zerresini bile düzenli hareket ettiren kuvvet nedir?” Etkinlikte öğretmenden Tanrıyla ilgili diğer kanıtları da sunması isteniyor ve en sonunda, doğada bir düzen olduğu, bu düzenin de olsa olsa Tanrı tarafından gerçekleştirilebileceği vurgulanıyor.

Sanat ve estetik

Konunun ele alınışında sanat ve estetikten o kadar uzak bir yaklaşım sergileniyor ki, yorumu sizlere bırakıyorum. İnternette yıllardır dolaşan, Mutluluğun Resmi adlı piyasa işi tablonun Abidin Dino’ya ait olduğu söyleniyor. “Sanat Eseri Özgündür” adlı etkinlikte verilen örnekler: Mihriban adlı türkünün sözleri, Selimiye Camii’nin fotoğrafı ve Osman Hamdi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi adlı tablosunun ibrik eklenmiş bir kopyası.

Yaşamda Sanat” etkinliğinde ise, Çanakkale Savaşı filmi, Mehmet Akif’in Çanakkale şiiri, Necip Fazıl’ın Zından’dan Mehmet’e Mektup ve Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları (bu da kantarın topuzu meselesi) örnek veriliyor.

Zorunlu din derslerinin kaldırılmasının tartışıldığı şu günlerde, bu taslak kesinleşirse, din dersi, felsefe dersinin içine yapılanmış olacak. Bu yazıda söz konusu edemediğim diğer felsefe grubu derslerinin durumunun da çok farklı olmadığını söyleyebilirim.

Bir zamanlar “Bütün liseler İmam Hatip Lisesi olacak” denmişti, bütün dersler de din dersi mi?..

YILMAZ MURAT BİLİCAN:  İzmir Amerikan Koleji felsefe öğretmeni
RADİKAL İKİ - 5 Ekim 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.