Eğitimde son darbe hazırlıkları

Eğitimde son darbe hazırlıkları MİLLİ Eğitim Bakanlığınca düzenlenen 18. Milli Eğitim Şurası bugün toplanıyor. ‘Eğitimde 2023 vizyonu’...

Eğitimde son darbe hazırlıkları

MİLLİ Eğitim Bakanlığınca düzenlenen 18. Milli Eğitim Şurası bugün toplanıyor. ‘Eğitimde 2023 vizyonu’ başlığıyla toplanacak. Şurada özellikle AKP Hükümeti döneminde hızlandırılan uygulamalarla 12 Eylül düzeninin son tuğlalarının da örülmesi tamamlanacak.

Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen 18. Milli Eğitim Şurası bugün toplanıyor. Şurada eğitim alanına ilişkin özellikle AKP Hükümeti döneminde hızlandırılan uygulamalarla 12 Eylül düzeninin son tuğlaların da örülmesi tamamlanmak üzere.

Kamuoyunun bilgi ve ilgisinden uzak bir biçimde hazırlıkları tamamlanan şura ‘Eğitimde 2023 vizyonu’ başlığıyla toplanacak.

Eğitimin paralı hale getirilmesi, fırsat eşitsizliği, sınavların meşruluğunun tartışılır hale gelmesi, milyonlarca gencin geleceğinin hâlâ birkaç saatlik sınavlarla belirlenmesi, eğitimde şiddetin yaygınlaşması, eğitimde kalitenin düşmesi, öğretmenlerin düşük ücretle çalışmasına ücretli, sözleşmeli ya da vekil öğretmen uygulamalarının eklenmesi, imamlara öğretmenlik yaptırılması, öğretmen adaylarının formasyon ve atama sorunları, müfredatın gerici niteliği, anadilde eğitim sorunu, zorunlu din eğitimi...

Bunlar eğitim alanında yaşanan sorunlardan ilk akla gelenler.

YENİ BİR GERİCİ DALGA

Ancak illerde yapılan hazırlıklara bakıldığında şuranın bu sorunları çözmek üzere değil daha da derinleştirmek üzere toplandığı söylenebilir. Başka bir deyişle, Milli Eğitim’den gerici, şoven, cins ayrımcı ve deprem yaratacak nitelikte yeni bir dalga geliyor.

Milli Eğitim Şurası’na sunulmak üzere, İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından gönderilen Talim Terbiye Kurulu’nda toplanan raporlarda yalnız öğretmenleri, öğrencileri değil, Türkiye’de yaşayan bütün halkları, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını, emek örgütlerini yakından ilgilendiren öneriler bulunuyor.

Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube başkanı Nebat Bukrek, 29 Ekim cuma günü gazetemizin ‘Görüş’ sayfasında yer alan yazısında, şura gündeminde taş atan çocuklar eğitimlerine yatılı okullarda devam etmesi, zorunlu din eğitiminin tartışılmasına izin verilmemesi, tarih dersinde mehter marşı çalınması, karma eğitime alternatif kız okullarının önerilmesi gibi konuların gündeme geleceği uyarısında bulunmuştu.

Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen 18. Milli Eğitim Şurası içinde bu konuların da olduğu başlıklarla bugün toplanıyor. Kızılcahamam’da düzenlenecek şurada öğretmenin yetiştirilmesi, eğitim ortamları, ilköğretim ve ortaöğretimin güçlendirilmesi gibi konular ele alınacak.

Eğitim çevrelerinden 800’e yakın kişinin gelmesinin beklendiği şura ile ilgili çalışmalar, 5-9 Temmuz 2010 tarihleri arasında Ankara Başkent Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen ön komisyon çalışmalarıyla başladı. İllerde ve eğitim bölgelerinde yürütülen çalışmalara üst düzey mülki amirler, il milli eğitim müdürleri, belediye başkanları, okul yöneticileri öğretmenler, eğitimle ilgili sendikalar katıldı.

Eğitimde 2023 Vizyonu” başlıklı şuranın gündemi: “Öğretmen yetiştirilmesi, istihdamı ve mesleki gelişimi, eğitim ortamları, kurum kültürü ve okul liderliği, ilköğretim ve ortaöğretimin güçlendirilmesi, ortaöğretime erişimin sağlanması, spor, sanat, beceri ve değerler eğitimi ile psikolojik danışma, rehberlik ve yönlendirme” olarak açıklandı.

Şura gündemindeki konular oluşturulacak beş ayrı komisyon tarafından tartışılacak. Komisyonlarca hazırlanan raporlar genel kurula sunulacak ve karara bağlanacak. MEB’in en üst danışma kurulu niteliğindeki şuraya, eğitimle ilgili tüm kurumların yanı sıra, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından da temsilciler katılıyor. Şurada alınan kararlar tavsiye niteliği taşıyor. Şura 5 Kasım’da sona erecek.

EVRENSEL - (HABER MERKEZİ) - 1 Kasım 2010

Milli Eğitim’de neler oluyor? Bizdeki suskunluk neden?

Kamuoyu türban tartışmasına kilitlendi.

Kamuoyu türban tartışmasına kilitlendi. Üniversitede türban, kamuda türban derken sonunda türban ilköğretime de girdi. Türban sadece kafayı kapatmıyor. Yoksulluğu, işsizliği, tüketim maddelerine yapılan zamları (domates 8 TL oldu), Kürt halkının demokratik taleplerini, füze savunma kalkanı belasını, kısaca AKP iktidarının işçilere, emekçilere ezilen halklara yönelik her türden saldırılarının da üstünü kapatıyor. Biz türbanı tartışmaya devam ederken, atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere. Milli Eğitim’den gerici, şoven, cins ayrımcı ve deprem yaratacak nitelikte yeni bir dalga geliyor.

Milli Eğitim Şurası 1-5 Kasım tarihleri arasında ‘Öğretmenin yetiştirilmesi, istihdamı ve mesleki gelişimi’, ‘Eğitim Ortamları, Kurum Kültürü ve Okul Liderliği’, ‘Orta öğretim ve ilköğretimin güçlendirilmesi, Orta eğitime erişimin sağlanması’, ‘Spor, sanat, beceri ve değerler eğitimi’ ve ‘Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Yönlendirme’ olmak üzere beş başlık altında toplanacak. 4 yılda bir kez toplanan şurada iki konunun öne çıkması bekleniyor. Bunlar ‘karma eğitime alternatif okullar getirilsin’ isteği ile ‘Yetersiz öğretmene eğitimden el çektirilsin’ önerileridir.

Milli Eğitim Şurası’na sunulmak üzere, İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından gönderilen Talim Terbiye Kurulu’nda toplanan raporlarda yalnız öğretmenleri, öğrencileri değil, Türkiye’de yaşayan bütün halkları, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını, emek örgütlerini yakından ilgilendiren öneriler bulunuyor. Bunlar tartışmayla yetinilmeyip, müdahil olunması gereken öneriler. “Taş atan çocuklar eğitimlerine yatılı okullarda devam etsin “, “zorunlu din eğitiminin tartışılmasına izin verilmesin”, “tarih dersinde mehter marşı çalınsın” önerileri gibi. Kuşkusuz bu başlıkların her biri üzerinde ayrı ayrı durulabilir. Ancak biz bu yazının dar sınırları içinde birçok Milli Eğitim Müdürlüğü önerisi olarak gönderilen karma eğitime alternatif kız okulları önerisini ele alacağız.

Kız çocuklarının ayrı okullarda okuması önerisi ilk kez Milli Eğitim Şurası’nın Ege Bölge Çalıştay’ına sunulan İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü raporunda yer aldı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da kız ve erkek çocuklarının ayrı okullarda okuma önerisine prensipte ‘evet’ dedikten sonra sorunun boyutu değişti. Nimet Çubukçu’nun bu öneriyi desteklemesinin ardından kısa bir süre içinde Erzurum’dan Edirne’ye kadar birçok Milli Eğitim Müdürlüğü de okulların ayrılması önerisine katılarak şurada da savunmaya hazırlanıyorlar.

Bugün ülkemizdeki kız çocuklarının önemli bir bölümü ilköğretimi tamamlayamamaktadır. Kuşkusuz bu durumun toplumsal, siyasal, ekonomik nedenleri vardır. Eğitimde fırsat eşitliğinin olmaması, yoksulluk, zorunlu göç ve ataerkil-feodal kültürün etkisiyle her geçen yıl artan sayıda kız çocuğu eğitim-öğretimin dışına itilmektedir. Kız çocuklarında okulu terk birinci sınıfa kadar inmektedir. Gelinen noktada bu konuda yapılan istatistikler göstermektedir ki, çeşitli girişim ve kampanyalara rağmen kız çocuklarının eğitime erişmeleri ile ilgili önemli yol alınamamıştır.

Oysa çözüm kız çocuklarına sağlanan eğitim imkânlarının genişletilmesi, kız çocuklarının okula yönelimlerinin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Özetlersek erkeklerin ve kızların eşit fırsatlara sahip olmalarıdır. Bunun yıllardır sağlanamamasının nedenini de toplumsal cinsiyet ayrımcılığından ideolojik olarak nemalanan siyasi iktidarların yönetiminde aramak gerekir. Karma okula alternatif kız okulları önerisini savunanların kafalarında din devletine doğru pilot bölgeler oluşturma fikri var. 1965 yılında çıkarılan 222 sayılı yasanın (İlköğretim ve Eğitim Yasası) gereği neden yerine getirilmedi? 222 sayılı yasa, ilköğretime erişimin takibinde mülki idari amirleri sorumlu kılıyor. Görünen o ki (sorun devam ettiğine göre) yıllarca Başta Milli Eğitim Bakanından, illerde valiye, ilçelerde kaymakama, il-ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine, şube müdürlerine, hatta okul müdürüne kadar herkes görevini ihmal etmiştir. Şimdi fatura kız çocuklarına çıkarılmaya çalışılıyor. Kız okulları oluşturulmaya çalışılarak eğitimin var olan sorunlarına bir yenisi daha eklenmek isteniyor. Çünkü kız okulları kızların daha fazla okullu olmasına katkı sunmayacaktır. Eğitimde var olan fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirecektir. Kızlara biçilen cinsiyetçi rol bu durumda daha da pekiştirilecektir. Kızlar eşit yurttaşlar olarak istihdama değil; iyi bir anne, iyi bir eş sıfatlarıyla dört duvar arasına yönlendirilecektir. Cemaat kültüründeki yüzlerce yıllık haremlik-selamlık anlayışı yeniden tüm topluma kamusal olanak ve yetkiler kullanılarak yayılmaya çalışılacaktır. Kızlar çocukluktan itibaren cinsel obje olarak görülecek, kız çocuklarına yönelik tacizler artacaktır. Siyasi iktidarın kadına bakışı ve konumlandırması ayrı okullar aracılığı ile yaygınlaştırılacaktır.

Peki, kız çocuklarının eğitim öğretiminin engellenmemesi, kız çocuklarının erkek çocuklarla eşit şekilde eğitim olanaklarından yararlanabilmeler için ne yapılmalı? Sorun yaşanan bütün ülkelerde olduğu gibi bizde de çocukları eğitimden alıkoyan en büyük engellerden biri yoksulluktur. Eğitim gerçek anlamda parasız hale getirilmeli, herhangi bir gerekçeyle öğrencilerden para toplanmamalı, eleyici sınav sistemine son verilmeli, her çocuğun eğitim olanaklarından eşit şekilde yararlanmasının olanakları sağlanmalıdır. Çalışmak zorunda olduğu için okulu terk eden çocuk sayısı oldukça fazladır. Yeniden çocuk işçiliğini önleme çalışmaları başlatılmalı. Denetim ve takibinde mülki idarelerin keyfi davranması engellenmelidir. Çocukları eğitimden alıkoyan diğer bir neden tarım işçiliğidir. Toprağından yeterli gelir elde edemeyen az topraklı ya da topraksız köylü yaşamlarını sürdürebilmek için çalışmak amacıyla daha fazla tarımsal iş olanağı bulunan yerlere mevsimlik göç ederler. Mevsimlik geçici tarım işçisi aileler giderken çocuklarını da yanlarında götürürler. Okullarını bırakmak zorunda kalan bu çocuklar tarım işçisi olarak çalışmak durumunda kalırlar. Kürt sorununda demokratik çözüm, topraksız köylülere toprak dağıtımı bölgede sorunu büyük oranda çözecektir.

İlköğretimde eğitim-öğretim dışında kalan çocukları ilköğretime kazandırmak için yetiştirici sınıflar eğitim programı (YSEP) yaygın ve planlı uygulandığında, eğitim dışında kalan 10-14 yaşları arasındaki çocuklara büyük yararı olacaktır. İşsiz üniversite mezunlarının çokluğu, okullara olan güvensizlik de kız çocuklarının eğitimlerini tamamlayamamalarında önemli bir etkendir. Genelde bütün ebeveynler özelde risk grubundaki aileler çocuklarını okula gönderirken eğitimlerinin sonunda bir meslekleri-işleri olsun isterler. Oysa bugün milyonlarca üniversite mezunu işsiz var. Anaokulundan üniversiteye kadar eğitim yeniden yapılandırılmalı, zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmalı; mesleklere yönlendirme ve istihdam sorunun da çözülmesi okulları yeniden çekim merkezi haline getirecektir.

Dünyada, kız çocuklarının okullaşma sorununa bilimsel yaklaşan, çözüm üreten ülkeler de var. Bunların hiç birinde çözüm ayrı okullarda aranmamıştır. Bangladeş, Kolombiya, Mısır gibi ülkelerde çözüm öncelikle yoksulluğun azaltılması olarak ele alınmıştır. Yeni okul modeliyle, yerel halkın eğitim-öğretim sürecine katılımı, okullarda uygulanan öğretim programlarıyla kız çocuklarının okullu olmasında önemli yol alınmıştır. Oysa bizde sorunun çözümü için buna benzer politikalar uygulanabilecekken; sorundan siyasi-ideolojik rant sağlanmak istenmektedir. Sorun eğitimde gericileşmenin toplumsal anlamda yeniden üretimidir. Burada iki eşik vardır. Türban ve ayrı kız okulları. Sorunun muhatabı sadece kızlarını okula gönderemeyen ebeveynler değil, başta eğitim işkolunda ki sendikalar, kitle örgütleri, siyasi partiler, kısaca tüm halktır. İzlemekle yetinemeyiz. Çünkü susmak onaylamaktır! Dün bir Milli Eğitim Müdürü ortaya attı, bakan destekledi. Bugün Şura’da tartışılacak O zaman bu suskunluk neden? Öneri Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilir, yarın uygulanır, biz harekete geçeriz! Kaybeden yeni kuşaklar, bütün bir toplum olur. Bugün dur demesek yarın çok geç olabilir…

NEBAT BUREK - Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı

EVRENSEL - 29 Ekim 2010

Güncel Haberleri

Kendi kaleminden: Rabia Mine kimdir?
‘Bizim Yunus’ genelgesine tepki
Önlü: Dersim’in doğası talan edilirken itiraz edilmesin istiyorlar!
Diyanet: 'Kadın-erkek el ele olmasın'
Seyahat yasağı mağdurları isyan ediyor