Özlem ALA : Kimlik zenginliğine ulaşmak

Özlem ALA : Kimlik zenginliğine ulaşmak

Özlem ALA : Kimlik zenginliğine ulaşmak    (...) Çünkü bizler artık Kürt, Ermeni, Alevi ve kadın olarak kimliklerimizin,...

A+A-

Özlem ALA : Kimlik zenginliğine ulaşmakÖzlem ALA : Kimlik zenginliğine ulaşmak   

(...) Çünkü bizler artık Kürt, Ermeni, Alevi ve kadın olarak kimliklerimizin, kimsenin içini acıtmasını, kimsenin canını yakmasını istemiyoruz. Çözümlerde adımız geçsin, payımız olsun istiyoruz. Farklılıkların zenginlik olarak karşılanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz. Dileğimiz, tek evrensel kimlik olan insan ve insancıl olan bir yörüngede ilerleyecek üst kimliğin etkin kılınması, hoşgörünün ve saygının egemenliğinde bir yaşam kültürü geliştirilmesidir...

Özlem ALA  : Kimlik zenginliğine ulaşmak   
 
Çok kimlikli sosyal yapının bireyleri olarak, birer zenginlik olan kültürel değerlerimizin aktif kılınmasıyla, sağlam temele oturan bir toplumsal yaşayışa da sahip olacağız. "Bireyin kim olduğunu, ne olduğunu, yaşamın neresinde durduğunu bilmesi, kimliğin kazanılmasıyla başlar. Kimliği oluşturan kişi pasif değil, seçim ve kararlarıyla kendisini yönlendiren aktif kişidir. Kendi sorumluluğunu üstlenen kişidir. Kimlik oluşturmanın başarısı toplumdaki hoşgörü düzeyiyle ilgilidir. Kimlik oluşturmada başarılı olan kişi, yaşamın güçlüklerine direnebilir, duygularında doyumlu olur. Kimlik karmaşası yaşayan birey ise tüm değerleri askıya alır, seçim yapmakta zorlanır, ilişkilerinde başarılı olamaz, toplumun onaylamadığı davranışlarda bulunur..." -Sosyoloji, Güvender Yayınları-

KÜRT, ALEVİ VE KADIN

Böyle bir alıntıyla başlamak istedim, çünkü ülkemizde hiç bitmeyen kargaşaların temelinde olduğuna inandığım kimlik ya da kimliksizlik sorununun irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir Kürt, Alevi ve kadın olarak her üç kimliğin sancılarını bugüne kadar değişik biçimlerde yaşamış olmanın getirdiği talihsizliğimin devam etmesini istemiyorum.

Çünkü kimlik oluşumu yaşam boyu sürüyor. Bu oluşum sosyal yapıdaki yerimizi, ilişkilerimizi ve değerlerimizi biçimlendiriyor. Birçok kesim talihsizlik yaşarken, bir kesimin sefa sürmesi, yaşama adilsizlik olarak yansıyor ve mutsuzlukların kaynağını oluşturuyor. Neticede yaşamımıza değişik ölçülerde ve biçimlerde yansıyan şiddet sarmalı hepimizi bir şekilde sarsıyor. Bunun çözümlerini de herkesi eşit düzeyde kapsayacak bir formülü üreterek aşabiliriz.

Bugün ülkemizde hepimizin artık aşina olduğu Kürt, Alevi, Ermeni, kadın, gasp, tecavüz vb. sorunların kaynağında kimlik karmaşası yatmaktadır. Çünkü kimlik bilinci, kendini tanımakla oluşuyor. Kendi öz kültürünü yaşam biçimi haline getiremeyen, iç dünyasıyla dış dünyasını bütünleştiremeyen bireyde çelişkiler artıyor ve bunları çatıştıracağı bir alan arayışına giriyor. Bu çatışma sürecinde kendini ifade ederken, iki tercihli bir çözümün içinde görüyor kendini. Ya kendini olduğu gibi göstererek, ortamın çok yönlü etkisinden çekinmeden, olması gereken kimliği yaşayacak ve bunun mücadelesinin zorluğuna katlanacak; ya da rahat ve sorunsuz yaşamak adına, kendinden istenilen biçimde, türlü tavizlerle ve bastırılmışlıklarla, kendini ifade yöntemini tercih edecektir. Muhalif kılınan kimliklerin oluşum serüveni de ne yazık ki ikinci yol etkin kılınarak bugünlere taşınmıştır. Ve üretilen bu politikaların ceremesini farklı kimlikler olarak hepimiz bugün yaşıyoruz.

Kürtler, Aleviler, kadınlar vb. kimliklerin yaşadıkları bunalımları aşmak ve sahip oldukları kültürü yaşamak için kutsanan hizmet odaklı rolleri oynamamak adına ya dağlara çıkarak isyan şeklinde ya da en ücra köşelerine çekilmeyi tercih ediyor.

Bu çabaların dışında kalarak, ya hep ya hiç mantığıyla, kimliği adına hiçliği tercih edip, asimile olmaya hazır kesimlerin yaşadığı korkular, çekinceler, kararsızlıklar da, tüm yaşamları boyunca karşılaşacakları bir çıkmaz yaratıyor. Bu her iki durumda da toplum aslında kimliksizliğe, memnuniyetsizliğe ve yozlaşmaya sürükleniyor.

Bugün bu kargaşanın yol açtığı uçurumları yok etmek için çözüm değil de yine çözümsüzlük üreten paketler, formüller hazırlanmaktadır. Fakat bunlar sadece hazırlayanları tatmin etmekte, tek taraflı, egemen bir zihniyetten kurtulmayan ve tarafların yanaşmadığı boş çözümler olarak alıcılarını beklemektedir. Elbette ki atılan adımları küçümsememek, bunları çözüm geliştirmede önemli bir duruma getirmek gerek.

Çünkü bizler artık Kürt, Ermeni, Alevi ve kadın olarak kimliklerimizin, kimsenin içini acıtmasını, kimsenin canını yakmasını istemiyoruz. Çözümlerde adımız geçsin, payımız olsun istiyoruz. Farklılıkların zenginlik olarak karşılanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz. Dileğimiz, tek evrensel kimlik olan insan ve insancıl olan bir yörüngede ilerleyecek üst kimliğin etkin kılınması, hoşgörünün ve saygının egemenliğinde bir yaşam kültürü geliştirilmesidir.

ÖZLEM ALA 

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy88763 = 'ozlem.ala' + '@';

addy88763 = addy88763 + 'hotmail' + '.' + 'com';

var addy_text88763 = 'ozlem.ala' + '@' + 'hotmail' + '.' + 'com';

( '' );

88763 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 5 Şubat 2008

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.