'Devletlu Sünnilik'ten sonra 'Devletlu Alevilik'

'Devletlu Sünnilik'ten sonra 'Devletlu Alevilik'   ANKARA (11.01.2008)- Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi...

'Devletlu Sünnilik'ten sonra 'Devletlu Alevilik' 
 
ANKARA (11.01.2008)- Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doc. Dr. Ayhan Yalçınkaya, Hızır Paşa sofrasını gazetemize değerlendirdi. Yalçınkaya, röportajında, “Devlet, Sünniliğe on yıllardır çektiği operasyonu şimdi Aleviliğe de çekiyor” dedi.

Devlet, Sünniliğe çektiği operasyonu şimdi Aleviliğe de çekiyor

Başbakan Tayyip Erdoğan, bugün Alevilerle “iftar” sofrası kuruyor… Bu çıkışı nasıl yorumlamak gerekiyor? Aleviliği Diyanet İşleri’nin bünyesine sokmak, Başbakanlık bünyesinde kurulması planlanan genel müdürlükle devletleştirmek, Alevi dedelerini maaşa bağlamak, Alevi Enstitüleri açmak, demokratik Alevi hareketinin taleplerini karşılar mı? Bu planın Kürt sorunu ile bağlantısı nedir? Alevilik, bütün Batıni özü boşaltılarak, bir İslam yorumuna indirgenebilir mi? Alevilik bir kimlik mi? Demokratik Alevi hareketinde sınıfsal, ulusal ya da demokratik bir ayrışmadan söz edilebilir mi? ‘Devletlû Alevilik’ tezgahı nasıl bozulabilir?

Bu soruları ve dahasını, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ayhan Yalçınkaya'ya sorduk. SBF Siyasal Teoriler Bilim Dalı'nda Siyasal Düşünce Tarihi dersi veren Yalçınkaya, “Devlet, kendi ihtiyacına uygun olarak Sünniliği şekillendirdiği gibi, şimdi AKP eliyle Aleviliği de kendi şekillendirmeye çalışıyor. Devlet, Sünniliğe on yıllardır çektiği operasyonu şimdi Aleviliğe de çekiyor” dedi. Yalçınkaya, “Devlet işin içine girerse ortaya çıkan şey, “Devletlû Alevilik” olacaktır. Pakette sunulan vaatlere entegre olan Alevi hareketi, öncelikle demokratik vasfını kaybedecektir” uyarısında bulundu.

Alevilerin istediği şey, bütün din ve inançların özgürlüğü...

“Kemalizm, Sünni baskıyı gerilettiği için, -kaldırma değil- Alevilerle Kemalizm arasında bir yakınlık oluştu. Aleviler hep bu ikircikliği yaşadılar” diyen A.Ü. SBF öğretim üyesi Doç. Dr. Ayhan Yalçınkaya'nın bazı vurguları şöyle:

“Alevilerin devlete ihtiyacı yok. Devlet işin içine girerse ortaya çıkan şey, “Devletlû Alevilik” olacaktır. Pakette sunulan vaatlere entegre olan Aleviler, öncelikle demokratik vasfını kaybedecektir. Alevilerin istediği şey, bütün din ve inançların özgürlüğü... Özgürlük ise, öncelikle devletle mesafeli olmayı ifade eder. AKP’nin şu an Alevilere sunduğu “özgürlük”, “demokrasi” kapı kulluğu demokrasisinden başka bir şey değildir.

Osmanlı geleneğinden T.C'ye aktarılan çok temelli bir şey var: Dini sürekli olarak devletin demir yumruğu altında tutmak. Ve bu anlamda Cumhuriyetle birlikte özellikle Sünnilik, devletin en temel yapı taşlarından, harçlarından birisi.

Devlet, kendi ihtiyacına uygun olarak Sünniliği şekillendirdiği gibi, şimdi AKP eliyle Aleviliği de kendi şekillendirmeye çalışıyor. Devlet, Sünniliğe on yıllardır çektiği operasyonu şimdi Aleviliğe de çekiyor.

Devletin yürüttüğü temel bir propaganda vardı; Türkiye Cumhuriyeti laiktir. Oysa Alevi hareketinin canlanmasıyla birlikte görüldü ki, T.C. hiç de laik değil. Dolayısıyla Alevi hareketinin bir anlamıyla hizaya getirilmesi kaçınılmaz oldu.

Paketin bir diğer bir boyutu daha var: Alevilerin pek üzerinde durmamaya çalıştığı ve hep ihmal ettiği Kürt hareketi sorunu. Oysa devlet şimdi aynı operasyonu Alevilere de çekiyor. Devletin siyaset yapma tarzı budur. Devletlû tarzıdır bu.”

Röportajın tamamını 12 Ocak tarihli 191. sayımızda okuyabilirsiniz.

ATILIM - 11 Ocak 2008

Basında Aleviler Haberleri

Can Dündar: Aleviler tarih yazıyor!
Hilal Nesin’e sistematik saldırı
Alevi Kadınların ilk ve tek dergisi PELGÜZAR