Madde Madde Hizbullah Gerçeği

Madde Madde Hizbullah Gerçeği

11- Hizbullah’ın kısa tarihi, aslında bu topraklarda siyasal islamcılığın derin devletle, emperyalizmle, kontrgerilla ile nasıl içiçe...

A+A-

Madde Madde Hizbullah Gerçeği11- Hizbullah’ın kısa tarihi, aslında bu topraklarda siyasal islamcılığın derin devletle, emperyalizmle, kontrgerilla ile nasıl içiçe geliştiğini, işbirlikçi ve faşizan karakterini göstermesi bakımından çok çarpıcı bir örnek olşturmaktadır. İstanbul Taksim’de, 19 Şubat 1969’da ABD emperyalizmini ve 6.Filo’yu protesto eden devrimci gençliğin üzerine camilerden çıkarak; bıçak, balta, satır, sopa ve silahlarla tekbir getirerek saldıran, bu saldırı sırasında polisin himayesi ve korumasında olan islamcılarla bugünün Hizbullah yöneticileri arasında genetik bir uyum vardır. İstanbul’da 2 devrimcinin ölümü 200’ünün de yaralanmasıyla sonuçlanan “Kanlı Pazar”ın örgütleyicileri arasında, dönemin Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) yöneticilerinden Abdullah Gül’ün de bulunduğuna ilişkin güçlü iddialar vardır. (Bu iddiayı gündeme getirdiğim televizyon programı iki kez tekrarlandığı halde yalanlama gelmedi.)

12- Dönemin İslamcı gazetesi Bugün’ün sahibi ve başyazarı Mehmet Şevket Eygi de, “Kanlı Pazar” saldırısını doğrudan kışkırtan ve yazılarıyla savunan biri olduğu halde, günümüzde en çok itibar gören İslam alimleri (büyükleri) arasında sayılmaktadır. Eygi o döneme ilişkin eleştirilere karşı, “İslamda ehveni şerriye vardır, biz de o dönemde ehveni şerriye yapıyorduk (kötülerin içindeki en iyiyi seçmek-my) ve Allahsız kızıllara karşı savaşta Amerikan nüfuzu altındaydık” diye kendisini savunmaktadır. Bu kadar alçakça bir işbirliği itirafı ve ihanet görülmüş değildir. Yoksul, dışlanmış, ezilmiş, kendisni kötü hisseden ve bu nedenle acılarını dindirmek için Allah’a ve örgüte sığınan sıradan Hizbullah militanları, Eygi’nin bu tutumu karşısında çok masum kalmaktadır.

13- Mehmet Şevket Eygi’nin itirafı, Türkiye’de islamcılar ile derin devlet arasındaki kirli ilişkiyi ortaya dökmesi açısından önemlidir. Dolayısıyla bugün yandaş ve islamcı medyanın demokrasi havariliği iki yüzlülükten ve palavradan ibarettir.

14- Öyle anlaşılmaktadır ki, devleti ele geçiren ve rejimi daha islami temellerde yeniden yapılandıran AKP-Cemaat koalisyonu, önümüzdeki dönemde Kürt illerinde PKK’nin etkinliğini kırmak için yeniden dini öne çıkaracaktır. Kürtlerin onayını ve desteğini almadan, dolayısıyla PKK/BDP’nin etkinliğini kırmadan rejim değişikliğini tam olarak gerçekleştirmek imkansızdır. Kürt sorunu, Türkiye’nin bütün diğer siyasal sorunlarının çözümünü, belirleyen olmasa bile etkileyen bir kilit haline gelmiştir. AKP’nin Kürt açılımı artık açıkça islamcı bir zemine doğru kaymaktadır. Ulus bilincinin panzehiri olarak islam (ümmetçilik) yeniden birleştirici bir etken olarak denenmek istenmektedir.

Hizbullah da “Yetmez ama Evet”çiydi!

15- Hükümet, bu tahliyelerle hem Yargıtay operasyonu için bir gerekçe yaratmış hem de radikal islamcı Kürtlerle yeniden ilişki kurmanın önünü açmıştır.

16- Bilindiği gibi, gerek seçimlerde gerekse 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda Hizbullah AKP’yi desteklemiştir. Hizbullah deyim uygunsa bir başka gerekçeyle “Yetmez ama Evet” demiştir. Kürt Hizbullahı sadece bölgenin değil, Ortadoğu’nun en güçlü islamcı örgütlerinden biri haline gelmiştir. Örgüt Diyarbakır’da 200 bin kişinin katıldığı mitingler düzenleyecek bir etkinliğe sahiptir.

17- Ankara’da, meşru bir hak olan gösteri yapma özgürlüğünü kullanarak AKP hükümetini protesto eden öğrencilere karşı ölçüsüz bir şiddet uygulayan iktidarın polisi, Diyarbakır Cezaevi önündeki Hizbullah’ın yasadışı mitingi karşısında sessiz kalmıştır. Öğrencilere karşı polisin kullandığı şiddeti savunacak kadar çığrından çıkan liberaller, muhafazakarlar ve islamcılar, Hizbullah’ın kutlama eylemi hakkında seslerini bile çıkarmamıştır. Bölgede Hizbullah düzeni, ülkede ise copların demokrasisi kurulmaktadır.

18- Ve nihayet bütün bir Soğuk Savaş dönemi boyunca (1950-90) NATO’nun izlediği strateji gereği, sola karşı islamcıları destekleyen, besleyen ve büyütenler bugün o gücün eline düşmüştür. Artık iktidarda dini ve islamcıları kullanan bir merkez sağ parti/iktidar ve güvenlik aygıtı yoktur. Artık doğrudan siyasal islamcı köklere sahip bir kadro iktidardadır ve merkez sağ politikacaları bu iktidar kullanmaktadır. Güvenlik aygıtı ise AKP-Cemaat iktidarı tarafından neredeyse tamamen ele geçirilmiştir. "Ilımlı" da olsa bu islamcı güç, kayıtsız şartsız iktidarlarının önünde bir engel olarak gürdüklerini de, asker sivil demeden tepelemektedir.
 
Hadise bundan ibarettir. Türkiye’nin ve toplumun ufkunu aydınlatacak biricik güç ve akım ise artık sol’dur, sınıf hareketidir, devrimci güçlerdir.

Merdan Yanardağ

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy88377 = 'yon' + '@';

addy88377 = addy88377 + 'yonradyo' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text88377 = 'yon' + '@' + 'yonradyo' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

88377 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

KAYNAK : Yön Radyo - Sol.org.tr - 7 Ocak 2010

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.