Neden alevi bir Hacıbektaş -ı Veli olmak istemez?

Neden alevi bir Hacıbektaş -ı Veli olmak istemez?

Neden alevi bir Hacıbektaş -ı Veli olmak istemez?İsmail Cem Özkan  Bir soydan gelmek ayrıcalıklı mıdır? Ayrımcılığa karşı olan bir inanç...

A+A-

Neden alevi bir Hacıbektaş -ı Veli olmak istemez?Neden alevi bir Hacıbektaş -ı Veli olmak istemez?

İsmail Cem Özkan
 
Bir soydan gelmek ayrıcalıklı mıdır? Ayrımcılığa karşı olan bir inanç içinde ayrımcılık olur mu?
 
Babai isyanı
olarak tarihe not düşülen büyük alevi soykırımında Baba İlyas (İshak) hiçbir zaman kendine zulüm eden ile masa oturmamış, ona benzemeye çalışmamıştır. O soykırım boyunca duruşunu bozmamış, ölüm yolunda inananlara hiç ihanet etmemiştir. O bir liderdi, savaşın en ön safhasında yer aldı, kendine inanlar ile aynı yolda düşmüştür. Hacıbektaş o isyanın bir tanığıdır, isyan sonrası gidip Konya hükümeti ile pazarlığa oturmamıştır, ocağı küller üzerinde yaşatmak için mücadele etmiştir, kardeşi Menteşe o isyan denen soykırımda toprağa kucaklamış olduğunu unutmadı. Hacıbektaş'ı bugün kendilerine göre yorumlayanlar, onun Baba İlyas'ın yanından onun düşün evladı olduğunu unutturmaya çalışırlar. Bir önderin evladı bilir ki, önünde yürüdüğü halka ihanet etmez, onları aydınlığa temiz eller ile ulaştırmak için mücadele eder. Ellerini kirletmez.

Baba İshak bir halk önderidir, ona karşı saldırı karşısında her duyan olduğu yerde direnişe geçmiştir. O günden beridir Aleviler ulaşılması güç, elde edilmesi zor yerleri mekan seçmiştir ve orada yaşamıştır. Topraklar kan ile sulanmış, dereler renk değiştirmiştir. O tarihin izlerini taşıyanların torunları bugün ayrıcalık istemiyor, bugün haklarını isterken başları dik, yürekleri insan sevgisi ile doludur.
 
Şah Kulu, Bozoklu Celal, Sülünoğlu, Begçe Bey, Veli Halife, Kalender Çelebi İsyanları, Pir Sultan Olayı ve Şeyh Bedrettin Olayı… Alevilerin ortak seslerini duyurma mücadelesidir. Ayaklanmalarda Aleviler komşu köylerine saldırmamıştır, sürekli savunma konumunda olmuşlardır. Onlar ölmeyi ve öldürmeyi kutsamazlar, çünkü 'okunacak en büyük kitap insandır' diyenlerdir. Okunacak şeyi yakmazlar, okumak için özen ile dokunurlar ve anlamaya çalışırlar.
 
Aleviler, son yüzyılda göçün sonunda şehirlerde buluşmuştur. Önceleri kimliklerini saklayarak ve ürkek olarak geldikleri şehirlerde, zaamn ile o ürkekliklerini yenmişler ve kendi kimlikleri ile yaşamaya başlamışlardır. Çünkü azımsanacak sayıda azınlık olmadıklarını görmüşlerdir. Onlar, bugüne kadar kabul edilmeyen inançlarını özgürce yaşamak için bir araya gelmişlerdir. Geldiklerinde gördükleri ile şaşırıp kalmışlardır, çünkü eskiden köylerinde özgürce yaptıkları ibadetlerinde yöresel farklılıklar vardı. İlk zamanlarda ibadetleri için köylere gidenler, zaman içinde köylere gitmez olmuştur. Cem artık şehirde kurulmalıdır, evleri de açılmalıdır. Açılmıştır da. Alevi isminin yasak olduğu süreç aşılmıştır. Alevi ismi ile dernek kurmak artık yasak değildir. Aleviler kendi açık kimlikleri ile şehirde bir araya gelmiştir. Bir araya gelen bu heterojen topluluk değişik sorunları içinde yaşayarak çözmeye doğru gitmiştir. Farklılıklar zenginliktir diyerek, temel olanlarda birleşmiştir. Cem evleri şehir yaşamın birleşme noktasıdır aleviler için. Çünkü onların özgüce ibadet edecekleri yerlerdir. Kendileri üzerine yapılan asimilasyona karşı bir duruştur.
 
Aleviler gerçek laiklik istemekteler, ayrımcılığa ve ret etmeye karşı seslerini duyurmak için Ankara'ya yürümüş ve orada seslerini duyurmuştur. Alevi önderleri ile birlikte, Baba İshak oradadır, Menteşe oradadır, Hacıbektaş orada, Pir Sultan, Şeyh Bedrettin ve yoldaşları da oradadır. Orada olmayanlar ise Hızır paşa rolündedirler!
 
Önder olan, düşmanı ile anlaşarak ona benzemek istemez. Baba İshak, Hacıbektaş, Pir Sultan, Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa, Torlak Kemal onlar arkasından yürüyenlere ihanet etmediler. Onlar hep önde yürüdüler, damarlarında taşıdıkları kandan güç almadılar, bilgilerinden, yüreklerinden, kulaklarına fısıldanan sözden aldılar. Çünkü onlar insan okudular.
 
Bugün postalarından aldıkları mirası, halkın üzerinde bir güç olarak kullananlar, kendi çıkarlarını halkın çıkarı üzerinde görenler, halkı cahil olarak görüp, onları küçümseyenler, Sivas'ta canlarımızı küller içinde bırakanlar ile aynı safta duranlar, hangi gerekçe olursa olsun alevi büyüğü ve bilgini olabilir mi?
 
Onlar postlarından aldıkları güç ile lider olabilirler mi? Şehirleşen Alevilik birbiri ile kaynaşarak elbette zaman içinde homojenleşecektir. Bu süreç içinde sadece dedelerinden aldıkları miras nedeniyle bazı insanlar ayrıcalıklı mı olacak? Bu ayrıcalıklarını Diyanet İşleri gibi bir asimilasyon kurumundan maaş almak için her türlü özveriyi gösterenler, gerçek anlamda Alevileri temsil edebilir mi?
 
"Bizim politikamız Sünniliğin Aleviliği, Aleviliğin Sünniliği tanıması esasına dayanır." diyen biri bilmek zorundadır ki, aleviler suniler ile hiçbir zaman sorunları olmamıştır, suni devletin Aleviler ile sorunu olmuştur. Alevileri sapkın inanç olarak gören suni devlettir. Zaten asimilasyon eğitimi ile aleviler, suniliği bir suni kadar bilmektedir. Bilmesi gerekenler karşı taraftır. Aleviliği tanıyabilmeleri için de Cem Evlerini resmen tanımak ve kendisini geliştirmek için olanak verilmesi zorunludur.  Bu da ancak ve ancak gerçek laik bir devlet ile mümkündür. Birkaç alevi dedesine maaş vererek, Diyanet İşleri Başkanlığında memur statüsü vererek olmaz.
 
"Ben Yunus, Mevlana olmak istiyorum, niçin Muaviye olayım?" diyen biri neden Hacıbektaş Baba İshak olmak istemez? Neden Aleviler adına söz söylemeye devam eder? Üstelik ezberi bozuyor diyerek şeriatçı bir gazeteye baş haber olur! Henüz Sivas külleri yanarken, Sivas'ta ölenleri alevi sunni diyerek ayırır, rakamlarla kaç alevi, kaç suni olduğunu söyler, bu söylem alevi söyleminde var mıdır? Hani yetmiş iki millet birdir bizim gözümüzde?  Hani ayrımcılığa karşıydı? Alevi işadamları ile kurduğu birlik ile Alevilerin içine bir hançer gibi durmaktadır, bu hançer hep duracak mı? Bu tarihin inkarı değil midir? Aleviler tarihlerini inkar mı edecek, yoksa hançeri söküp atacak mı içlerinden?
 
Alevi önderleri Mevlana değil, Hacıbektaş olmayı seçmelidir. Başkentte oturan değil, halkın dertleri ile uğraşan ve onlara çözüm yolları gösteren gerçek nefes sahibi erenler olmalıdır.

İsmail Cem ÖZKAN
www.cemoezkan.de
Alevihaber.com - 18.11.2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.