Necdet SARAÇ : Sen kimsin?

Necdet SARAÇ : Sen kimsin?

Necdet SARAÇ : Sen kimsin?  Miliyet Gazetesi geçtiğimiz günlerde Elazığ kaynaklı 'Ülkü Ocakları'ndan Alevi derneğine...

A+A-

Necdet SARAÇ : Sen kimsin?  Necdet SARAÇ : Sen kimsin? 

Miliyet Gazetesi geçtiğimiz günlerde Elazığ kaynaklı 'Ülkü Ocakları'ndan Alevi derneğine plaket' başlıklı ve yaklaşık çeyrek sayfalık bir haber verdi. İki de fotoğrafın yer aldığı haberde aynen şunlar yazılmış: 'Elazığ Ülkü Ocakları Başkanı Davut Bakır, Anadolu Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma ve Yayma Derneği Başkanı Ali Çoban'a, ülkenin birlik, beraberlik ve bütünlüğüne gösterdikleri katkılardan dolayı plaket verdi.' Plaketi alan ve aynı zamanda Alevi Dedesi olan (nedense haberde 'Alevi Dedesi' iadesi de tırnak içinde verilmiş) Ali Çoban'da 'Aleviler olarak, Türkiye'nin bir parçasıyız' demiş.

İnanılır gibi değil ama gerçek: Siyasi iktidarların asıl evlat olarak görmediği Alevilere, devletin üst düzey yöneticilerinin, bakanının, başbakanının, cumhurbaşkanının zaman zaman 'siz de bu ülkenin asli unsurusunuz'dediklerini bilirim.

Bu belirleme bile aslında ciddi bir ayrımcılığa tekabül eder. Anadolu topraklarında, en az bu lafı edenler kadar tarihi olan Alevilerin bir kez daha 'siz de bu ülkenin asli unsurusunuz' lafını duymaları ve bu lafa itibar etmeleri ciddi bir züldür.

Siyasi iktidarların herkesi kendine benzetme, kendine benzemeyeni de 'ikinci, üçüncü, beşinci sınıf yapma yaklaşımlarının giderek bir zihniyete dönüştüğü, bu zihniyetle buluşan 'mahalle'nin de, bu nedenle kendi gibi olmayanı linç etmeye yöneldiğini son haftalarda çıplak gözle bile görmek artık mümkün. Bu egemen yaklaşım o kadar abartılmış ki, 'işin çivisi çıkmış' durumda. Elazığ'da Ülkü Ocakları adına Alevilere 'ülkenin birlik, beraberlik ve bütünlüğüne gösterdikleri katkılardan dolayı' plaket vermek bunu gösteriyor.

'Alevi derneği' diye sunulan demeğin, kimlerle ve niçin kurdurulduğu, başkanının kökenin ve siyasi tercihinin sağdan yana olduğu, Elağız Valiliği'nin bu derneğin kurulmasındaki doğrudan rolü en azından yerel düzeyde bilinmesine rağmen Milliyet Gazetesi'nin haberinde tabii ki bunlar yok. Bunun yerine Alevilerin de bu ülkeyi ne kadar sevdikleri ve ülke sevgisi için MHP ile nasıl yan yana geldikleri var.

Türkiye'nin son 50 yıla damgasını vuran siyasi iktidarların, Alevileri sağcılaştırma, kendilerine benzetme veya en azından böyle gösterme çabaları tabii ki biliniyor. Ama bu plaketi veren de, alan da, haberi yapan da, bırakın bütün Anadolu'yu en azından haberin kaynağı olan Elazığ'daki Alevilerin de en az Sünni kökenliler kadar oranın yerlisi olmasını görmezden geliyor.

Aleviler adına plaket alan kişi de kalkıp 'sen kimsin de bana ülkenin birlik beraberliği için plaket veriyorsun' diye soramıyor! Sorun burada. Sokağa da hâkim olan mevcut zihniyet, hangi yalanı uydurursa uydursun zaten seni ikinci sınıf vatandaş olarak görüyor, öyle davranıyor. Kökeni ne olursa olsun, bu ülkede doğup, büyüyen herkes asli unsurdur. İnançsal, kültürel, kimliksel farklılıkları onların asli unsur olması gerçeğini değiştirmez. Sünni olmak, Türk olmak da!

Ülkemizde farklılıkları kabul eden, bunları yasalarla güvence altına alan bir yaklaşım hâkim olamadığı sürece, devlete ait hiç bir resmi sıfatı olmayan bir derneğin, kendisini asli vatandaş yerine koyarak, kendisini devletin temsilcisi gibi görerek bir başka inanca, kültüre, kimliğe plaket vermesinin ve fiili olarak onu üvey evlat ilan etmesinin, ayrımcılık yapmasının önüne geçemezsiniz.

Bu yaklaşımın önüne geçemeyince ondan sonra söylenen bütün birlik, beraberlik, kardeşlik lafları yalandan öteye geçmez. Sorunları çözme, gerçeklerle yüzleşme yerine, sahte söylemlerle sürekli başa dönersiniz. Gerçekleri ancak emekli olduktan sonra telaffuz etmeye başlarsınız. Ama sizin açtığınız kanallarda birçok kişi o gerçeklerin uzağında 'ötekini' aşağılamaya, horlamaya, yetmiyorsa da şiddeti ve ölümü çözüm olarak sunmaya ,devam eder. Yıllardır şiddetle, kanla, gözyaşıyla çözülemediği, çözülemeyeceği bilinmesine rağmen, Kürt meselesinin çözümünü şiddette görmek gibi.

Alevilerin inanç merkezlerini yok saymak, cemevi yerine cami de ısrar etmek gibi...
 
Necdet SARAÇ 

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy45939 = 'necdetsarac' + '@';

addy45939 = addy45939 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text45939 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

45939 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 10 Kasım 2007

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.