Ozanın çığlığı: Evim müze olsun

Ozanın çığlığı: Evim müze olsun

Ozanın çığlığı: Evim müze olsun Ozan Hüseyin Çırakman kentsel dönüşüm projesi nedeniyle yıkılacak evinin müzeye...

A+A-

Ozanın çığlığı: Evim müze olsun Ozanın çığlığı: Evim müze olsun

Ozan Hüseyin Çırakman kentsel dönüşüm projesi nedeniyle yıkılacak evinin müzeye dönüştürülmesini istiyor

Yaşayan önemli halk ozanlarından biri olan Aşık Hüseyin Çırakman 1964’ten beri Mamak’ın Dutluk Mahallesi’nde oturuyor. 1930 doğumlu Çırakman’ın yaşamının önemli bir bölümünü geçirdiği ve eserlerinin neredeyse tamamını ürettiği evi ve mahallesi “Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında yıkılmak isteniyor. “Biz açlıktan ölsek de, öz kültürümüz ölmesin istiyorum” diyen Aşık Çırakman’ın, evinin kendisi gibi üretken halk ozanlarının eserlerinin sergileneceği bir müzeye dönüştürülmesi için Kültür Bakanlığı’na yaptığı başvuru yanıtsız kalmış.

Çorum’un Sungurlu ilçesinin Körkü köyünde doğan Çırakman, “usta malı” deyişleri babasından, bağlama çalmayı Nesimi Caferi ve Cevheri Baba’dan, okuma yazmayı ise köyün okuma yazma bilenlerinden kendi çabasıyla öğrendi.

3 kaseti ve aralarında halk ozanlarına dair inceleme ve antolojilerin de bulunduğu 13 kitabı bulunan Çırakman, 1964 yılından bu yana Ankara’da, Dutluk Mahallesi’ndeki gecekondusunda yaşıyor. Yunus Emre’nin, Fuzuli’nin, Virani’nin, Karacaoğlan’ın insan sevgisini, Pir Sultan Abdal’ın, Köroğlu’nun, Dadaloğlu’nun haksızlığa karşı halktan yana duruşunu dilinden, deyişinden eksik etmeyen Çırakman, hala çalıp üreten “köşe taşı” halk ozanlarına hakkettikleri kıymetin verilmemesinden şikayetçi.

‘üzgün ölmek istemiyorum’

Hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan Çırakman’ın, 2004 yılında Kültür Bakanlığı’nın, sanatçı yardımlarının sadece sinema sanatçılarına verilmesi kararı almasından bu yana hiçbir geliri yok. 6 beyin damarında tıkanıklık bulunan ve oğlunun yardımlarıyla tedavisini sürdüren Çırakman, halka olan sevgisini hiç kaybetmediğini “Üzgün ölmek istemiyorum. Ülkemi güzellikler içinde görerek ölmek istiyorum. Ozanlara sevgisinden dolayı halkıma minnettarım” sözleriyle ortaya koyuyor.

İşgal parası ödüyor

Çırakman’ın Ankara’ya geldiğinden beri oturduğu mahallesi de “Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında yıkılmak isteniyor. Mahalleye ilk taşındığında her yerin kayısı ağaçları ve bağlarla kaplı olduğunu anlatan Çırakman, 44 yıldır vergisini veriyor. Elektrik, su, telefon aboneliği var, adresi belli. Bunlara rağmen 7 senede bir hazine arazisini işgal ettiği için “işgal parası” ödeyen Çırakman, “ABD Irak’ı işgal etti, kimse para istemedi Amerika’dan” diyerek durumun gülünçlüğüne dikkat çekiyor.

Başvuruları sonuçsuz kalmış

“Arazim yok, toprağım yok, malım yok/ Yekinip de kalkamıyom, gücüm yok/ Haktan gayrı tutunacak dalım yok/ Doktor diyor hiç üzülme, düşünme” dizeleriyle evinin yıkılmasından duyduğu endişeyi halkın diliyle anlatıyor. Ünlü ozan, eserlerinin tamamına yakınını ürettiği evinin yıkılmaması, yıkılacaksa da yerine yapılacak binanın kendi kitaplarının ve başka halk ozanlarının eserlerinin sergilendiği bir müzeye dönüştürülmesi için bazı başvurularda bulunmuş. Kültür Bakanlığına, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ve Mamak Belediyesi’ne dilekçeler sunmuş. Çırakman’ın bu isteğine tek yanıt veren kurum olan Mamak Belediyesi ise, talebin ancak Kültür Bakanlığı tarafından karşılanabileceği cevabını vermiş. Çırakman yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesiyle, “Biz açlıktan ölsek de, öz kültürümüz ölmesin istiyorum. Burası benimle birlikte 100 kadar halk ozanının eserlerinin sergilendiği bir müze ya da kütüphane yapılırsa ölene kadar ben burada dururum, gelenlere yardımcı olurum. Halkımız da bu geleneği tanımış, yaşatmış olur” diyerek, ustalarından öğrenerek bugünlere taşıdığı aşıklık geleneğinin yeni kuşaklara aktarılmasını ne kadar çok istediğini vurguluyor.

Öze sahip çıkmak

Alevi örgütlerinin hayatta olan olmayan tanınmış halk ozanlarının eserlerinden oluşacak kitaplar hazırlaması gerektiğini söyleyen Hüseyin Çırakman, “Halk ozanlarının gelenek ve öğretilerinin kaybolup gitmesinin önlenmesini istiyorum. Alevi kuruluşlarının, arının bal yaptığı gibi öze inmeleri gerekir. İpek böceklerinin ölü kozası gibiler. Özünde ipek var, ama kozalar ölmüş. Çünkü öze sahip çıkmıyorlar, şekilde kalıyorlar” diyor. Çırakman, yıllarca emek verdiği, sahne aldığı Hacı Bektaş Veli etkinliklerine son yıllarda çağrılmamasına da üzgün ve tepkili: “Çırakman’ım keder gitti, gam geldi/ Ben de sandım yaramıza em geldi/ Birşeyimden gayrısına zam geldi/ Doktor diyor hiç üzülme, düşünme”

‘Uyutan çok, uyaran yok’

“Aşık Hüseyin Çırakman-Hayatı ve Deyişleri”, “Hak Yardımcı Her Kuluna, Sen Devam Et Okuluna”, “Hoş Geldiniz Erenler”, “Sesimiz”, “Halkın Sesi Halk Ozanları”, “Deyişleriyle Dünün ve Bugünün Halk Ozanları”, “Çorumlu Halk Ozanları”, “Ozanca Yaşamak”, “Yaralı Gönlüm”, “Talihsiz Aşık”, “Gönülden İlhamlar”, “Çorumlu Halk Ozanları” gibi kitapları bulunan Çırakman, 1975’te kurulan Halk Ozanları Kültür Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Halktan, haklıdan yana tavrı nedeniyle zaman zaman baskılara maruz kalan Çırakman, 12 Eylül dönemi bir yıla yakın bir süre gerekçesiz şekilde tutuklu kaldı. Tüm yaşadıklarına rağmen güzel günlerden umudunu kesmeyen Çırakman, “Ne yapalım, uyutan çok uyaran yok. Uyaranın da koluna kelepçeyi takıveriyorlar. Sevgiyi, saygıyı, insana insanca bakmayı, insan gibi düşünmeyi bu millet tekrar aklına koymak zorunda. Hileye, hurdaya, yalana, haksızlığa, talana son deyip ele ele vermeli. Hem ülkemi, hem dünyamı barış ve dostluk içerisinde görmek istiyorum” diyor.

Cem Gurbetoğlu  /  Fotoğraf: Bekir Karadeniz
Ankara/EVRENSEL - 19 Ağustos 2008

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.