'Medeniyet dediğiniz şey'

'Medeniyet dediğiniz şey'

'Medeniyet dediğiniz şey'ORAL ÇALIŞLAR(...) Almanya’da merkezi Köln’de bulunan Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’nu(AABF)...

A+A-

'Medeniyet dediğiniz şey''Medeniyet dediğiniz şey'

ORAL ÇALIŞLAR

(...) Almanya’da merkezi Köln’de bulunan Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’nu(AABF) ziyaret ettim. AABF Genel Başkanı Turgut Öker, kendi başvurularının sonucu olarak çok sayıda eyalette ‘Alevilik’ dersinin başladığını duyurdu. AABF’nin Alman Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle birlikte belirlediği müfredata göre isteyen velilerin çocuklarına bu eğitim, sınıf geçme dersi olarak verilebiliyordu. Yüzlerce çocuk bu eğitimden yararlanıyordu. Bu derslerin öğretmenleri de AABF ile Almanya Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaklaşa belirleniyordu...

'Medeniyet dediğiniz şey'

ORAL ÇALIŞLAR

Frankfurt Kitap Fuarı’ndan dönerken havaalanında bir öğretmenle konuştuk. Geçmişte TÖB-DER, Eğitim-Sen gibi öğretmen örgütlerinde yöneticiliklerde bulunmuştu. Şimdi Almanya’da ‘Kürtçe’ öğretmenliği yapıyordu. Yanlış anlamadınız ‘Kürtçe’ öğretmenliği yapıyordu. Alman devletinin maaşlı öğretmeni olarak bu işi yapıyordu.

Almanya’nın beş eyaletinde bu yörelerde yaşayan yurttaşların başvurusu üzerine Kürtçe seçmeli ders haline gelmişti. Her sınıfta ya da okulda en az 10 öğrenci velisinin başvurusu üzerine okul idaresi Alman devletinin maaşını verdiği kadrolu öğretmenler yoluyla Kürtçe dersinin verilmesini sağlıyordu.

Bu şekilde beş eyalette toplam 1100 civarında öğrenci Kürtçe dersi alıyordu. Bu eyaletlerde toplam 25 öğretmen görev yapıyordu. Aynı eyaletlerde Türkçeyi seçmeli ders olarak isteyen öğrencilere de benzer hizmet veriliyordu.

Öğretmenin verdiği bilgiye göre 1 ile 10. sınıflar arasında bu dil eğitimi verilebiliyordu. Bu derslerde Alman devletinin herhangi bir ön koşulu da öne sürülmüyordu. Kürtçe tarih, coğrafya, kültür dersleri bu eğitimin bir parçasıydı.

Aynı öğretmenin verdiği bilgiye göre İsveç’te yaklaşık 200 Kürtçe öğretmeni 10 bin civarında çocuğa anadillerinde eğitim veriyorlardı.

***

Almanya’da merkezi Köln’de bulunan Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’nu(AABF) ziyaret ettim. AABF Genel Başkanı Turgut Öker, kendi başvurularının sonucu olarak çok sayıda eyalette ‘Alevilik’ dersinin başladığını duyurdu. AABF’nin Alman Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle birlikte belirlediği müfredata göre isteyen velilerin çocuklarına bu eğitim, sınıf geçme dersi olarak verilebiliyordu. Yüzlerce çocuk bu eğitimden yararlanıyordu. Bu derslerin öğretmenleri de AABF ile Almanya Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaklaşa belirleniyordu.

Ülkemizden Avrupa’ya göç eden yurttaşlarımız yaşadıkları birçok Avrupa ülkesinde bu hakları kullanıyor, kendi ana dillerini, inanç ve mezheplerini çocuklarına öğretmek olanağı buluyorlardı.

***

Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı dinliyorum. Başbakan ‘medeniyet dediğiniz şey’ diye sürdürdüğü cümlelerinde medeniyeti ‘temizlik, sevgi, bakım’ gibi sözcüklerle tanımlıyordu. ‘Medeniyet dediğiniz şey’in insan hakları, demokratikleşme olduğunu da sözlerine ekliyordu.

‘Medeniyet’in beşiği olarak kabul edilen Avrupa ülkelerinde Kürtler, Aleviler kendi ana dillerinde, kendi inançları doğrultusunda eğitim yapabiliyordu. Üstelik bu eğitimler devletin kurumlarında veriliyor ve bütün masrafını devlet karşılıyordu.

Türkiye, Aleviler’in de Kürtler’in de anavatanı.

Batı devletlerinde olduğu gibi ‘mülteci’ değiller, ‘yabancı’ değiller. Orada bu haklarını elde edebilen insanlarımız Türkiye’de bu haklara sahip değiller.

Dün Başbakan Diyarbakır’da konuşurken, ‘medeniyet dediğiniz şey’ derken, hiç Batı medeniyetinde kazanılmış olan kültürel haklardan söz etmedi. Örneğin Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu’nun Dicle Üniversitesi’nde kurulmasını istediği ‘Kürdoloji Enstitüsü’ konusunda yeni bir şey söylemedi.

Biliyorsunuz, daha önce Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun bu yöndeki talebine, ‘bekâra karı boşamak kolay’ şeklinde bir cevap vermişti.

Örneğin ‘zorunlu din dersi’ konusunda Alevilerin itirazlarına nasıl bir karşılık verdiğini şimdiye kadar söylemedi. 12 Eylül’den miras kalan uygulamayı devam ettirmek dışında bir tutumu olduğunu duymadık.

Aynı şekilde yeterli sayıda başvurunun olması üzerine ‘Kürtçe’ eğitim talebi konusunda ne düşündüğünü de bilmiyoruz. Bu konuda demokratik bir açılım yapılacağına ilişkin bir açıklama da gündeme gelmedi.

Başbakan, Güneydoğu’ya yapılan yatırımlardan söz etti. Tabii ki bu yöreye daha fazla yatırım gelmeli ve bölgenin geri kalmışlığı dikkate alınarak buraya pozitif ayrımcılık yapılmalı. Çünkü, gerçekten adam başına yatırım açısından yörenin Batı’ya göre daha az destek aldığı bir gerçek.

Fakat, bölgedeki sorun yalnızca bir geri kalmışlık sorunu, bir ekonomik sorun değil. Bölge insanlarının kültürel talepleri bulunuyor. Kimlik talepleri bulunuyor. Bu konuda yüz yıllık geleneksel ‘inkâr’ siyasetinin dışında ne yapılıyor?

Başbakan’ın çok sözünü ettiği ‘medeniyet dediğimiz şey’ işte bu alanda yapılacak demokratik atılımlardır...

ORAL ÇALIŞLAR

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy12073 = 'oralcalislar' + '@';

addy12073 = addy12073 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text12073 = 'oralcalislar' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

12073 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


RADİKAL - 21 Ekim 2008 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.