Sosyal Medyada Seçmen Tavrı

Sosyal Medyada Seçmen Tavrı

Gonzo Insight ortağı Onur Yazıcıoğlu’yla 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi sosyal medyanın nabzını konuştuk. Siyasi partilerin seçim beyannamelerinin...

A+A-

Gonzo Insight ortağı Onur Yazıcıoğlu’yla 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi sosyal medyanın nabzını konuştuk.

Siyasi partilerin seçim beyannamelerinin sosyal medyada seçmen üzerindeki etkisini, iktidar ve muhalefet destekçilerinin sosyal medya kullanma alışkanlıklarını, sosyal medyanın siyasi ve toplumsal dil üzerindeki etkilerini konuştuğumuz Yazıcıoğlu, Gonzo Insıght olarak seçmen davranışları ve sosyal medya kullanım alışkanlıkları üzerine yaptıkları çalışmaları da anlattı.

Yazıcıoğlu, genel olarak muhafazakar seçmenin Twitter üzerinde tek yönlü etkileşime girdiğini, destekledikleri partinin beyanlarına göre tek ses olarak hareket ettiklerini belirtirken, bu durumun kendisini “modern” olarak tanımlayan çevrelerde değişiklik gösterdiğini, etkileşimin, tartışmanın fazla olduğunu ifade ediyor ve ekliyor:

“AKP seçmeni, muhafazakar seçmen, Twitter üzerinde sadece kendilerine deklare edileni yazdıkları sürece sosyal medyada kaybeden olmaya, diğerleri de kazanan olmaya devam edecekler.”

Twitter net görüş ifade edilen bir alan

Seçimler öncesi sosyal medya kullanıcılarının genel tavırlarını nasıl özetleyebiliriz?

Öncelikle Twitter mecrasını anlamak lazım. 10 milyonun üzerinde Twitter hesabı var ama 6-6,5 kullanıcı tweet atıyor.

Daha eğitimli insanlar Twitter kullanıyor, diğerleri Facebook kullanıyor gibi bir durum yok.

Türkiye Twitter'ın en fazla kullanıldığı ülkelerden biri ve medya baskı altına alınmaya devam edildikçe de bu kullanım artıyor. Bu alandaki ağlar da Gezi direnişi sırasında, yolsuzluk hikayesi, Twitter'ın yasaklanması gibi Türkiye'de yaşanan önemli olaylarla birlikte kuruldu. Bunlarla birlikte Twitter kullanımı kitlesel bir hale dönüştü.

İkincisi akıllı telefonların yaygınlaşması çok katmalı bir toplumsal yapının burada var olmasını sağladı. Burası annenizin babanızın fotoğraflarınızı beğendiği veya sigara içerken size kızdığı yer değil. Twitter daha net görüş ifade edilen bir alan.

Muhafazakarlar Gezi sonrası Twitter’ı tanıdı

Muhafazakar kesimin Twitter’la tanışması nasıl oldu?

Cemaat’e ve AKP’ye yakın Twitter kullanıcılarının varoluşu Gezi sonrasına bağlı. Öncesinde çok daha düşüktü. Gezi sonrası baktılar ki, burada başka bir hayat dönüyor, insanlar Gezi'de haberleşmeyi başardılar, sansürü aşarak iletişim ağı kurdular, buranın boş bırakılmayacak bir alan olduğu muhafazakar çevreler tarafından fark edildi.

Dönemin başbakanının burası hakara makara yeri ben girmem dediği yere AKP trol hesapları ve kitlesiyle birlikte girdi. Özellikle AKP ve cemaat tarafından kullanılan trol ve robot hesaplar aslında yandaş medyanın diliyle hareket eden hesaplar. Aynı kaynaktan çıkan ve insanların kişisel görüşlerinden çok bir örgütün beslediği mesaj içerikleri taşıyorlar. Fakat takipçileri gerçek hesaplar. Yani aslında Twitter aracılığıyla basın bülteni hazırlıyorlar. Dolayısıyla bu hesapların etkisiz olduğu söylenemez; etkili ama sadece kendi içlerinde kamuoyu yaratma açısından etkili.

Ağız birliği yapmak için Twitter kullanıyorlar

Bu kesimle kendilerini “muhalif” olarak tanımlayan kitlenin Twitter kullanım alışkanlıklarında ne gibi farklılıklar var?

AKP yandaşı olmayan çevrelere baktığımızda daha tartışmacı bir ortam görebiliyoruz. Bir HDP'liyle CHP'liyi tartışırken çok rahat görebiliyorsunuz.

Ama cemaatin kitlesi cemaatin kitlesine, AKP'nin kitlesi AKP'nin kitlesine konuşuyor.

Bunu ölçtüğümüz yer "dost modern darbe" hikayesi olmuştu. 17-25 Aralık'tan sonra dönemin başbakanının "Bu bir dost modern darbedir" çıkışını yaptığı dönemde daha cemaate yakın bulduğumuz Twitter kullanıcılarının o kavramı başka türlü yorumladığını ve karşı tarafa hiç geçmediğini, yani orada herhangi bir etkileşime girmediğini ve AKP'nin argümanlarının da cemaat tarafından herhangi bir etkileşime girmediğini gördük.

AKP taraftarları ve cemaat taraftarlarının kendi safları içinde ağız birliği yapmak için Twitter kullandıklarını net bir şekilde görüyoruz.

HDP ve CHP’nin kampanyaları çok başarılı

Seçim kampanyaları Twitter'da nasıl yankı buluyor?

“Milletçe Alkışlıyoruz” kampanyasının heyecan yarattığı çok açık. CHP'nin şu an yürüttüğü kampanyanın seçmen üzerindeki heyecanını görüyoruz. Mesela Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kampanyasına baktığımız zaman kampanyayı eleştiren çok fazla CHP'li vardı. Şimdi ise seçmen CHP kampanyasından heyecan duyuyor.

HDP'nin kampanyasına baktığımız zaman da gerçekten Demirtaş videoları, bu yıllar konuşulurken Türkiye'nin en iyi viral videoları arasında anılacak. Çok yüksek etkileşim var ve hem çok fazla yorum yapılıyor hem de insanlar birbirlerine çok fazla aktarıyor. Sadece HDP kitlesi değil, HDP'ye oy verebilecek potansiyeli olan kitle de HDP kampanyasına sempatiyle yaklaşıyor.

Milletçe Alkışlıyoruz kampanyasının ve HDP'nin Demirtaş üzerine yoğunlaşan iletişim kampanyasının, CHP seçmeniyle HDP seçmenini birbirine daha yakın kitleler haline getirdiğini sosyal medya içinde görüyoruz.

CHP'nin ön seçiminden önce bu geçişlilik çok daha sertti. Ulusalcı kitlenin dışarıda kalmasıyla beraber parti merkezindeki kişiler değil ama bu iki partiye seçmen olarak destek veren insanlarda "O mu, bu mu" tartışması veya "O olsa da olur, bu olsa da olur" yaklaşımı ortaya çıktı.

Sosyal medyada kampanya gazete ilanından farklı

Bu noktada AKP sosyal medyada nasıl gözüküyor? Beyannamelere baktığımızda AKP’de yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır vurgusu varken, CHP, HDP’de vaatler ön plana çıkıyor. Beyannameler sosyal medyada nasıl yankı buldu?          

Twitter üzerinden sosyal medya okuması yaparken "etkili kullanıcılar"a bakmak lazım. Mesela Twitter fenomenleri aslında bu mecradaki konuşmaları belirleyen hesaplar. Siyasete döndüğümüz zaman burada milletvekilleri, parti yöneticileri etkili kullanıcılar haline geliyor.

Mesela CHP'de Muharrem İnce sosyal medyada etkili bir isimdir. HDP'den Sırrı Süreyya Önder, MHP'den Sinan Oğan etkilidir. Aslında bu isimler beyannameleri yayıyorlar. Bu partilerin daha önce sosyal medyaya yatırım yapmış yöneticilerinin açıklamaları kamuoyunu etkileme gücünü artırıyor.

AKP tarafına baktığımızda bu isimler arasında Mehmet Şimşek etkilidir. Fakat AKP, Mehmet Şimşek'in sesini çok çıkartmıyor seçim döneminde. Bu üç dönem meselesinin de sosyal medyada karşılığı var. Mesela Egemen Bağış çok etkili bir kullanıcıydı ama bunlar parti programlarını ne kadar üstlerinde taşıyorlar?

Sosyal medyada kampanya yürütmek bir gazeteye ilan vermekten farklı bir şey. Orada doğal konuşmanın içine girdiğinizde etki gücü yükseliyor. Bu noktada mesela CHP kampanyasındaki trafo önünden geçen kedi çok önemliydi. Kampanyanın doğrudan öne geçmesini sağladı. 

"Etkili kullanıcı" olmayı takipçi sayısı mı belirliyor?

Takipçi sayısı ve etkileşim becerisi. Yani biri bir mesaj atıyor, takipçisi 20 bin kişi ama mesela beş kez retweet edildiği zaman beş kişinin de takipçileriyle birlikte bir hesaplamaya gidiyoruz. Artı, ne kadar retweet edilmiş, ne kadar mention'lanmış, böyle bir algoritma üzerinden bunlar hesaplanıyor.

Muhafazakarlar, Sarayı sahiplenmiyor

Muhafazakarların AKP'nin son dönemdeki politikalarına yönelik sosyal medyada eleştirileri ne durumda?

İnsanlar fişleneceğiz endişesi taşıyorlar ve rahatlıkla konuşamıyorlar. AKP tarafında bu daha keskin şekilde yaşanıyor. Dolayısıyla sosyal medyada AKP'li seçmelerin iç görülerini almak daha zor.

Peki, AKP'ye yönelik Ali Babacan veya Bülent Arınç gibi isimlerden gelen eleştirileri muhafazakar kesim paylaşıyor mu?

Modern kesim bunları daha fazla sahipleniyor.

Biz Twitter'da muhafazakarların "Yeni Türkiye" kavramına ne kadar destek verdiğini ölçmüştük. Yüzde 18 düzeyinde sahiplenme var. Bunlar soru sorulmadan yazılan görüşler olduğu için oldukça yüksek bir orandan söz ediyoruz. Fakat mesela Saray’da böyle bir sahiplenme yok. “Hakkıdır” diyenler daha çok partiye yakın çevreler. Muhafazakarlar "Yeni Türkiye" kavramını sahiplendikleri gibi sarayı sahiplenmiyorlar.

Sansür arttıkça muhalifler sosyal medya katılıyor

2014'teki seçimlere ve şimdiki döneme baktığımızda sosyal medyanın nabzında ne gibi değişiklikler oldu?

Metropoller çok belirleyici. Twitter en fazla İstanbul'da kullanılıyor, arkasından sırasıyla İzmir, Ankara, Bursa ve Adana geliyor. İstanbul'u ölçmek aslında sosyal medyadaki Türkiye'yi anlamak demek.

AKP sosyal medyada normalde aldığından daha düşük destek alıyor ve yüzde 33-34 seviyesinde destekleyici mesajlar veriliyor. Karşıt mesajlar ise yüzde 67 civarında.

Biz bunu İstanbul bazında 230 bin civarı kullanıcı üzerinden söylüyoruz. Muhalif kanadın sosyal medyaya çok daha fazla yüklendiğini ve bunun karşılığını da bulabildiklerini görebiliyoruz. Buradaki temel belirleyici geleneksel medya araçlarının baskılanması ve anaakım medyanın hacimsel olarak daralmış olması. Haber alma kısıtlılığından dolayı da muhalif kesimlerin sosyal medyaya daha çok yüklendiğini biliyoruz.

Dolayısıyla AKP muhalifleri geçen yıla oranla son bir yıl içinde sosyal medyaya daha da yüklenmeye başladılar. AKP ise bu mecraya daha fazla yatırım yapmak zorunda. Çünkü organik kullanıcı sayısı muhaliflere göre daha az. Dolayısıyla onlar daha örgütlü çalışma yapıyorlar. Böyle olması da doğal.

Türkiye'nin bu akıllı teknolojilere bu derece ayak uydurmuş olmasının altında bildiğimiz sansür var. Sansür arttıkça bu teknolojilere olan ilgi de artıyor. İran'da sinemanın yükselmesi gibi bir durum.

Demirtaş etkisi

HDP'nin parti olarak seçimlere girecek olması, Demirtaş faktörü sosyal medyada nasıl yankı buluyor?

Aslında geçişliliği sağlıyor. CHP ve HDP seçmeni arasında geçişliliği sağlayan şey Demirtaş'ın sosyal medya meselesini ve o gençlik dilini çok güzel çözmüş olması. O dille konuşmak, o diyaloga katılmak çok önemli.

Öğrencinin hayatında ne var? Bulaşık yıkamak... Bir bakıyoruz, Demirtaş bulaşık yıkıyor. Sokaklarda en çok selfie çubuğu satıldığı dönemde Demirtaş'la selfie çektirmek ternd oluyor. Oy ver, verme Demirtaş'la selfie çektiriyorsun. Bu tam bir sosyal medya modası. İlerde sosyal medya kampanyası nasıl yapılır derken, bence "Hdp'nin bu kampanyası HDP'nin barajı geçmesini sağladı" denilecek.

Çözümün HDP’siz ilerleyip ilerleyemeyeceği konuşuluyor

Çözüm sürecinin sosyal medyada nasıl tartışıldığına ilişkin bir analiz var mı?

2010-2011'den bu yana yaptığımız taramalara dayanarak söylüyorum, ulusalcı kesimin sosyal medyayı çok erken keşfettiğini biliyoruz. Dolayısıyla bir şeyin yayılıp yayılmayacağı sezgisel olarak bu kullanıcılarda daha yüksek.

Sırrı Süreyya Önder'in Efkan Ala'yla şakalaşmasının fotoğrafının yayılması bu kesimde "Bu mu yani" tepkisine yol açıyor.

HDP'nin Türkiyelileşirken bu damardan biraz daha iyi haberdar olması lazım. Artık sadece kendi kitlesiyle değil, bu kitlelerle de diyalog halinde olduğunu görmeli. CHP'den HDP'ye oy kaymasının önündeki en büyük engel ulusalcıların bu türden söylemleri.
Çözüm Süreci, siyasetin diline bakılırsa dondurulmuş durumda. Doğrudan bir ölçümlemeye dayanmadan, izlenim seviyesinde konuşursak; sosyal medyada, seçimlere kadar AKP ve HDP’nin durumu idare edeceği, seçimlerden sonra da Çözüm Süreci’nin bu iki partinin inisiyatifinde süreceği yönünde bir “danışıklı dövüş” izlenimi vardı. Fakat reel duruma bakıldığında bunun tam tersi yönünde gelişmelere şahit olduk. Şimdilerde konuyla ilgili en çok tartışılan konunun HDP’siz bir mecliste sürecin sürüp süremeyeceği konusu.

AKP’nin sistematik bir şekilde süreçle ilgili şeffaf yaklaşmadığı ortadayken, iş bu noktaya gelene kadar HDP’nin, Çözüm Süreci’ne ilişkin toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi açısından sosyal medyayı çok daha etkin kullanması beklenirdi. Şimdi hem seçim vaatleri, hem baraj konusu, hem gündelik sorunlar aynı sıkışık takvime sığdırılmaya çalışıyor. O nedenle sosyal medyada sürece yönelik bulanık bir su var. Kaosa oldukça açık bir iletişim zemini bu.

AKP ne derse sosyal medya destekçileri onu savunur

AKP kendisinin çözüm sürecinin mimarı olduğu görüşünde. AKP seçmeni içindeki milliyetçi kanadın sosyal medyada çözüm sürecine yaklaşımı nasıl?

AKP seçmeni bu robot hesaplar sayesinde tek ses. Bugün paralel dediğine yarın AKP'li diyebilir, bugün kızdığı siyasetçiyi yarın destekleyebilir. Parti troller sayesinde aslında bildiri yayınlıyor ve AKP seçmeni çatlak ses çıkarmak istemiyor.

Ortada bir sorun yokken sosyal medyadaki AKP destekçileri seslerini çıkartmazlar ama mesela çözüm sürecine ilişkin Erdoğan “masa” çıkışı yaptığında onlar da eleştirmeye başlarlar.

Mesela Reno direnişi için bir parti yöneticisi "Bunlar paraleldir" derse, sosyal medyadaki AKP destekçileri için bütün o işçiler cemaatçi oluverir.

Kürtler sosyal medyayı en iyi kullanan grup  

Bu seçim süreciyle birlikte Kürtlerin sosyal medya kullanımında göze çarpan önemli bir değişiklik var mı?

Kürtler baştan beri sosyal medyayı en iyi kullanan grup. Çünkü önceki yıllarda medya Kürt siyasi hareketine bugünkü kadar bile yer vermiyordu. Mecburen buraları kullanmayı çok iyi öğrendiler. Son derece mobilizeler. Grup mesajlaşmaları sayesinde bir anda yürüyüş organize edebiliyorlar. Dolayısıyla onlarda el alışkanlığı var.

“Muhafazakarlar” vs “Değişimciler”

Gezi direnişini göz önüne aldığımızda Gezi sonrası sosyal medya kullanımlarında, sosyal medya üzerinden siyaset yapma alışkanlıklarında önemli değişiklikler oldu mu?

Artık her kesimi muhafazakarlar ve değişimciler olarak kodlamak lazım. CHP içindeki değişimciler ve muhafazakarlar, HDP içindeki değişimciler ve muhafazakarlar, AKP içindeki değişimciler ve muhafazakarlar ve hatta MHP'deki değişimciler ve muhafazakarlar olarak bakmalıyız.

Bugün MHP Berkin Elvan cinayeti, Ali İsmail Korkmaz cinayeti için polis şiddetini eleştiren bir dil kullanıyorsa, bunda Gezi'nin önemli etkisi vardır.

Eskiden MHP'li sosyal medya kullanıcıları daha saldırgan bir dil kullanırken artık o çevrenin de kullandığı dil değişti. Bunda sosyal medyanın gücünün etkisi çok fazla. Demirtaş'ın Meral Akşener'e yönelik iddialar karşısında kendisine destek verdiğine ilişkin mesajlar sosyal medyada dönünce, normalde bundan hiç haberi olmayacak MHP'liler de bu mesajları görüyor ve onlar da dillerini yumuşatıyorlar.

Bence bugünün dünyasında toplumsal değişimin öncüsü sosyal medyadır. Syriza'nın hikayesine de Podemos'un hikayesine de baktığımızda aynı şey çıkıyor.           

Dolayısıyla bu yeni medya düzeni, duyarlılıklar açısından da önemli katkı sağlıyor.

Tabii ki dijital fay hatları da var. Seda Sayan'ın programında yaşananlar sonrası sosyal medya sayesinde programın sponsoru çekildi. Normalde insanlar evlerinde ekran başında küfrettiklerinde kanal yöneticileri duymuyordu. Ama sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyüyünce kanal yöneticileri de sessiz kalamıyor. Veya Doğadan reklamıyla ilgili yükselen tepkiler sonucu reklam kaldırılabiliyor.
Bu durumdan siyasi partiler de etkileniyor. Siyasi partilerin şekillendirdiği seçmenden seçmenlerin şekillendirdiği siyasi partilere gidişi görüyoruz.

AKP seçmeni, muhafazakar seçmen, Twitter üzerinde etkileşime girmeden, sadece kendilerine deklare edileni yazdıkları sürece sosyal medyada kaybeden olmaya, diğerleri de kazanan olmaya devam edecekler. (EKN)

* Gonzo Insight’ın “Endişeli Muhafazakarlar, Kabullenmiş Modernler” çalışması için tıklayın 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.