Elinizi Suyumuzdan, Toprağımızdan, Kültürümüzden ve Geleceğimizden Çekin

Tarih, doğa ve kültürel miras kıyımına karşı Ankara sokakları hareketlendi;ELİNİZİ SUYUMUZDAN, TOPRAĞIMIZDAN, KÜLTÜRÜMÜZDEN...

Tarih, doğa ve kültürel miras kıyımına karşı Ankara sokakları hareketlendi;

ELİNİZİ SUYUMUZDAN, TOPRAĞIMIZDAN, KÜLTÜRÜMÜZDEN ve GELECEĞİMİZDEN ÇEKİN!

FOTO GALERİ

Ankara Tunceliler Derneği, Munzur Koruma Kurulu, Fındıklı Dereleri Koruma Platformu, Allioni Girişim Grubu, Hasankeyf Yaşatma Girişimi, Derelerin Kardeşliği Platformu ve Yusufeli Koruma Derneği’nce 6 Haziran Cumartesi günü Ankara’da gerçekleştirilen ÇEVRE MİTİNGİ, katılımın azlığına rağmen nitelikliydi. Kortejler rengarenk görüntülerle doluydu ve sloganlarla coşkuluydu. 

Akarsular üzerine yapılacak olan barajlar projesini protesto eden tarihi ve doğal güzellikleri ile isim yapmış Munzur, Yusufeli, Hasankeyf gibi yerlerin sular altında kalmasına karşı bir araya gelenler, seslerini duyurmaya çalıştılar birkaç saat boyunca.

“…NE ALLİONİ NE MUNZUR NE DE HASANKEYF
NE FIRTINA NE FINDIKLI NE DE ÇAĞLAYAN
GEÇMİŞİMİZİ GELECEĞE TAŞIMAYA KARARLIYIZ!
SU
BARIŞ
KÜLTÜR
ELLERİMİZ ELLERİMİZDE ARTIK…

Sancılı günler yaşıyoruz bugünlerde, derdimiz büyük. Onurumuzu ayaklar altına almaya çalışanlar var. Bizi kapıya kul yapmaktan öte, boynumuzdaki zincirleri dilimize, yüreğimize yerleştirmeye çalışanlar var. Büyük bir kandırmacanın ortasına düşmeden yalanı bozmak, gerçeği tüm nefesimizle haykırmak zorundayız. Dostlarımızı bu amaçla bizimle şarkılar söylemeye, renkleri çoğaltmaya ve mücadeleye çağırıyoruz” diyenler vardı bugün Ankara sokaklarında…

En önde temsili Ayı ile Kızılderili’nin elinde,

“SON AĞAÇ KESİLDİĞİNDE,
SON NEHİR ZEHİRLENDİĞİNDE,
SON BALIK TUTULDUĞUNDA,
ANCAK O ZAMAN PARANIN YENİLEMEYECEĞİNİ ANLAYACAKSINIZ…
CREE TRİBE”
imzalı bir döviz taşınıyordu kortejin en önünde.

Yürüyüş, 13:00’e doğru başladı. Yürüyüş korteji Sıhhiye köprüsünün üstünden, Hacettepe köprüsünün yanından, Yenişehir Pazaryerinin önünden Kolej Meydanına yürüyen kitle meydana girmeden arama noktasından geçti. Mitingin ilk konuşmasını ve aynı zamanda ortak metni okuyan Ankara Tunceliler Derneği Başkanı yaptı. Diğer Çevre Örgütleri temsilcilerinin de konuştuğu mitingde müzik grupları da kitleyi coşturacak parçalarla katkı sundu. KESK Şubeler Platformu, DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, TMMOB/İKK, ÇHD, PSAKD, SDP, ÖDP, EMEP, EHP, Yeşiller Partisi, ESP, Halkevleri DHF, Devrimci 78’liler Federasyonu, Kaldıraç ve Tüm İGD ile birlikte birçok çevre örgütünün desteklediği yürüyüş ve mitinge katılanların sayısı 800 civarındaydı. Yürüyüş ve miting sıcak, güneşli bir havada yaklaşık 3 saat sürdü. Yürüyüş ve mitinge ait karelere aşağıdaki link adresinden ulaşılabilir.

Mitingde okunan ortak metin :

Kuşlara, soyu tükenmemiş gelinciklere.

Kırmızıya, ağacın tomurcuğuna… dağın tepesinde boy vermiş ışgına…

Bütün nehirlere, adını unutturmayan herkese, bu meydanda ve aynı anda Dünya’nın neresinde olursa olsun dilini, kültürünü ortak değerlerini korumaya söz vermiş insana, yaşama ve geleceğe MERHABA!...

Rize’nin yeşil dereleri için coşkulu Munzur’dan yola çıkanlar HOŞGELDİNİZ, Allinoi’nin milattan öncesinden beri şifa dağıtan havuzlarının suyu kesilmesin diye, Hasankeyf’in endüstrisinin ve mega kentlerinin enerji açlığına kurban edilmemesi için, Karadeniz’in dağlarından, Munzur’un vadilerinden, Efes’in ovalarından ses vermek için bugün bu meydanda toplananlar HOŞGELDİNİZ.

Çok değerli meslek örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, demokratik toplum örgütleri, ülkenin devrimcileri, demokratları, HOŞGELDİNİZ.

Gelmekle mücadelemize güç verdiniz.

Yüz yıllardır sadece kendine yaşayanlarca dünyamız, ülkemiz kirletildi. Tüketim çılgınlığı evlerimizi sinsice elimizden aldı. Çıkar sahiplerince pazarlanan yer altı ve yerüstü zenginliklerimiz acımasızca yok edildi. Artık bütün dünya farkında, giderek dengesi bozulan doğamızın korunması için çok çabuk uykudan uyanmalı, birbirimize destek olmalıyız. Yaşamak istiyorsak yaşatmalıyız. Şimdi, doğunun ve batının, kuzeyin ve güneyin gerçek sahiplerinin, sudaki alabalığın, kayanın, bin yıllık meşe palamudunun, güneşin, tarladaki ekinin, emeğin hakkını korumak için çok uluslu şirketlere, hırslarına yenik düşmüş günlük yaşayanlara HAYIR demeliyiz. Çünkü GELECEK BİZİZ! BİZ KORKUSUZCA NEFES ALMAK, ÇOCUKLARIMIZA TEMİZ, GÜVENİLİR BİR ÇEVRE BIRAKMAK İSTİYORUZ. Suyumuzun, havamızın peşine düşenlerin bu topraklarda yeri yok!

Günümüzde bu suçu işleyen kişi ve kurumlarla karşı karşıyayız. Bugün onlara SESLENİYORUZ! Çevrenin doğal dengesini bozan, korumasını zorlaştıran ve tehlikeye sokup zarar veren girişimler suçtur. Tüm dünyanın huzurunda suç duyurusunda bulunuyoruz.

NEHİRLERİMİZE, TARİHİMİZE, KÜLTÜRÜMÜZE, ONURUMUZA SET ÇEKEREK YAŞAMIN AHLAKINI BOZMAYA KALKIŞANLAR!

ELİNİZİ SUYUMUZDAN, TOPRAĞIMIZDAN, KÜLTÜRÜMÜZDEN, GELECEĞİMİZDEN ÇEKİN!

Amacımız;

Ülkemiz yöneticilerinin sözüm ona kalkınma projeleri adı altında, uluslar arası çıkar çevrelerinin desteğini de yanına alarak Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde inşa etmek istediği baraj ve santrallerin yanlışlığını tüm halka ve çokuluslu şirketlere bir kez daha anlatmaktır.

İşte yok edilmek istenen aklımız, geçmişimiz, geleceğimiz, yaşam vadimiz, kültürümüz;

İşte Allianoi!
İşte Yusufeli, Hasankeyf!
İşte can damarlarımız Çoruh, İspir, Dicle, Munzur!
İşte yaşam nedenlerimiz Fırtına, Fındıklı, İkizdere, Papart, Askaroz, Senoz, Çağlayan, Aksu!

Biz yöre insanları yıllardır bu projelerin yok edici gücüne karşı direnerek birer varoluş mücadelesi veriyoruz. Çünkü; burada yok edilmek istenen doğamızdır, tarihimizdir, kültürümüzdür. Kaybetmemizi istedikleri aslında hak ve özgürlüklerimizdir, su ve toprak gibi vazgeçilmez yaşam alanlarımızdır ve çocuklarımızın geleceğidir.

O nedenle bizler, İNSAN – DOĞA – YAŞAM üçlüsünü temel alarak yollara düştük. Sesimizi tüm dünya duysun istedik ve bir kez daha haykırıyoruz; Bunlar kalkınma projeleri değil, tam tersine YOK EDİŞ projeleridir. Yörelerimizi insansızlaştırarak doğamızı, tarihimizi, kültürümüzü ve yaşam alanlarımızı sular altında gömecek olan bu katliam projelerinin HEMEN ŞİMDİ iptal edilmesini talep ediyoruz.

Bu projeler nedeniyle onbinlerce aile evlerinden koparılmak istenmekte ve zorunlu göçe mahkum edilmektedir. Göçe zorladıkları bu insanların perişanlıktan kurtulmazı da mümkün olmayacaktır.

“Su ihtiyaç değildir.” Su, insanın, tıpkı doğumla kazandığı doğal bir haktır!!!

Su Kültürdür… Su Barıştır… Su Geçmişimizdir… Su Geleceğimizdir…

Artık uyanın!
Artık dirilin!

Hasankeyfi, Yusufelini, Allianoi ve Munzuru kurtarmak için bütün varlığımızla elele verdik.

Karadeniz’de HES’lere feda edilen derelerimiz, baraj projeleriyle katliama maruz bırakılan tüm Çoruh havzası, Yortanlı ve Munzur’un çığlığıdır sesimizdeki…

Gelin yıkan ve yok eden değil, yaşatan ve çoğaltan olalım!

KAYNAK : Yılmaz Kızılırmak / Ankara - Alevihaber.com - 7 Haziran 2009

Güncel Haberleri

Kendi kaleminden: Rabia Mine kimdir?
‘Bizim Yunus’ genelgesine tepki
Önlü: Dersim’in doğası talan edilirken itiraz edilmesin istiyorlar!
Diyanet: 'Kadın-erkek el ele olmasın'
Seyahat yasağı mağdurları isyan ediyor