Mehmet Tezkan : Bu bayram Bektaşilere sığındım..

Mehmet Tezkan : Bu bayram Bektaşilere sığındım..

Bu bayram Bektaşilere sığındım..  Mehmet Tezkan / VatanBayram günü siyaset olmaz.. Bayram günü ağır konular da gitmez.. Yok PKK,...

A+A-

MEHMET TEZKANBu bayram Bektaşilere sığındım.. 

Mehmet Tezkan / Vatan

Bayram günü siyaset olmaz.. Bayram günü ağır konular da gitmez.. Yok PKK, yok Ermeni soykırımı iddiası, yok anayasa, yok babayasa..

Adamı sıkar.. Bayram bayram bunaltır..

Düşündüm taşındım.. Bu bayram günü Bektaşilere sığınmaya karar verdim..

İlk baskısı 1970 yılında yapılan bir kitap var elimde.. Metin Eroğlu ile Oğuz Tansel’in şiirsel anlatımla derledikleri Bektaşi fırkaları..

Önsöz, Prof. Pertev Naili Boratav’ın..

Bektaşi fıkraları deyince oruç vardır, ramazan vardır, içki vardır, bayramlık vardır..

Göz atalım mı?


***

Oruç yerken yakalamışlar Bektaşi’yi,

Yaka paça, yargıç önüne...

Tanıklar, falan fıstık, horozlanmış öteki;

“Behey cin çarpası, niye oruç tutmazsın?”

Bizimki hiç istifini bozmadan:

“Yolcuyum, demiş kurusun huyum...”

Tanıklardan bir işgüzar hemen atılmış:

“Bildim bileli kasabadan çıkmamıştır, efendim.”

Bektaşi’nin yalancıktan kaşları çatılmış:

“Benim yolculuğum karşı köye değil ki,

Ben öbür dünya yolcusuyum.”


***

Bektaşi’yi yargıç önüne çıkarmışlar..

“Ulan, göz göre göre oruç yenir mi?”

“Yo... Özrüm var, hoş görüle...”

“Özrün de ne?”

“Hastayım.”

Kuşkuyla üstelemiş yargıç:

“Hastalığın neymiş bakalım?”

“Açım aç.. Açım!”


***

Yaz ramazanında Bektaşi canlarından biri,

Yanıp tutuşur susuzluktan,

Dayanamaz, yumulur çeşmenin musluğuna,

Onu gören bir softa sokulup yanına;

“Erenler ne yaptın, oruç gitti”

Gülerek ağzını silen Bektaşi;

“Oruç gitti ya der, özüme de can geldi.”


***

Ramazan’ın son günü Bektaşi’yi, karısı, çocukları sıkıştırıp; “Bayramlık isteriz!” diye tuttururlar..

Baba dar atar çarşıya kendini;

Dolaşmaya başlar dertli dertli.

Zorbaların sürüklediğini görür bir adamı;

Suçun oruç yemek olduğunu öğrenince,

Yarıp kalabalığı çıkışır adamlara:

“Deli misiniz yahu, ne istersiniz bu candan?

Başlamışken yiyiversin bayramı da

kurtulalım bayramlıktan.


***

Bektaşi’nin biri meyhanenin, cadde üzerindeki penceresine kurulur,

atıştırıp içmeye başlar.

Onu gören bir dili uzun:

“Baba efendi, başınızda sarık var,

gelip geçen görüyor sizi,

arkada, kapalıca bir yere,

çekilip içseniz daha iyi..

Diye öğüt vermeye kalkar.

Bozuverir Bektaşi gevezeyi;

“O senin dediğin ramazanda olur.”


***


Şu ölümlü dünyada işi işlerden biri,

Yoksul Bektaşi’ye -her nasılsa- yüz paracık verir;

O da “Eyvallah” deyip kırar kirişi..

Beriki bir cakayla ardından seslenir:

“Soluğu meyhanede alacaksın değil mi, baba?”

Tuzu kurunun densizliği işte başka ne denir..

“A eli açık sultanım, yüz parayla da Hicaz’a gidilmez ya!


***


Bektaşi rakı içiyor diye yakalayıp,

Kadıya kötürür bir mahalle halkı;

“Ögüt, zılgıt vız geldi buna;

Sonunda and içirdik,o da boşuna!”

Kadı; “Hem günah hem ayıp!”

Bektaşi de der ki; “A efendim,

ben yoksul biriyim;

Rakı olursa rakı,

and olursa and içerim..”


***


Ramazan Bayramı’nızı yürekten kutlarım..


 
Mehmet Tezkan - VATAN

12.10.2007

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.