TDK Başkanından Mum Söndü Açıklaması

TDK Başkanından "Mum Söndü" AçıklamasıDSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, 25 Aralık 2007 tarihinde,  Devlet...

TDK Başkanından "Mum Söndü" Açıklaması

DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, 25 Aralık 2007 tarihinde,  Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın'a “Türkçe Sözlük; Aleviler, musahiplik ve mumsöndü iddiası” konulu bir dilekçe göndererek, Türk Dil Kurumu tarafından basılan Türkçe Sözlük'te yer alan "musahip" ve "mumsöndü" sözcüklerinin tanımlarının değiştirişmesini talep etmişti.

Bu dilekçe hakkında Türk Dil Kurumu Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın bir açıklama yaptı. Akalın’ın verdiği bilgiye göre, Türkçe Sözlük’ün 9. Baskısı’nda, “Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir tür tören” olarak tanımlanan “mumsöndü” sözcüğünün karşılığı, 10. Baskı’da “Cem ayinlerinde, aydınlatmak için kullanılan mumun tören bitiminde söndürülmesinin yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkmış bir inanış” diye değiştirilmiş.

Bu gelişme üzerine DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız bir basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle: 

DSP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN YAĞIZ’IN BASIN AÇIKLAMASI:

Türkçe Sözlük’teki “mumsöndü”nün yeni tanımı da tatmin edici değil

Yağız, “Benim önerim şöyledir: ‘Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir iftira.Bu bağlamda başta Alevi kardeşlerimiz olmak üzere dilbilimcilerimizi, aydınlarımızı ve ilgili yurttaşlarımızı, Türk Dil Kurumu’na öneride bulunmaya davet ediyorum” dedi. DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın açıklaması şöyle:
     
Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın’a gönderdiğim 25 Aralık 2007 tarihli ve “Türkçe Sözlük; Aleviler, musahiplik ve mumsöndü iddiası” konulu dilekçem üzerine, daha dilekçe metnim ellerine geçmeden beni arayıp bilgi verdikleri için Türk Dil Kurumu Başkanı Sayın Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’a çok teşekkür ediyorum.
    
Sayın Akalın’ın verdiği bilgiye göre, Türkçe Sözlük’ün 9. Baskısı’nda, “Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir tür tören” olarak tanımlanan “mumsöndü” sözcüğünün karşılığı, 10. Baskı’da “Cem ayinlerinde, aydınlatmak için kullanılan mumun tören bitiminde söndürülmesinin yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkmış bir inanış” diye değiştirilmiş.
    
Ancak bana göre, bu tanım da Alevi kardeşlerimiz açısından tatmin edici ve doğru değildir. Çünkü “mumsöndü” diye bir şey yoktur. Bu, tamamen uydurulmuş bir iftiradır ve Alevi kardeşlerimize büyük bir hakarettir. O nedenle “mumsöndü” sözcüğünü sözlükten ya bütünüyle çıkarmak ya da Alevi kardeşlerimizin duyarlılıklarına yanıt verecek ve onlar açısından uygun görülebilecek bir içerikte yeniden tanımlamak gerekmektedir.
    
Benim önerim şöyledir: “Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir iftira.”  Bu bağlamda başta Alevi kardeşlerimiz olmak üzere dilbilimcilerimizi, aydınlarımızı ve ilgili yurttaşlarımızı, Türk Dil Kurumu’na öneride bulunmaya davet ediyorum.
    
MUSAHİP SÖZCÜĞÜNÜN ALEVİ İNANCINDAKİ KARŞILIĞI
    
Sayın Akalın, “musahip” sözcüğünün Alevi inancı ve kültüründe algılanan “YOL KARDEŞLİĞİ” anlamının Türkçe Sözlük’te yer almamasının ise büyük bir eksiklik olduğunu belirterek, bana hak verdiklerini söyledi ve sözlüğün bir sonraki baskısında bu konudaki önerimin değerlendirileceğini sözlerine ekledi.

Sayın Başkan’a bu konudaki duyarlılığından ötürü ayrıca teşekkür ediyorum.
     
Bu vesileyle söz konusu dilekçemi, hatırlanması amacıyla ekte tekrar bilgilerinize sunuyorum.

30 Aralık 2007

Süleyman Yağız    
DSP İstanbul Milletvekili

DSP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN YAĞIZ’IN 25 ARALIK 2007 TARİHİNDE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASI:

Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın
Devlet Bakanı
ANKARA

Konu: Türkçe Sözlük; Aleviler, musahiplik ve mumsöndü iddiası

Bakanlığınızın bağlı kurum ve kuruluşlarından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun bünyesinde bulunan Türk Dil Kurumu’nun yayımladığı Türkçe Sözlük’ün 1593. sayfasında “musahip” sözcüğü şöyle tanımlanmaktadır:
    
1-Sohbet, arkadaşlık eden kimse.

2-tarih  Tatlı konuşmaları ile büyüklerin, özellikle padişahların güzel zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kimselere verilen unvan.
    
“Musahip” sözcüğünün anlamı bu ifadelerle sınırlı tutulamaz. Çünkü “musahiplik”, Alevi inancı ve kültürünün çok önemli kurumlarından biridir. Alevilik’te “musahiplik”, yol kardeşliği anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Aleviler, öz kardeşten daha ileri bir anlam yükledikleri “musahip”liğe çok büyük önem verirler.
    
Türk Dil Kurumu, Büyük Atatürk’ün bize bıraktığı büyük miraslardan biridir. Atatürk’ü bir bakıma Mehdi gibi gören ve O’na yürekten bağlı olan Aleviler için çok önemi ve değeri olan  “musahip”liğin “yol kardeşliği” anlamının Türkçe Sözlük’te yer almaması büyük bir eksikliktir.
    
Türkçe Sözlük’ün 1591. sayfasında ise “mumsöndü” sözcüğüne yer verilmekte ve bu sözcük, “Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir tür tören” olarak tanımlanmaktadır.
    
Bu sözcüğün tanımında da Alevi kardeşlerimize büyük bir haksızlık yapılmıştır. Eğer sözlükte bu sözcüğe mutlaka yer verilecekse tanımında yer alan “…bir tür tören” ifadesinin “…bir iftira” olması gerekir.
    
Çünkü  “…bir tür tören” ifadesi, ne yazık ki, zımni bir kabulü içermektedir. Oysa böyle bir tören kesinlikle yoktur. Bu, büyük bir iftiradan ve büyük bir yalandan ibarettir.
    
Alevi kardeşlerimiz, “mumsöndü” sözcüğüyle çağrıştırılan o büyük iftira ve yalan yüzünden dünyanın en büyük hakaretine uğratılmışlardır.
   
Kendi sözlüklerimizde yer alan bu tür kirlilikleri hâlâ temizleyememiş olmamız ise ayrı bir talihsizliktir.
    
Serçeşme Hacı Bektaş Veli’nin “Eline, beline, diline sahip ol” sözünü temel ilke edinen ve dolayısıyla namusun her türüne en büyük önemi veren Alevi kardeşlerimizi, -iddia olarak da olsa-, “mumsöndü” iftirasının muhatabı olmaktan artık çıkarmak zorundayız.
    
O nedenle Türk Dil Kurumu gibi seçkin bir kurumumuz, bu kirliliğe acilen son vermeli; “mumsöndü” için “…bir tür tören” ifadesini sözlüğün ileriki basımlarında mutlaka ve mutlaka çıkarmalı; yerine, “…bir iftira” ifadesini koymalıdır.
    
Ayrıca, “musahip”liğin Aleviler açısından ne anlama geldiğine de Türkçe Sözlük’ün bundaki sonraki baskılarında, yine mutlaka ve mutlaka yer vermelidir.

O zaman, “musahiplik” gibi saygın bir kuruma sahip olan Alevi kardeşlerimizin “mumsöndü” gibi iğrenç bir iftiranın muhatabı olamayacakları da daha kolay ve net anlaşılmış olacaktır.
    
Görüşlerimi ve taleplerimi, en içten duygularımla bilgilerinize sunarım.

25 Aralık 2007
Saygılarımla.    
Süleyman Yağız    
DSP İstanbul Milletvekili

ALEVİ HABER AJANSI - www.alevihaber.com

 

Basında Aleviler Haberleri

Can Dündar: Aleviler tarih yazıyor!
Hilal Nesin’e sistematik saldırı
Alevi Kadınların ilk ve tek dergisi PELGÜZAR