Abdal Musa Dergahı Asimilasyon Merkezi Yapılyor

Abdal Musa Dergahı Asimilasyon Merkezi Yapılıyor19 Ekim 2007 tarihinde Çankaya Köşkünde, AK Parti İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu...

Abdal Musa Dergahı Asimilasyon Merkezi Yapılıyor

19 Ekim 2007 tarihinde Çankaya Köşkünde, AK Parti İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu ve  Abdal Musa Vakfı üyelerinden oluşan heyet ile  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında gerçekleşen görüşmenin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. "Cumhurbaşkanı Gül, Alevilik Enstitüsü'nü Himayesine Aldı." şeklinde kamuoyuna yansıyan haberlerde adı geçen Alevilik Enstitüsünün Alevileri asimile etmek amacıyla kurulacak bir merkez olduğu ortaya çıktı. Enstitü adı altında Elmalı Tekke Köyü'nde kurulacak ve Milyonlarca YTL'ye malolacak tesislerde İlahiyat hocaları Kuran, hadis, tefsir gibi dersler verecek.200 yataklı yurt, 800 kişilik aşevi, 48 oda, konferans salonu, tenis kortu, bilgisayar sınfları bulunan tesiste yılda 200 dede !!! ( imam ) yetiştirilecek. Tesisin gelecek yıl haziran ayında tamamlanması hedefleniyor. Cumhurbaşkanının 2 milyon YTL bağış ile destek olacağı ifade edilen proje Hacı Bektaş Dergahına Cami yapan asimilasyon zihniyetinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Alevilerin asimilasyonuna önümüzdeki dönemde daha da hız vereceği anlaşılan devletin, Diyanet ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi iki önemli kurumdan sonra yeni bir asimilasyon mevzisi açacağı görülüyor.

Fettullah Cemaatine yakın Haftalık AKSİYON Dergisinin son sayısında yayınlanan konu ile ilgili yazıyı sizlere sunuyoruz:

Doktoralı dedeler, gerçek Aleviliği öğretecek

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Alevi dedelerinin eğitimine farklı bir boyut katacak Alevi Enstitüsü’nü himayesine aldı. 181 yıldır kapalı olan Abdal Musa Dergâhı’nda dedeler artık bilimsel yöntemlerle yetişecek.

Alevi vatandaşlarımızın inanç önderleri konumundaki dedelerin eğitimi için 181 yıldır kapalı olan dergâhın kapıları yeniden açılıyor. Antalya’nın Elmalı ilçesine bağlı Tekke köyünde Abdal Musa Vakfı’na bağlı Alevi Enstitüsü’nün inşasının önümüzdeki yıl tamamlanması planlanıyor. Osmanlı döneminde dergâh olarak hizmet eden bu kurum bünyesinde 200 yataklı yurt ve 800 kişilik aşevi olacak. Kur’an, fıkıh gibi derslerin yanı sıra Bektaşi tasavvufu da okutulacak. Alevilerin dinî eğitim merkezi konumuna gelecek enstitünün açılmasıyla, Alevi dedeleri kendilerini günümüz şartlarına uyarlamaya, bir bakıma yeniden doğmaya hazırlanıyor.

ABDAL MUSA MİSYONU DİRİLECEK, YILDA 200 DEDE EĞİTİLECEK

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu kurumun yeniden canlandırılması için yapılan çalışmaları himayesine aldı. Bir bakıma ‘devletle barışma’ projesine Cumhurbaşkanlığı makamı sahip çıktı. Çankaya şimdi Alevi Enstitüsü’nün inşasına 2 milyon YTL yardım yapmaya hazırlanıyor. Abdullah Gül’ün inanç ayrımı yapmadan Alevi vatandaşları kucaklayan bir görüntü vermek amacıyla Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerinin yanı sıra Abdal Musa Törenleri’ne de katılması bekleniyor.

Peki Alevi Enstitüsü nasıl işleyecek, neler yapacak? Değişen dünyaya ayak uydurmakta ve Alevilerin sorunlarına çözüm bulmakta zorlanan dedeler, enstitüden ‘imamlar’ gibi birikimli bir şekilde mezun olacak. Mesela üniversitede fizik, kimya, biyoloji okuyan; yabancı dil bilen, mastır ve doktora yapmış dedelerin bu enstitüde eğitim alması hedefleniyor. Yabancı dil bilmeleri de istenecek. Enstitünün projesinde konferans salonu ve bilgisayar alanının yanı sıra tenis kortu, basketbol, futbol için sportif alanlar da yer alıyor.

Enstitüyle, Aleviliği İslam dışında gören ve onları etkileyen kesimin teorileri, donanımlı dedelerle çürüyecek. Aleviliği İslam’ın bir yorumu olarak gören, Sünni kardeşleriyle yeniden inanç zemininde hareket etmeye hazırlanan Alevilerin birçok sorununun da bu enstitünün faaliyete geçmesiyle çözülmesi bekleniyor.

BİLİMSEL ALEVİLİĞİN DEDELERİ

Alevi Enstitüsü’nün önümüzdeki yılın haziran ayında hazır hale getirilmesi planlanıyor. Abdal Musa Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Cumhurbaşkanı’nı ziyaret eden heyetten Ertuğrul Aslan, enstitünün amacını şöyle anlatıyor: “Dergâh kâmil insan yetiştirecek. İnanç önderleri bilimsel kafa yapısına sahip yetişecek. Tarihte Abdal Musa’nın ışığı tekrar yakılarak kâmil insan yetiştiren bu dergâh eski hüviyetine tekrar kavuşacak.”

Buna göre yetişecek dede ve babaların donanımlı olmaları, dünyayı bilmeleri amaçlanıyor. Alevilerin ilahiyatı konumuna gelecek enstitüden yılda yaklaşık 200 dede ve babanın mezun olması bekleniyor. Enstitü bünyesindeki 200 yataklı konaklama tesisi, 48 odadan müteşekkil olacak.

Enstitüyle Alevi çocuklarına inançlarını daha iyi anlatacak, Ertuğrul Aslan’ın ifadesiyle “bugünkü sorunların çözümüne dair yorum ve öngörülerinde daha enginleşmiş dede ve babaların yetiştirilmesi” hedefleniyor. Enstitüde bunun için Alevi tarihi, Alevi sosyolojisi, Alevi antropolojisi, Alevi felsefesi öğretilecek. Halen görev yapan dede ve babaların çocukları öncelikli olarak eğitimden geçirilecek. Tarihçiler, sosyologlar, antropologlar, ilahiyat fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bir akademik kurul oluşturulacak. Rehber kitap Kur’an-ı Kerim olacak. Aleviliği İslam dışında düşünenlerle işlerinin olmadığını söyleyen Ertuğrul Aslan, enstitüde Kur’an okumayı bilmeyene Kur’an, fıkıh ya da hadis eğitimi gibi İslami ilimler öğretileceğini aktarıyor. Dede ve babalar İslam’ı öğrenecek ve öğretecek.

TÖRENLERE 100 BİN KİŞİ KATILIYOR

Peki enstitü neden Antalya Elmalı ilçesi Tekke köyünde inşa edilecek? Abdal Musa kültürü nereye dayanıyor? Osmanlı’da 19. yüzyılın ilk yarısında yaşanan “modernleşme” dalgasının ardından Abdal Musa Tekkesi’nin İkinci Mahmut tarafından kapatılmasını izleyen yıllarda Alevi toplumunu yönlendirecek birikimli dede-babalar yetişmedi. Bu gençler Aleviliğin yanı sıra İslam’ı da bilmez duruma geldi. Balkanlardan Orta Asya’ya, Anadolu’dan Mısır ve Akdeniz’deki adalara kadar Abdal Musa Dergâhı’ndan yetişen Bektaşi dervişleri irşat için dağıldı. Kapatma kararından sonra ise Alevilerin ikinci büyük tekkesinin içindeki her şey yağma edildi.

Abdal Musa’nın türbesinin bulunduğu köy, 1990’lı yılların başında çekim merkezi haline geldi. Türkiye’nin farklı yörelerinden Aleviler türbeyi ziyaretgâh haline getirdi. 300 hane, bin 200 nüfusa sahip Tekke köyünde düzenlenen haziran ayı içindeki anma törenlerine her yıl 100 bin kişi katılıyor. Cumartesi ve pazar günleri 2 bin kişi, yılda toplam 250 bin kişi köyü ziyarete geliyor. İlgi karşısında harabe halindeki türbe yenilendi.

181 yıl önce kapatılan külliyenin kapılarının açılması için iki yıl önce Abdal Musa Vakfı kuruldu. Bu tarihî kararı alan vakıf, külliyenin inşası için önceki yıl harekete geçti. Arsalar, araziler satın alındı, mimari projeler hazırlandı. Ancak esas olan ‘himaye’ konusundaki gelişme AK Parti’den İstanbul Milletvekili seçilen Alevi kökenli Reha Çamuroğlu’nun devreye girmesiyle ortaya çıktı. Vakıf yetkileri ve Çamuroğlu’nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü önceki hafta ziyaretinden sonra Alevi Enstitüsü resmen kamuoyuna duyurulmuş oldu.

“ÖNYARGILAR BİTMELİ ARTIK”

“Bizim dinimiz İslam’dır. İslam’ın farklı yorumlarının eğitimi ve öğrenilmesi konusunda birbirimizden öğreneceğimiz, birbirimize katkıda bulunacağımız çok alan var.” diyen Alevi Tarihçi Reha Çamuroğlu İslam’ın farklı yollarının arasındaki duvarların kaldırılması çağrısında bulunuyor. Çamuroğlu, Alevi Enstitüsü’nden yetişen dedelerin her iki kesimi de aydınlatacağını düşünüyor: “Türkiye’de iki cemaat arasındaki önyargıları hızla gidermek zorundayız. Bütün eğitim kurumları buna hizmet etmeli.” Bu çerçevede, ilahiyattaki öğrenim ve eğitim alanına Alevilerin de dâhil edilmesini istiyor Çamuroğlu.

SELÇUKLU-OSMANLI MİMARİSİYLE YAPILACAK

İstanbul’da 1900’lerin başında çıkan Muhibban Dergisi’nde Melami, Nakşi, Halidi, Sümbüli, Bektaşi gibi birçok tarikatın bir arada olduğuna, hatta ortak eğitim aldığına işaret eden Çamuroğlu, duvarların böyle yıkılacağına inanıyor. Mesela ilahiyat bünyesinde Bektaşi tasavvufuna özel ilgi gösterilmesinin faydalı olacağını düşünüyor.

Eğitim kurumunun yanı sıra 800 kişiyi doyuracak şekilde Hz. Fatma Aşevi de külliye bünyesinde inşa edilecek. Osmanlı döneminde 5 bin büyükbaş hayvan, binlerce koyunla, binlerce dönüm arazinin üzerinde Abdal Musa Dergâhı adına üretim yapılıyordu. Bölgede yaşayan nüfusun iaşesi buradan karşılanıyordu. “Hiç ocağı sönmezmiş.” diyen Ertuğrul Aslan, aç gelenin tok gitmesi için aşevini yaptıklarını anlatıyor. İki katlı enstitü binası ve tek katlı aşevi Selçuklu ve erken dönem Osmanlı mimarisine uygun yapılacak. Külliyedeki Alevi Enstitüsü’nün projesini Ecvet Üçer, Hz. Fatma Ana Aşevi’ni ise Ufuk Kemah çizdi.

Külliye 65 dönümlük arazi üzerine inşa edilecek. Bu alanın büyük kısmı vakıf tarafından satın alındı, sadece 10-15 dönümlük bir alan kaldı. Bu alanların kamulaştırılması ve binaların bitirilmesi için 2 milyon YTL civarında bir rakam gerekiyor. Abdal Musa Vakfı yöneticileri bu enstitüyü, Cumhurbaşkanı’nın kendi himayesine almasını talep etti. Abdullah Gül de bunu kabul ederek maddi ve manevi destek vereceğini söyledi. Haziran ayında kurdelenin Abdullah Gül tarafından kesilmesi planlanıyor. Ertuğrul Aslan, eski Başbakan Bülent Ecevit’in Alevi ve Sünniler arasındaki kırılma noktasını bildiğine işaret edip “Gelin Yavuz ile Şah İsmail’i birleştirelim.” çağrısının Cumhurbaşkanı Gül tarafından da Alevileri kucaklayıcı şekilde verilmesini beklediğini ifade ediyor.

ALEVİLER ÜZÜLMEMELİ, SEVİNMELİ

Alevilere dönük bu ilginin önümüzdeki dönem artarak devam etmesinin pek çok sorunun çözümüne katkıda bulunacağını söyleyen Reha Çamuroğlu, Cumhurbaşkanı’nın sıcak yaklaşımından Alevilerin üzüntü değil sevinç duyması gerektiğini belirtiyor. Önümüzdeki günlerde Alevi toplumunun sık sık dile getirdiği sorunlara ilişkin çözümlerin doğrudan Başbakanlık tarafından hayata geçirilmesi bekleniyor. Ertuğrul Aslan ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tutumunun tarafsızlığına işaret ettiğini, bu yardımın AB nezdinde Türkiye’yi rahatlatacağını anlatıyor: “Cumhurbaşkanımızın Alevi toplumuna sıcak baktığını, onları kucakladığını, tarafsız olduğunu gösteriyor.”

“Cumhurun başı, bizim başımızın tacıdır.” diyen Abdal Musa Vakfı Başkanı Ali Tören ise insanları ayrıştırmanın anlamı olmadığını söylüyor: “Aleviliği belli bir kesimin içinde tutmak isteyenler var. Sanki onlardan başka Alevi yokmuş gibi. Abdal Musa herkesin Abdal Musa’sı olmalı. Burada sağcı solcu yok, burası inanç merkezi. Bütün Alevileri davet ediyorum. Şimdi birlik beraberlik vakti.”

ALEVİ ARAŞTIRMALARININ MERKEZİ OLACAK

Enstitü tamamlandığında vakıf, eğitim gören tüm dede ve baba adaylarının masraflarını karşılayacak. 200 öğrencinin iaşesinin yanı sıra Alevi-İslam inancıyla ilgili üniversitelerde araştırma, yüksek lisans yapanları da destekleyecek. Burada inanç ayrımı gözetilmeyecek. Cemevlerinin inanç önderlerini yetiştirecek enstitüden aynı zamanda Aleviliği tanımak, öğrenmek isteyenlerin de yararlanması sağlanacak.

Türkiye’de dede yetiştiren bir kurum bulunmuyor. Alevi dedeleri daha çok babadan öğrendikleriyle görevini ifa ediyor. Gazi Üniversitesi bünyesinde bulunan Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi, sadece bilimsel çalışmalar yapıyor, Aleviliğin pratiğine dönük faaliyet yürütmüyor. Farklı Alevi kesimleri, dedelerin yetişmesi için enstitü kurmayı planladı; ama bu henüz gerçekleşmedi. Alevi toplumu açısından tarihî öneme sahip bu enstitünün kapılarının yeniden açılması için Gül’ün randevusuyla başlayan süreç Türkiye’de Aleviliğin daha iyi anlaşılmasının ve öğrenilmesinin de temellerini atacak.

GİRİT VE RODOS’TAKİ MÜLKLER İÇİN DAVA AÇILACAK

Abdal Musa, 14. yüzyılda Anadolu’da yaşamış bir Bektaşi dervişi. Halifesi olduğu Hacı Bektaş-ı Veli tarafından Noel Baba ideolojisine ve Hıristiyanlığın tüm bölgeyi kavramasına karşı Akdeniz bölgesi, Girit ve Rodos adasında irşad vazifesiyle görevlendirildi. Türk ve İslam mutasavvıfı Abdal Musa’nın dergâhı Antalya’nın Tekke köyünde 14. yüzyılda inşa edildi. Bu tekkenin kütüphanesindeki birçok elyazması eser dünyanın çeşitli ülkelerine kaçırıldı. Kimi eserlere Kanada kütüphanelerinde ulaşıldı, geri getirmek için çalışılıyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Finike Ovası’nda Abdal Musa Vakfiyesi adına tapulanmış ve kiraya verilmiş yaklaşık bin dönümlük arazisi bulunuyor. Anadolu’nun yanı sıra Girit ve Rodos adalarında da irşat faaliyetlerinde bulunan Abdal Musa’nın dervişlerine ait mülklerin bu adalarda olduğu, vakfın kurulmasından sonra tespit edildi. Girit ve Rodos’ta yüzlerce dönüm arazinin yanı sıra birçok mülk de bulunuyor. Rum ve Yunanların bugün Türkiye’den AB müktesebatı çerçevesinde geçmişteki gayrimenkullerini istemesi gibi Abdal Musa Vakfı da bu varlıkların tazminiyle ilgili konuyu uluslararası mahkemeye taşımaya hazırlanıyor. Şu anda hukukçuların araştırması sürüyor. Ertuğrul Aslan, yüzlerce milyon doları bulabilecek bu mülklerle ilgili “Bektaşi babalarının adalardaki mallarını geri alma sürecini başlatacağız.” diyor.

CEM VAKFI’NA RANDEVU TEPKİSİ

Reha Çamuroğlu ve Abdal Musa Vakfı yöneticileri, ‘siyaset üstü’ kabul ettikleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den, Bektaşi dergâhının inşasında, himaye için randevu talebinde bulundu. Çamuroğlu ve Abdal Musa Vakfı adına alınan görüşmenin ardından basına, bu görüşmenin Cem Vakfı adına alındığı yansıdı. Başkan İzzettin Doğan, “Adımızı kullandılar” iddiasında bulundu. Çamuroğlu ise randevu talep ederken Cem Vakfı adının geçmediğini söylüyor. AK Parti Milletvekili Çamuroğlu, hayır işi yapmak isteyen heyetin Köşk’e gizlice girmediğini, bu haberlerin de Cumhurbaşkanı’nı rencide ettiğini ifade ediyor: “Cumhurbaşkanlığı makamı gizlice girilebilecek bir makam değildir. Aleviler Cumhurbaşkanı’nı aldatmaya tevessül edecek değildir.” İzzettin Doğan’ın tekelci bir yaklaşım içinde olduğunu iddia eden Reha Çamuroğlu’na göre Cem Vakfı Başkanı Alevilikle ilgili meselelerde kendini ön plana atmak için her fırsatı değerlendiriyor, fakat bu role ilişkin hiçbir faaliyette bulunmuyor.

İbrahim Doğan

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy70554 = 'i.dogan' + '@';

addy70554 = addy70554 + 'aksiyon' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text70554 = 'i.dogan' + '@' + 'aksiyon' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

70554 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


Sayı: 673 - 29.10.2007

Basında Aleviler Haberleri

Can Dündar: Aleviler tarih yazıyor!
Hilal Nesin’e sistematik saldırı
Alevi Kadınların ilk ve tek dergisi PELGÜZAR