Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı

Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı

Yüksel IŞIK : Yüzleşmek için...   Erdoğan Aydın, 'Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı'nda, ülkenin...

A+A-

Milliyetçilik: Türkiye'nin ÇıkmazıYüksel IŞIK : Yüzleşmek için...
 
Erdoğan Aydın, 'Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı'nda, ülkenin temel sorunlarının fasit bir daire gibi sürüp gitmesinin önündeki engelleri anlatıyor

Erdoğan Aydın, Türkiye'nin son yıllarda yetiştirdiği en verimli araştırmacılardan biri olmayı sürdürüyor. İlk olarak, İslamiyet Gerçeği adlı araştırmasıyla okurun karşısına çıkan Aydın, araştırmalarını milliyetçilik ekseni üzerinde Kürtler, Ermeniler, Kıbrıs, Alevilik gibi ülkenin temel sorunları üzerinde yoğunlaştırmış görünüyor.

Aydın'ın araştırmak üzere ele aldığı her konu, bu ülkenin tabularını tartışmaya açıyor. İslamiyet Gerçeği ile arı kovanına çomak sokan Aydın, ardından, önce Türklerin nasıl Müslüman olduğunu, sonra da İstanbul'un fethinin aslını araştırarak gün yüzüne çıkarmıştı. Adı geçen araştırmaları kitaplaşınca, siyasal İslamcılar ve şoven milliyetçilerin tepkilerini çeken Aydın'a tehditler yöneldiği de biliniyor. Ancak ona bulaşan araştırmacılık merakı, hızını hiç kesmedi. Yaptığı her çalışmayı, soyadıyla müsemma bir biçimde, aydın olmanın gereği olarak, belirli aralıklarla okurun karşısına çıkarmayı sürdürdü.

Yakın zamanda üçüncü baskısını yapan, Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı kitabı da, aydın titizliğinin bir örneği. Kitap, farklı tarihlerde yazılmış olsalar da, kapsamlı makalelerden oluşuyor. Çünkü, Aydın'ın da, üçüncü baskısına yazdığı Önsöz'de haklı olarak değindiği gibi, Türkiye, "gündemi sürekli ve olağanüstü bir hızla değişmesine rağmen temel sorunları aynı kalan bir ülke." Bu nedenle ilk baskısı yapıldığında okuduğum bu kitabı, yeni gelişmeler ışığında yeniden okuduğumda farklı bir keyif aldığımın altını çizmekte yarar umuyorum.

Egemenlerin işlevsel aracı

Bir tarihsel dönemde benimsediği dinle kendisini tanımlayan halk topluluklarının bir sonraki dönemde kendisini ait olduğu ulus-devletin ideolojisiyle açıklaması sürecinde gerçekleşen değişimi anlayabilmek için ideoloji kavramını göz önünde bulundurmak gerekir. Açıktır ki, halk toplulukları açısından biri için ölümden ölüme koştukları dönem geride kalırken, bu kez diğeri için ölüme koşmaya başlaması, kendiliğinden gerçekleşen bir süreç değil.

Halk topluluklarını bu değişime 'ikna' eden şey, altyapı olarak tanımlanan toplumsal sistemin kendisinde gerçekleşen değişimleri destekleyen üstyapıya ait kurgusal tez ve yönlendirmelerdir. Bu kurgusal tezlerin insan bilincini kendi lehine çevirebilmesine ideolojik hegemonyanın kurulma süreci denilmektedir. İdeolojik hegemonyanın kurulma süreci, aynı zamanda yanılgılar silsilesini kurma ve insanların bu yanılgıları gerçekmiş gibi yönlendirmesi sürecidir. Bu nedenle yanılgılar sürecini ilanihaye sürdürebilmek olanaklı değil. Çünkü aslında iktidarı, ister Tanrı adına ister ulus-devlet adına elinde bulunduran güç, esas olarak, geniş yığınlara hayaller üzerinden seslenerek, kendi iktidarını perçinleştirmeyi amaçlar. Burada kritik sorun doğru çözümleme ve uygulanabilir alternatifler üretmektir, ki Aydın bunu yapmaktadır.

Egemen güçler, iktidarlarını perçinlemek için başta tarih olmak üzere her şeyden yararlanırlar. Fransız tarihçi Paul Valery'nin, "tarih, insan beyninin icat ettiği en tehlikeli üründür" derken, bir gerçeğe dikkat çekmeye çalışmaktadır. Aydın da, "milliyetçilik, halkın ekonomik sorunlarını ikinci plana düşürmek işlevi nedeniyle, egemenlerin elinde her dönem işlevsel bir araç olmuştur" derken, gerçeğin bir başka yönünü gün yüzüne çıkarmaktadır.

Hayal ile gerçeğin savaşı

Aydın'ın başkalarından farkı, tanımlamakla yetinmeyip çözüm de önermesinden geliyor. Aydın'a göre, "milliyetçilik, artık aşılması gereken bir ideoloji örneği oluşturmaktadır; çünkü sanıldığının aksine o ülkesini ve halkını sevmek ve onların çıkarlarını savunmak değil, dışsal baskı altında olunan koşullar haricinde, kendi egemen güçlerinin kölesi olmak anlamına gelmektedir." Çünkü, 19. yüzyıldan bugüne milliyetçi ideolojinin rakibi, esas olarak, bir başka milliyetçilik ideolojisi olmuştur. Bir milliyetçiliğin bir başka milliyetçilikle kendisini kıyaslaması, milliyetçilik ideolojisinin varlık nedenlerinin başında gelmektedir. Milliyetçilik ideolojisi de, tıpkı dinsel söylemde olduğu gibi, hedeflediği halk topluluğunu 'ikna' edebilmek için 'biz' ve 'öteki' ayrımını önemser.

Bu kısır döngünün aşılması, ideolojik argümanların hayallere dayandığını geniş kitlelere anlatmakla olanaklı olabilir. İşte Aydın, Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı kitabında Türkiye'nin temel sorunlarının fasit bir daire gibi sürüp gitmesinin önündeki engelleri anlatıyor ve bu 'hayal'leri tuzla buz eden gerçekleri açığa çıkarıyor. Aydın, "bunun için de tarihimizi milli ve dinsel tahakkümünden kurtarılarak yeniden ve tabii hem çifte standarda düşmeden ve hem de gerçeklere uygun olarak yazılmasıyla işe başlamak zorundayız" önermesinde bulunuyor.

Aydın'a göre, egemen ideoloji tarafından laikliğin teminatı ve tarikat örgütlenmesinin panzehiri olarak gösterilen, "Diyanet, bugün Türkiye'nin en büyük tarikatıdır ve laikliğin temel ihlali bu kurum üzerinden gerçekleştirilmektedir." Aydın'ın, yüzyıldır bu ülkenin aşamadığı sorunların başında gelen Ermeni sorunu konusundaki, "Köylerdekiler dahil bütün bir Ermeni toplumunu o kadar kısa bir zamanda bütün Anadolu'da toparlayıp sürme irade ve örgütlülüğü gösteren gücün onları koruyamaması, bir beceri ve güç eksikliği sorunu olabilir mi?" biçimindeki manidar sorusu, dikkatimizi bu ülkenin gerçeklerine çekiyor.

Gizlenmek istenen gerçeklerin üstündeki örtüleri birer birer çeken Aydın'a göre, "Galata sırtından gemi aşırtma diye bir şey yaşanmamıştır" derken, "Fatih'i de fetihçilerden kurtarmak gerekmektedir" görüşündedir. Aydın'ın, Fatih ve Fetih kitabında da ayrıntıyla anlattığı gibi, "Ulubatlı Hasan (...) özellikle halktan çoğunluğun da öyküneceği 'kahraman' örneği yaratmak gereksinimin ürünü olarak yaratılmıştır ve kitlesel kontrol ihtiyacını karşılamaktadır" diyerek, Türkiye'nin başına musallat olan milliyetçilik ve İslamcılık ideolojisinin elindeki argümanları tek tek deşifre etmiş oluyor. Gerçeklerle yüzleşmeniz için bu kitabı okumanızı öneririm.

Bitirmeden, kitabın biçimine ilişkin düşüncelerimi yazmak isterim. Kapak tasarımı son derece hoş olan kitabın baskısı da kaliteli. Ancak, kitabın ilk baskılarının ne zaman yapıldığına ilişkin ve yazara ait bir bilgi olmaması eksiklik olarak göze çarpıyor.

MİLLİYETÇİLİK: TÜRKİYE'NİN ÇIKMAZI
Erdoğan Aydın, Kırmızı Yayınları, 2006, 300 sayfa, 16 YTL.

12/01/2007
YÜKSEL IŞIK - RADİKAL KİTAP

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.