Samanyolu Haber'den Çarpıtma Haber Klasiği

Samanyolu Haber'den Çarpıtma Haber Klasiği

Samanyolu Haber'den Çarpıtma Haber KlasiğiSamanyolu Haber TV Editörü Abdullah Abdulkadiroğlu Kaz Dağları'nda siyanürle altın...

A+A-

Samanyolu Haber'den Çarpıtma Haber KlasiğiSamanyolu Haber'den Çarpıtma Haber Klasiği

Samanyolu Haber TV Editörü Abdullah Abdulkadiroğlu Kaz Dağları'nda siyanürle altın aranmasına karşı yöre halkı ve çevre örgütleri tarafından yürütülen kampanyaya karşı öyle bir yazı yazdı ki tam bir Samanyolu klasiği "Bugün Kaz Dağlarında niçin fırtına koparılıyor? Nasıl bir kampanya ile karşı karşıyayız?" üst başlığı ile verilen haberde "Türkiye’de altın olan yerler sadece Bergama ve Kaz Dağları değil. Peki niçin sadece buralarda fırtına koparılıyor. İki sebepten dolayı. Birincisi her iki bölge de mitolojik anlamda bir altyapıya sahip. Durum böyle olunca bu bölgelere Avrupa rahat müdahale edebilme hakkını buluyor kendinde.İkincisi Bergama çevresinde Alevi Türkmen köyleri vardı. Kaz Dağları’nda ise Şaman Türkmen köyleri var. Siyanür kullanılacağı için buraların tehdit altında olacağı söylentisiyle bir halk direnişi örgütlenmesi oluşturulmak isteniyor." deniliyor.

Her olayda bir yabancı parmağı arayan, her olayı "dış mihraklar" safsatası ile açıklayan haber tarzına tipik bir örnek oluşturan bu haberi aktarıyoruz.

Aslında neler oluyor?
 
Son günlerde Kaz Dağları çok gündemde. Ortada dolaşan iddialar muhtelif.

Çevreci örgütler, iktidara muhalif partiler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları Kaz Dağlarıyla oturup Kaz Dağlarıyla kalkıyor.

Fısıltı gazetesi bölgede yaşayanları tedirgin ediyor. Daha bulunmayan işletmeye açılmayan Altın madenleri için türlü türlü söylentiler yayılıyor. Hatta bölgede yabancıların gözü var gibi iddilar bile ortaya atılıyor.

Peki aslında ne oluyor. Gerçekten çevre felaketiyle karşı karşıyamıyız, yoksa farklı bir kampanyanın kurbanı mı oluyoruz?

Samanyolu Haber TV Editörü Abdullah Abdulkadiroğlu bu sorulara cevap yazdı. Bugün Kazdağlarında koparılan fırtınanın daha önce Bergama Ovacık'ta yaşandığına dikkat çeken Abdulkadiroğlu önemli tespitlerde bulunuyor .

Son günlerde Kaz Dağları çok gündemde.

Çevreci örgütler, iktidara muhalif partiler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları Kaz Dağlarıyla oturup Kaz Dağlarıyla kalkıyor. Bergama Ovacık meselesini hepimiz hatırlıyoruz. Günlerce yarı beline kadar soyunmuş adamlar çizgili pijamalarıyla her tarafta yürümüştü. Ovacık’taki altın madeninde siyanür kullanıldığı ve bu yüzden bölgedeki bütün canlı yaşamının yok olacağı iddiasıyla protesto gösterileri yapılmıştı. Koparılan fırtınanın aynısı bugün Kaz Dağları için söz konusu. Aradan yıllar geçti. Ovacık’ta durum ne oldu ? Ovacık kurudu mu ? Yok. İnsanlar öldü mü ? Yok.

Bugün Ovacık’tan altın çıkıyor üstelik çevreye de hiçbir zarar vermiyor. Ovacık dünya standartlarının üzerinde bir denetim ve çevre hassasiyetiyle çalışıyor. Sonuç: Türkiye kazanıyor. Ortada bu gerçek varken şimdi niçin Kaz Dağları’nda aynı tartışma yaşanıyor ? Üstelik daha sadece altın araması yapılırken. Üstelik altın arama işleminde siyanür de kullanılmazken.

8.149 kilometre karelik Kaz Dağları’nda altın aranan yer topu topu ne kadar biliyor musunuz ? Sadece 2.800 metrekare. Yani Kaz Dağları’nın 2.190’da biri kadar bir yer. Toplam bütün altın aranan yer işte bu kadar. Kaz Dağları silsilesinin içinde bir de Kaz Dağları Milli Parkı var. Önce altın aramasının Milli Park’ın içinde yapıldığı iddia edilmişti. Ortaya çıktı ki arama yapılan bölge Milli Park’a 20 kilometre uzakta. Sonra altın aramalarında siyanür kullanıldığı iddia edildi. Ama arama işleminde siyanür kullanılmadığı gerçeğini bilim adamları açıkladı. Sonra bölgedeki altını yabancı şirketlerin çıkaracağı Türkiye’ye katkısı olmayacağı ortaya atıldı. Bir Türk şirketi olan Koza Madenciliğin de burada altın arıyor olması bu iddiayı düşürdü. Dikkat çeken nokta bütün bu protesto gösterilerinin Kaz Dağları bölgesinde ciddi miktarda altın rezervinin bulunduğu haberinin duyulmasıyla tırmanışa geçmiş olması. Yoksa birileri Türkiye’deki altın rezervlerinin ortaya çıkarılmasını ve işlenmesini mi istemiyor ?

Gelin bazı rakamlara göz atalım.

Türkiye’nin şu anda işlenen altın rezervi 650 ton. Ama aslında Türkiye’de 6500 tonluk rezerv var. Dünyadaki rezerv 42.500 ton. Türkiye’deki tespit edilmiş rezerv dünya altınının 6’da biri kadar. Çok ciddi bir miktar. Dünyada 2.500 ton altın üretiliyor. Türkiye’de ise yılda sadece 10 ton altın üretiliyor. Ama Türkiye 250 ton altın satın alıyor. Üstelik Türkiye yılda ürettiği 10 ton altınla Avrupa’da ikinci sırada. Dünya altınının 6’da birinin üzerinde oturan Türkiye altın satın alıyor. Ne kadar acı değil mi ? Biz yıllık 5 milyar dolar parayı altın ithalatına veriyoruz. Halbuki topraklarımızdaki altını çıkarsak yılda ortalama 100 milyar dolar gelir elde edeceğiz. 100 milyar dolar Türkiye’deki bütün sektörlerdeki işadamlarımızın bir yıllık ihracat rakamının toplamına eşit. Görüyor musunuz durumu ? Üstelik çıkarılan altının farklı sektörlerdeki toplam katma değeri 100 milyar doları neredeyse üçe beşe de katlayabilir. Vatanını seven kim istemez böyle bir varlığı ? Herkes ister ama işte birileri Türkiye’deki bir kısım insanlarımızın çevre, orman, toprak ve sağlık konusundaki duyarlılığını kullanıyor.

Bunu kim yapıyor ?

Sorunun cevabı için biraz fikir yürütelim. Önce Bergama’ya bakalım. Bergama’daki altın çıkarılması sürecinde yaşanan protestolarda biz kimin ismini en çok duyduk ? Cevap: Almanya.

Bergama’ya hangi ülkenin parlamenterleri gelip incelemelerde bulundu köylülerle görüştü. ? Cevap : Almanya.

Türkiye kimden altın satın alıyor ? Diğer bir deyişle Türkiye her yıl 5 milyar doları altın satın almak için hangi ülkeye veriyor ? Cevap: Almanya. Hatırlatalım bu rakam Almanya için küçümsenmeyecek bir meblağ.

Dünya’da en çok altın stoğu olan ülke hangisi ? Almanya.

Almanya’nın ne kadar altın stoğu var ? Alman Yeşiller Partisi'nin Hassen Örgütü sözcülerinden Milletvekili Reimer Hamman 10 yıl önceki Bergama teftişi sırasında Almanya'da 90.000 ton altın stoğu olduğunu söylemişti. Aynı kişi “dünya piyasasında altın bitse Almanya’nın altını yeter” demişti.

Nedense bu konuyla ilgili bütün stratejik soruların cevabı olarak karşımıza Almanya çıkıyor.

Türkiye’de altın olan yerler sadece Bergama ve Kaz Dağları değil. Peki niçin sadece buralarda fırtına koparılıyor. İki sebepten dolayı.

Birincisi her iki bölge de mitolojik anlamda bir altyapıya sahip. Durum böyle olunca bu bölgelere Avrupa rahat müdahale edebilme hakkını buluyor kendinde.

İkincisi Bergama çevresinde Alevi Türkmen köyleri vardı. Kaz Dağları’nda ise Şaman Türkmen köyleri var. Siyanür kullanılacağı için buraların tehdit altında olacağı söylentisiyle bir halk direnişi örgütlenmesi oluşturulmak isteniyor.

Yoksa gerçekten konu çevre ve orman ile ilgili olsa Kaz Dağlarına yıllardır yapılan oteller ve yazlıklar için kesilen binlerce ağaç göze batardı.

Abdullah Abdulkadiroğlu
09 Kasım 2007 - Samanyolu Haber

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.