Sol psikolojik ablukayı kırmalı

Sol psikolojik ablukayı kırmalı

Sol psikolojik ablukayı kırmalıYüksel Işık(*)Bir süredir, aralarında Taraf’ın da bulunduğu çeşitli gazetelerde sola dair tartışmalar...

A+A-

Sol psikolojik ablukayı kırmalıSol psikolojik ablukayı kırmalı

Yüksel Işık(*)

Bir süredir, aralarında Taraf’ın da bulunduğu çeşitli gazetelerde sola dair tartışmalar yapılıyor. Ergenekon operasyonu sonrasında alevlenen tartışmaları yürütenlerin esas kütlesinin solun dışında bir ideolojik duruşa sahip olmaları ve dolayısıyla söz konusu mecraların tartışmalara solu katmadan yürütmeleri bir çeşit psikolojik kuşatmanın amaçlandığını gösteriyor. Elbette, tartışma süreçlerine kendini soldan gören isimlerin katıldıkları ve o isimlerin bulundukları noktadan görebildiklerini dile getirdikleri yadsınamaz. Oysa gerçeğin bir bütün olarak resmedilebilmesi için kollektif aklın geometrik özelliğine ihtiyaç bulunuyor. Gene de AKP Hükümeti’nin iktidarı olmak için gösterdiği “performans”ı abartıp, solun sol değerlere sahip çıkmadığına ilişkin eleştirilerin muhatabı örgütlü soldur.

Klasik sol ideoloji, alt yapının belirleyiciliğini önemser. O kadar ki, Gramsci’ye kadar, üst yapı, önemsizmiş gibi kabul edilir. Gramsci ile birlikte, üst yapının önemine dikkat çekilir. Gramsci, kapitalist sistemin kendisini tahkim etmek ve toplumsal düzeni sağlanmak için ideolojiyi yeniden ürettiğini söyler. Bunu anlatmak için de hegemonya kavramını kullanır. Hakikaten de, iktidar sahipleri, konumlarını korumak için çeşitli araçları kullanarak, halkın zihnini etkilemektedirler. Althusser de, iktidarın, iktidarını sağlamlaştırmak için devletin ideolojik aygıtlarının önemine dikkat çeker.

Sol toplumun vicdanıdır

Çakıcı’nın Can Dündar’ı tehdit etmesi üzerine yazdığım bir yazıda da dikkat çektiğim gibi, “ideolojik hegemonyanın kurulma süreci, aynı zamanda yanılgılar silsilesini kurma ve bu yanılgıları gerçekmiş gibi insanlara sunma ve dolayısıyla insanların bu yanılgılar doğrultusunda yönlendirilme sürecidir. Böyle bir süreci ilanihaye sürdürebilmek olanaklı olmadığına göre, değişen koşullara göre, değişen ideolojik hegemonya süreçleri geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu, bir gün Kürt düşmanlığıyla, bir başka gün Ermeni ihanetiyle yahut Pontus öcüsü yaratmakla şekilleniyor.”

Bugünkü hegemonik söylem ise “toplumun vicdanı” konumundaki solu, bulunduğu konumdan alaşağı etmeyi gerektiriyor. Solun eleştirilmesi, sola karşı yürütülen ideolojik mücadelenin, pskiolojik tahahkkümü de içeren çok yönlü bir amacı bulunduğunu gösteriyor. Bu çerçevede bakıldığında, bir televizyon programında, kendisine “genç arkadaş” diyerek psikolojik baskı altına almaya çalışılan “sivil” bir yazarımız, 12 Eylül’ün gerçek mimarının Haydar Saltık olduğuna vurgu yaparken, kaşla göz arasında, “Saltık’ın aranan ya da tutuklanan pek çok solcuya 12 Eylül sonrasında yardım ettiğini” yazarak, sola yönelik, psikolojik tahakkümü her ortamda sürdürebileceğinin işaretini veriyor. Bir başkasıysa “solu kategorik olarak bütün darbelere karşı çıkmanın zaruri kıldığı felsefi ve ideolojik zemine sahip (olmamakla)” suçlama gereği duyuyor.

Önce bir noktanın altını çizelim. Türk solunda bir “kendi sağında medet umma” damarı var. Bu “damar”, daha çok “sovyetik” çizginin hüküm sürdüğü dönemin ürünü. Bugün de adına sol denilen “marjinal” gruplarda bir Kemalist ideoloik ağırlık var; ancak, solun ana damarı, kendisini Kürt sorununun çözümüne, düşünce ve inanç özgürlüğüne; yoksulluk ve yolsuzlukla mücadeleden genel olarak bir eşitlik ve özgürlük mücadelesiyle tanımlıyor. Solun ana damarı, hiç kimseye karşı haksızlık etmeyi içine sindiremez. Solun sahip olduğu etik anlayış, insanlığın temel etik anlayışıyla birebir örtüşür.

Şimdi darbeler meselesine geçelim. AKP Hükümeti ile birlikte bir çeşit “ikili iktidar” oluştuğunu söylemek abartı olmaz. İktidarın bugüne kadarki sahipleriyle bugünden sonra iktidarı ele geçirmek isteyenler arasındaki mücadele, her türlü yol ve yöntem kullanılarak yürütülmektedir. Taraflardan biri, bugüne dek kullandığı “derin güçler” üzerinden iktidarını sürdürmek isterken, diğer taraf da, çeşitli ideolojik aygıtları kullanarak, mevcut “derin güçler”i açığa  çıkarıyorum söylemiyle iktidarın tek hakimi olma savaşı içindedir. Her türlü yöntem kullanılarak sürdürülen bu şiddetli mücadelede, taraflardan birinden yana olmak, ancak, pragmatik bir siyaset izlemekle mümkün olabilir. Oysa solun temel dokusunda pragtamizme, oportünizme ve faydacılığa karşı çıkmak vardır.

Sol kusurunu da bilmelidir

Sol bütün darbelerin karşısındadır. Solun, 27 Mayıs sonrası oluşan görece demokratik ortamı olumlu bulmuş olması, darbeyi savunduğuna ilişkin gerekçe haline getirmek, haddinden fazla bel altı bir vuruştur. Sol 27 Mayıs’a da, 12 Mart’a da, 12 Eylül’e de, 28 Şubat’a da ve nihayetinde 27 Nisan’a da açıkça karşı çıkmıştır. 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinde oluşan “ikili iktidar” mücadesinde taraflar arasındaki “kayıkçı kavgası”na karışmamış olması ve kitlelere bir üçüncü yolun olabileceği işaret etmesi, pragmatizmin reddedilmesi anlamına gelir.

Şimde başa dönebiliriz. 2002’den beri Hükümet olan AKP’nin iktidar olma mücadelesiyle iktidarını korumak için “derin güçler”i kullanma uğraşı arasında sola biçilen misyonların hepsi, bir ideolojik hegemonya kurmayı amaçlıyor. Yürütülen bu hegemonya süreci, solu psikolojik olarak kuşatmayı hedefliyor. Solcuların her şeyden önce bu psikolojik çemberi kırmaları gerekiyor.

Evet solun bir kusuru var. O da, 12 Eylül ile birlikte hem fiziki hem de ideolojik olarak yenilmiş olmalarına karşı bir silkinme gerçekleştirememiş olmasıdır. 12 Eylül öncesinde sokakta, evde, işyerlerinde, okulda ve hatta camilerde sol söylemin hegemonyası vardı; 12 Eylül ile birlikte kullanılan dezenformasyon aracılığıyla bu hegemonya kırıldı. İşte solun kusuru burada açığa çıkıyor. Geçmişe methiye dizilerek, geleceği kurmak mümkün olmayacağına göre, solun, titreyip kendisine dönmesi gerekiyor. Sola yönelen psikolojik kuşatmanın kırılması, böyle mümkün olabilecek. Bu abluka dağıtılmadan demokratik bir Türkiye kurulamaz!

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy87997 = 'isikyukselk' + '@';

addy87997 = addy87997 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text87997 = 'isikyukselk' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

87997 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


(*) gazeteci-yazar
Alevihaber.com - 22 Eylül 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.