ALEVİ-DER : 30. Yılında Maraş Katliamı Unutulmayacak, Unutturulmayacak

İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği Basın Açıklaması : 30. YILINDA MARAŞ KATLİAMI UNUTULMAYACAK, UNUTTURULMAYACAK1978 yılı Aralık...

İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği Basın Açıklaması :

30. YILINDA MARAŞ KATLİAMI UNUTULMAYACAK, UNUTTURULMAYACAK

1978 yılı Aralık ayının son haftasında Maraş’ta bir sinema filmini bahane edilerek saldırıya geçenlerin başlattığı olaylar birkaç gün sürmüş ve bu süre içinde başta Yörükselim olmak üzere Alevi Mahallelerinde birçok kişi acımasızca ve vahşice katledildiler.

Yüzlerce insanımızın öldürülmesiyle sonuçlanan Maraş katliamı, yakın tarihimizin en pervasız, en büyük katliamıdır. Aynı zamanda bir büyük gafletin adıdır. Tıpkı öncesinde ve sonrasında yaşanan katliamlar gibi, tıpkı Sivas 1993 gibi, tıpkı Gazi 1995 gibi bir film gibi seyredilen, tıpkı Marquez’in romanlarındaki gibi göz göre göre sonu belli ama müdahale edilemeyen acı bir kader gibi...

Her tarihsel olay; döneminin sosyal, siyasal ve ekonomik koşullarını da arka planında gösteren bir fotoğraf, bir aynadır. Maraş 1978’de öyledir.

Aslında sahnelenen oyunun aktörleri bellidir. Kurbanlar fark etmiyor, çünkü amaç ülkede bir iç savaş stratejisine göre şekillenmektedir. Bunun sonucunda da sivil ya da askeri bir faşist darbe ile faşizmin iktidarı hedeflenmekteydi. Başarıldı da.

17 Nisan 1978’de Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’na gönderilen bombalı paketle kıvılcımlanan Malatya olaylarında kurban sağ görüşlü bir kişidir ama olay solcuların üzerine atılmıştır. Oysa solcuların gönderdiği iddia edilen bombalı paketin, MHP’li Ali Yurtaslan’ın itirafları sonucu, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Muharrem Şemşek gözetiminde Fen Fakültesi Atom Araştırma Merkezinde imal edildiği ortaya çıkacaktı. Tıpkı Çorum, Maraş ve başka yerlerde solcuların camilere bomba attığı yalanı gibi bir yalandı bu. Faşist hareket amacına ulaşmak için kendi yandaşlarını kurban vermekten, yalan ve demagojiye başvurmaktan çekinmiyordu.

68’li yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yükselen sol dalganın önüne set çekmek, faşist harekete kitle tabanı yaratmak için özellikle 70’li yıllarda bu oyunlara çokça başvuruldu. Yükselen sol dalganın iktidara getirdiği sosyal demokrat bir hükümet döneminde faşist cinayet ve katliamların artması tesadüf değildir. Amaç toplumda korku ve kaos yaratarak bu toz duman içinden iktidara gelerek solun yükselişini engellemektir.

12 Eylül 1980 öncesi önce aydınlara, sonra tüm emekçi halka yönelik cinayet ve katliamların amacı budur ve bu katliamların görünen baş aktörü MHP’dir. Arka planında ise CİA ve Kontrgerilla vardır. Solu etkisizleştirmeye yönelik olarak başlatılan bu saldırılar, Alevilerin yoğun olduğu bölgelerde Alevi katliamına dönüştürülerek katliamlar bir sağ-sol çatışması, Alevi-Sünni çatışması gibi gösterilerek planlı faşist saldırıların ve stratejinin gizlenmesi hedeflenmiştir.

Okullarda, işyerlerinde, mahallelerde başlayan faşist saldırılar; öğrenim özgürlüğüne, can güvenliğine, yaşama hakkına yöneliktir. Bu saldırılar da binlerce insan katledilirken faşistler o dönem amacına ulaşamamış, tam tersine saldırıya uğrayan halkın daha da kenetlenmesine ve bu faşist saldırılar karşısına kendini savunmak için örgütlenmesine yol açmıştır. Saldırılar geri tepmiş ve ülkenin büyük bir kısmı faşist saldırganlardan temizlenmiştir.

Ancak bu toz duman ortamında sivil faşistlerin yerini alan 12 Eylül generalleri toplumdaki barış ve sükûnet özlemlerini bahane ederek darbeyle yönetime gelmiştir. Darbeden ilk Amerika’nın haberinin olması tesadüf değildir.

12 Eylül faşist darbesi halkın özlemi olan can güvenliği ve barış ortamını sözde sağlamak adına Faşist katliamların sorumlularının üzerine gitmek yerine solcuların, Alevilerin üzerine gitmiş, kitlesel gözaltılar, öldürme ve işkence gibi zulüm metotlarıyla adeta halkı imha etmiş, hiçbir hukuku da tanımamıştır. 60 anayasasını değiştirerek suç işleyen 12 Eylül yönetiminin gözaltına aldığı, işkence yaptığı, katlettiği ve mahkum ettiği yüz binlerce insanı anayasayı yıkmakla suçlaması tarihin trajikomik bir cilvesidir.

12 Eylül yönetimi döneminde, cuntanın başı olan Kenan Evren’in konuşmalarını Kuran’dan alıntılarla süslemesi, İmam-Hatip okullarının sayısının artması, imamların maaşlarının Suudi Arabistan’dan gelmesi, İslami sermayenin güçlenip palazlanması sağlanmış; bu dönemde siyasal İslam kitle tabanını genişletmiş ve güçlendirmiştir. 12 Eylül rejiminin devamı olan Özal iktidarları dönemi de siyasal İslamı güçlendirmeye yönelik politikalarını sürdürmüştür. Bütün bunların 2 Temmuz 1993’te ki Sivas katliamına yol açan gelişmelerin sorumlusu olduğu söylenebilir. Devlet son yıllarda laikliği tehdit eden siyasal İslamı engellemek için uğraşıyor. Ama hiçbir yetkili cesaretle bu durumun geçmişten bu yana uygulanan solu etkisizleştirme ve siyasal İslamı güçlendirme politikalarının bir sonucu olduğunu itiraf edemiyor. Ve hala bu ülkede devlet, Anadolu Alevilerini Türk- İslam potası, içinde eritmeye çalışıyor.

Hz. Ali’nin dediği gibi Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. Aleviler de bu ülkede kimliklerini korumak zorundadır. Başka bir mezhep içinde eritilme çabalarına karşı durmalıdır. Katliamların sorumlusu olan MHP gibi partilerin hiçbir şey olmamış gibi Alevilere şirin görünme çabalarına aldananlar gaflet içindedir ve Aleviler üzerinde yeni oyunlara ve katliamlara davetiye çıkarmaktadırlar. Sizlere şirin gözükenler, ellerindeki kanı temizlememiştir ve böyle bir niyetleri de yoktur. Onlar hala Çiller gibi politikacılar için ‘şerefli vatanseverlerdir’. Alevilerin çıkarı eli kana bulaşmamış, barışı ve tam demokrasiyi savunan güçlerin çıkarı ile ortaktır. Yeni Maraş’ları yaşamamanın yolu onları unutmamaktan geçer.

Maraş Katliamı yeniden ele alınmalıdır. Dava yeniden görülmelidir. 

Burhan Akgün
İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği Başkanı

KAYNAK : Alevihaber.com - 17.12.2008

Güncel Haberleri

Kendi kaleminden: Rabia Mine kimdir?
‘Bizim Yunus’ genelgesine tepki
Önlü: Dersim’in doğası talan edilirken itiraz edilmesin istiyorlar!
Diyanet: 'Kadın-erkek el ele olmasın'
Seyahat yasağı mağdurları isyan ediyor