M.Merdan HEKİMOĞLU : AİHM kararı, Aleviler ve özgürlükler

M.Merdan HEKİMOĞLU : AİHM kararı, Aleviler ve özgürlükler

AİHM kararı, Aleviler ve özgürlükler     Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bundan böyle emsal niteliği de taşıyacak...

A+A-

M.Merdan HEKİMOĞLU : AİHM kararı, Aleviler ve özgürlüklerAİHM kararı, Aleviler ve özgürlükler   
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bundan böyle emsal niteliği de taşıyacak olan tarihi kararıyla, kızı Eylem Zengin'in, sadece Sünni geleneklere dayalı bir perspektifle verilen din dersine zorunlu olarak sokulması yoluyla Türkiye'nin, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesi ve eğitim hakkıyla ilgili 1. protokolün 2. maddesini ihlal ettiği" şeklindeki baba Hasan Zengin'in iddiasını haklı buldu - BirGün, 10 Ekim -.

Hatırlanacağı üzere davacı Zengin, Türkiye'deki idari ve yargı mercilerine yaptığı başvurularda, 7. sınıfta okuyan kızının, laiklik ilkesine aykırı şekilde, Anayasa'nın 24. maddesi uyarınca zorunlu olarak verilen din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden muaf olmasını talep etmiş, ancak herhangi bir sonuç alamamıştı. Zengin, Strasburg Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda ayrıca, "Türkiye'de din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretim biçiminin, kızının din özgürlüğüne ve ebeveyn olarak çocuğuna kendi inançlarına göre din dersi öğretilmesi güvencesine aykırı olduğu" savunmasını yapmıştı - BirGün, 10 Ekim -.

AİHM 9. MADDE

Alevi kimliği ve kurumlarının eğitim alanında da yasal olarak tanınmasını içeren bütün bu kadim, demokratik, doğal hak taleplerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'yi mahkûm eden bu son kararıyla yeniden gündeme gelmesi, Ankara'nın, AİHM'nin bireylerin din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin siyasi ve hukuki kriterleriyle vakit geçirmeden yüzleşmesi zamanının geldiğini göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Bu gerçeğe müdrik devletiû muktedirlerin, Alevi birey ve örgütierin özgürlükçü hak taleplerine karşı pür telaş, fevri bir takım çıkışlarda bulunma gayretkeşliğini, belki de Türk tipi muhafazakârların geleneksel, devletçi statükoculuğu bağlamında irrasyonel bir marazi refleks olarak doğal karşılamamız gerekir. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesinde yer alan din özgürlüğünün sadece kendileri gibi inanan Sünni Müslümanlar için değil, aynı zamanda Aleviler için de gerekli ve geçerli olduğunu, aksi halde tutarlı ve ilkesel olma açısından din özgürlüğü savunularının temelini ve samimiyetini yitireceğini, tepki sahiplerine sık sık hatırlatmakta fayda bulunuyor.

ÖZGÜRLÜK YOKSA TARTIŞMA DA YOK

AB projesinin hukuki açıdan normatif - felsefı temellerini oluşturmada 'anahtar kurum olma' fonksiyonuna sahip bulunan AİHM'nin süreklilik kazanan içtihatlarına göre, zorunlu din dersi uygulaması bulunan okullarda, bu eğitimden muaf tutulma imkânının da mutlak surette mevcut olması gerekiyor. Aksi halde okutulmakta olan din dersinin öngördüğü din veyahut onun belli bir yorumuna dayalı mezhep anlayışının, diğer farklı inanç mensuplarına, devletin eğitim aygıtı eliyle, zorla ve sistematik olarak empoze edilmesi gibi bir durum ortaya çıkar ki, bunun negatif din hürriyetini de içerecek şekilde devletin farklı inanç, mezhep, görüş, kanaat ve felsefi öğretiler karşısında tarafsız ve yansız olması ilkesine -laikliğe- aykırı olacağı açıktır. Bu bağlamda AİHM'nin kökleşmiş içtihatları, şiddeti tahrik ve teşvik etmeyen, istisnasız her türlü düşünce açıklamasıyla, bütün bireylerin vicdan ve din özgürlüğünün yasal korumadan faydalanmasını pluralist, anayasal - demokratik sistemin özü kabul eder. Hürriyetçi demokratik bir topluma dayanak oluşturan üç temel sacayağı olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik böyle bir liberal düşünce özgürlüğü anlayışının hâkim kılınmasını zorunlu kılar. Sınırları sadece terör propagandasıyla çizilmiş bir eleştirme, tartışma, kendini ifade etme ve örgütlenme hürriyetinin olmadığı yerde demokratik rejimin varlığından da söz edilemez. Çünkü din ve vicdan özgürlüğünü de içerecek şekilde düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, demokratik toplumun temel taşı, özgürlükçü, çoğulcu demokratik düzenin asli kurucu unsurudur. Fikirlerin özgürce ifade edilemediği, din ve vicdan özgürlüğü ile örgütlenme hürriyetinin tam anlamıyla bulunmadığı bir ortamda toplumsal sorunlar hakkında sağlıklı bilgi edinmek ve kamu yararına olan şeyler hakkında tartışma yapmak olanağı yoktur.

6 Kasım'da açıklanacak olan AB İlerleme Raporu için geri sayım başlarken Türk hükümetine düşen görev, Alevi yurttaşlarımız da dâhil olmak üzere herkesin din ve vicdan özgürlüğünü evrensel demokrasi ve hukuk standartları çerçevesinde güvence altına almayı hedefleyen reformları vakit geçirmeden hayata geçirmesi olacaktır.

AB ile tam üyelik müzakerelerine açılacak olan yeni başlıklarla devam etmek için istim üzerinde bulunan Türkiye'nin, yersiz birtakım korkularla din ve vicdan özgürlüğünü bütün bireyler için yaşama geçirmeye yönelik uyum kanunlarını çıkarmama, savsaklama ve zamana yayma gibi bir lüksü bulunmuyor.

MEHMET MERDAN HEKİMOĞLU
Muğla Ünv. Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi
17/10/2007

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.