Sevilay YÜKSELİR : Sayın Başbakan, keşke Böke dekileri de arasaydınız!

Sevilay YÜKSELİR : Sayın Başbakan, keşke Böke dekileri de arasaydınız!

Sevilay YÜKSELİR : Sayın Başbakan, keşke Böke’dekileri de arasaydınız! ...Tevhide’nin, Erdoğan ve eşinden gelen o telefon sonrası...

A+A-

Sevilay YÜKSELİR : Sayın Başbakan, keşke Böke dekileri de arasaydınız!Sevilay YÜKSELİR : Sayın Başbakan, keşke Böke’dekileri de arasaydınız!

...Tevhide’nin, Erdoğan ve eşinden gelen o telefon sonrası verdiği mutluluk fotoğrafını gözümün önüne getirince, “Keşke” dedim… “Keşke Böke Köyü’nde ki 4 alevi kızını da aramayı akıl etmiş olsaydı Sayın Başbakan.” Kendisi için önemli olan bir günde, üstelik de onlarca insanın gözleri önünde türbanlı olduğu için kürsüden indirilen Tevhide’nin, haksızlığa uğradığını, gururunun incindiğini düşünmesinden daha normal bir durum yok elbette. Ancak, Böke Köyü’nde yaşayan o 4 Alevi kızın yaşadığı eziklik çok daha vahim bir tablo olarak çıkıyor karşımıza. Bir kız öğrenciyi gururla makalesini okumaya çalışırken kürsüden indirmek ne kadar kırıcı bir davranış ise, diğer bir genç kızı da inançları, yaşam tarzı gereği dışlamak, eğitimine engel olmak bir o kadar acımasızlıktır! ...

Sevilay YÜKSELİR : Sayın Başbakan, keşke Böke’dekileri de arasaydınız!

Baştan söyleyeyim… Amacım, ne Başbakan Erdoğan’a kuru-sıkı muhalefet, ne de son günlerin en çok tartışılan konusunda demagoji yapmak. Amacım, Başbakan’a, atlamış olduğunu varsaydığım bir konuda küçük bir hatırlatma yapmak…

Dün okumuşsunuzdur gazetelerde. Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’la birlikte çok hoş bir davranış sergileyerek, 16 yaşındaki bir genç kızın kırılan kalbini tamir etmeye çalışmış. İyi de yapmış… Ama izninizle, türbanlı olduğu için Kozan Kaymakamı ve Garnizon Komutanı tarafından ödül töreninde kürsüden indirilen İmam Hatip Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tevhide Kütük olayından hareketle Başbakan’a çok çok önemli bir mesaj vermeye çalışacağım buradan.

Tevhide’nin, Erdoğan ve eşinden gelen o telefon sonrası verdiği mutluluk fotoğrafını gözümün önüne getirince, “Keşke” dedim… “Keşke Böke Köyü’nde ki 4 alevi kızını da aramayı akıl etmiş olsaydı Sayın Başbakan.” Kendisi için önemli olan bir günde, üstelik de onlarca insanın gözleri önünde türbanlı olduğu için kürsüden indirilen Tevhide’nin, haksızlığa uğradığını, gururunun incindiğini düşünmesinden daha normal bir durum yok elbette. Ancak, Böke Köyü’nde yaşayan o 4 Alevi kızın yaşadığı eziklik çok daha vahim bir tablo olarak çıkıyor karşımıza. Bir kız öğrenciyi gururla makalesini okumaya çalışırken kürsüden indirmek ne kadar kırıcı bir davranış ise, diğer bir genç kızı da inançları, yaşam tarzı gereği dışlamak, eğitimine engel olmak bir o kadar acımasızlıktır!

Ayrıca çok derin anlam taşıdığına inanıyorum Başbakan tarafından Tevhide’nin Ailesi’ne verilen şu mesajları:“Sakın üzülmeyin. Ben gerekli talimatları verdim. Bunu yapanlar hakkında soruşturma başlatacaklar. Kızımız Tevhide'nin maruz kaldığı haksızlık hepimizi çok üzdü. Ama bu haksızlık mutlaka bitecek. Böyle haksızlıklar maalesef hala devam ediyor. Bu sorun sadece sizin sorununuz değil, hepimizin sorunu"

Başbakan çok doğru söylemiş. Tevhide’nin sorunu sadece onu bağlamıyor. Türban sorunu, bu ülkede yaşayan milyonlarca insanı içine çekiyor yıllardır bir biçimde. Peki, Böke’de ki kızların yaşadığı sorunlar? Onların yaşamış olduğu haksızlıklar sadece o 4 genç kızı mı bağlıyor? Eğer öyle düşünülüyorsa büyük bir yanılgı içerisindeler. Çünkü Türkiye’de binlerce örnek sayabilirim size, Bökeli kızların yaşadığı sorunları daha derinden yaşamış ve yaşamakta olan. Mesela, 80’li yıllarda öğrenciyken “Alevi” diye eğitim hakkı engellenen, okula sokulmayan, her gün kafası gözü kırılarak evine gönderilen 3 ağabeyimin baskılara dayanamayıp okuldan ayrılmak zorunda bırakılması önemli bir örnektir. Ya da, o döneme bir göz atın. Çorum’da, Sivas’ta, Malatya’da, Maraş’ta binlerce genç okuyamadılar, okutulmadılar! Acaba neden? Dahası birçoğunun ailesi evlatlarının can güvenliğini korumak için onları göçe zorladılar. Bakın Almanya’da yaşayan Türklerin demografik yapısına. Alevi olanların birçoğu salt 80’li yıllarda çocuklarının yaşamını garanti altına almak için Almanya’da yaşamayı tercih etmiş ailelerdir.

Özetle… Başbakan Böke’yi aramalıydı… Bunun için gösterilecek pek çok neden var. Kaldı ki, onları araması için Tevhide’nin düştüğü zor durumu benim buradan örnek göstermem gerekmezdi Başbakan’a. Günlerdir okuyoruz, seyrediyoruz, dinliyoruz “AKP’nin Alevi Açılımı” nı. Tam da böyle bir zamanda…Barış çubuklarının yakılması gerektiği, Başbakan’ın Alevilere zeytin dalı uzatmak için gayret verdiği bir ortamda!

Ne güzel olurdu…

Belki Böke’ye açılan telefon aslında Başbakanın gitmek istediği yolda, bize ne kadar samimi adımlar attığını gösterecek bir delil olarak önümüze gelecekti. Sayın Başbakan iyi bilir. Benim ona akıl vermek haddim değil ama demokrasi tek taraflı çalışırsa orada onarılması güç çatışmalar başlar. Bu ülkenin Başbakanı sadece türbanlı ya da İmam Hatipli gençlerin meselesini kendi meselesi görüp onarmaya çalışıyorsa, diğer taraftan yıllardır kanayan bir yaraya parmak basıyormuş gibi yapıp, yaranın etrafında sadece geziniyorsa…

Üzgünüm ama o kan asla durmaz!  

Sevilay Yükselir

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy74746 = 'sevilayyukselir' + '@';

addy74746 = addy74746 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text74746 = 'sevilayyukselir' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

74746 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


01 Aralık 2007 - GAZETEPORT

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.