Sallama medya!

Sallama medya!

Sallama medya! Sözde kapatma davasının zararını hesaplıyorlar ya; bol keseden atmışlar. Birisi 18 diğeri 33 milyar dolar diyor.Ilımlı İslam çizgisinde...

A+A-

Sallama medya!Sallama medya!

Sözde kapatma davasının zararını hesaplıyorlar ya; bol keseden atmışlar. Birisi 18 diğeri 33 milyar dolar diyor.

Ilımlı İslam çizgisinde yayın yapan iflah olmaz AKP savunucuları ipin ucunu iyice kaçırdı. İktidara yaranacağım diye birbirleriyle adeta yarış eden iliştirilmiş medya sözde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın Türkiye’ye açtığı zararı hesaplamış. Birisi 18, diğeri 20, öteki 22, beriki ise 33 milyar dolar diye manşet atmış. Bunları ilköğretimden mezun eden matematik öğretmenleri kahrından ölecek. Yazık!!!

Böyle sallama hiç  görülmedi!

İktidara diyetini ödeme telaşındaki AKP yandaşı medya, kapatma davası nedeniyle yargıya saldırırken, terazinin ucunu kaçırdı. Gazeteler, davanın piyasaya faturasını(!) 15 milyar dolara varan farkla verdi.

AKP’ye kapatma davasının açılmasının ardından küresel sermayenin piyasalarda oynadığı oyunun faturasını iktidar yandaşı gazeteler birbirinden farklı rakamlarla verdi. Yeni Şafak, Zaman, Bugün ve Star’ın en yüksek rakamı yazma telaşı gözden kaçmadı. AKP’ye şirin görünmek için Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı hedef tahtasına oturtan gazetelerin, yargıya çıkardığı faturanın(!) arasındaki fark vatandaşları da şaşkına çevirdi. Yeni Şafak ile Star gazetesinin yazdığı fatura arasındaki 15 milyar dolarlık fark dikkat çekti. Yeni Şafak kapatmanın dün piyasalara maliyetinin 18 milyar dolar olduğunu ileri sürerken, Zaman 20, Bugün 22, Star 33 milyar dolar olduğunu yazdı. 

Yeni Şafak: 18 milyar dolarlık adam

“Kapatma davası küresel krizin etkisini ikiye katladı” diyen Yeni Şafak gazetesi, sadece borsada bir günlük kayıbın 18 milyar dolar olduğunu yazdı. Gazete sözkonusu haberinde şu iddiaları ileri sürdü: Yargıyay Başsavcısı’nın cuma günü piyasaların kapanmasının hemen ardından verdiği “AKP laikliğe ayykırı davranışları nedeniyle kapatılmalı” iddianamesi dün piyasalarda bomba etkise yarattı. Ulusal 100 Endeksi, gün içerisinde 3 bin 500 puanlık kayıpları görürken Endeks gün sonunda 3.176 puan gerileyerek günü 39 bin 409 puan seviyesinden tamamladı. Hisse senetleriyse cuma gününe göre yüzde 7,46 oranında değer kaybetti. Uluslararası piyasalarda yaşanan ekonomik gerginlik, dünyanın en önemli yatırım bankalarındanBear Steams’ın batması ve Yargıyay Başsavcısı’nın iddianamesi çalkantının artarak devam etmesini beraberinde getirdi. Tüm bu olumsuzlukların borsaya maliyeti ise yaklaşık 18 milyar dolar civarında oldu.

Zaman: Davanın faturası 20 milyar dolar

Zaman gazetesi ise zararı 2 milyar dolar artırdı: Siyasî istikrarın bozulacağı yönündeki endişelere küresel piyasalardaki olumsuz hava da eklenince Türk ekonomisi ’kara pazartesi’yaşadı. Davanın bir günlük zararı 20 milyar doları buldu. Borsa’da yüzde 7,46 ile tarihî düşüşlerden biri gerçekleşirken Euro 2, dolar 1,275 YTL’yi gördü. Faiz ise 18,35’e çıktı. 

Bugün: Fatura 22 milyar dolar

Yeni Şafak gazetesinin çıkardığı faturanın üzerine 4 milyar dolar da Bugün gazetesi ekledi. İşte o haber: Türkiye’nin borcu sadece dün 5 milyar dolar yükseldi. Dalgalanmayla birlikte borsa 17 milyar dolar düştü. Borsadaki şirketlerin değeri, dünkü dalgalanmalar nedeniyle bir günde 17 milyar dolar birden düştü. Faiz ve kur artışı da Türkiye’nin yıllık borcunu 5 milyar dolar yükseltti. Dış piyasalarda global dalgalanmanın şiddetini artırması, içeride ise davanın yol açtığı belirsizlik ortamı Türkiye ekonomisine 22 milyar dolar civarında fatura çıkarttı. Bu kaybın 17 milyar doları borsada yaşanırken faiz ve kurlardaki artış Türkiye’nin borç stokunun 5 milyar dolar yükselmesine neden oldu. Sonuçta Türkiye ekonomisi, ìkara pazartesi “yi 22 milyar küçülerek atlattı.

Star: Bir günlük fatura 33 milyar dolar

Star ise iktidara vefa borcunu Yeni Şafak’ın çıkardığı 18 milyar dolarlık faturayı nerede ise ikiye katlayarak ödemeye çalıştı. İşte dünün en uçuk haberi: AKP’ye kapatma davasının ilk gün faturası rekor düzeyde oldu. Mali piyasalara bir günlük maliyet 33 milyar doları buldu. Borsanın piyasa değeri 22.2 milyar dolar azalırken özel sektör ve Hazine’nin sırtına 11 milyar dolar ek yük bindi. 

Madem öyle, bu başlığı nasıl attın?

AKP’ye açılan kapatma davasını haberleştirenleri ve yargıya saldırıya tepki gösterenleri “küçük birer savcı olarak niteleyen” Sabah’ın genel yayın yönetmeni Ergun Babahan, 23 Ocak 2008’de gazetesinin manşetinden “Devlet, derin devlete karşı” başlığını atmıştı. Kendini hem hakim hem savcı yerine koyan Babahan’ın manşetinin altbaşlığı aynen şöyleydi: “Terör örgütüne dönüşen Ergenekon’a yönelik dev operasyon. Üç ilde 33 kişi gözaltına alındı.” Yayın yasağı olan soruşturma ile ilgili olarak bunları yazan Babahan dün, etik dersi vermeye kalkıştı. Sabah’ın yayın yönetmeni “Medyanın küçük savcıları” başlıklı yazısında aynen şunları yazdı:

Biz o grupta olmayacağız

Yargıtay Başsavcısı’nın açtığı davayla ilgili olarak eleştirel yaklaşımda bulunanlara “Hukuka saygı duyun” çağrısı yapılıyor.  Evet, hukuka saygı duymak gerekir. Ancak bu hukuk, anayasayı bile zorlama pahasına cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 şartını aramış bir hukuk.  Karar verildikten sonra “yanlış oldu” demek kolay. Ama baştan tavrınızı koymak o kadar kolay değil. Davayı eleştirenlere “iktidara yakın” suçlaması yapılıyor, eğer sizin teziniz doğruysa, böyle bir dönemde böyle bir duruş almak riskli değil mi?  Oysa, meseleye gerçekten hukuk açısından bakıyorsanız, demokratik ilke açısından bakıyorsanız, bu davanın arkasında durmanız mümkün değildir. Çünkü mahkeme 367 davasında ihsas-ı rey anlamına gelecek bir karar vermiştir.  Dünyanın hiçbir ülkesinde cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesinde böyle karar verilmiş midir, önce bunun cevabını vermeniz gerekir. Bu kararı yok sayıp bugünü tartışamayız. Demokrasilerde parti kapatılır mı? Çok ama çok zor  kapatılır. “Kapatılır” diyorsanız, örnek verdiğiniz Batılı ülkelerde bugüne kadar kaç parti kapatılmış, hesabını vermeniz gerekir. Bu dava, Türkiye için turnusol kağıdı görevi görmüştür.  Türkiye’nin demokratlaşmasına, AB yolunda adımlar atmasına, azınlıklarına saygılı olmasına karşı olanlar iddia makamının yanında yer almıştır. Çünkü her reform, kurulu düzeni sarsmaktadır. Kurulu düzenlerinin sarsılmasından rahatsız olanların hepsi bugün küçük birer savcı rolündedir.  Bunları, bakınca tanırsınız; zaten yazılarında da kendilerini ele veriyorlar, “Parti kapatmak yanlış ama” diye başlayıp iddianameler sıralıyorlar kendilerince. AKP’nin yanlışları yok mu, elbette var. Ama bu hesabı vereceği yer Anayasa Mahkemesi değil, seçim sandığı. Siyasete dışarıdan müdahale bu siyasetin suyunu çıkarır. Yakın tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. Biz kendi adımıza 28 Şubat sürecinde bu hatayı işledik. Bir daha aynı hataya düşmemiz beklenmesin.  Bazıları hâlâ 28 Şubat beklentileri içinde olabilir, 27 Mayıs’a övgüler düzebilir. Biz o grupta olamayız, olmayacağız.

Haber: Macit SOYDAN
YENİÇAĞ - 18 Mart 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.