Türbanı Yazıp Zorunlu Din Dersini Yazmamak Olur mu?

Türbanı Yazıp Zorunlu Din Dersini Yazmamak Olur mu?

Türbanı Yazıp Zorunlu Din Dersini Yazmamak Olur mu?Ünal ÖZMEN / BİRGÜN(...) Türban fanatiklerinin, zorunlu din eğitimi söz konusu...

A+A-

Türbanı Yazıp Zorunlu Din Dersini Yazmamak Olur mu?Türbanı Yazıp Zorunlu Din Dersini Yazmamak Olur mu?

Ünal ÖZMEN / BİRGÜN

(...) Türban fanatiklerinin, zorunlu din eğitimi söz konusu olunca kalem oynatmamaları bu kuşkumu daha da artırıyor.
  
Politik İslam’ın simgesi olduğundan kuşku duymadığımız halde, türban yasağının kalkmasından yana tavır aldık. Hiçbir karşılık beklemeden; bireysel haklara saygımızdan, özgürlükçülüğümüzden, sadece kendimize demokrat olmadığımızdan dolayı. İlkeli davrandık.

Bu desteğimizin karşılık beklentisi içermemesi,  karşı taraftan da aynı demokrat tutumu beklemediğimiz anlamına gelmez. Bekleriz ki türban konusuna gösterilen ilgi zorunlu din dersi uygulamasına karşı da gösterilsin.

Fakat iyi niyetle istemine (talep) destek verdiğimiz kesim, bizim bu demokratik yaklaşımımızı kötüye kullanma eğiliminde: Henüz yasal bir güvenceye bağlanmamış olsa bile, türbanı olağan kıyafet sayma yolunda yaratılan fiili durumu bu sorunun çözümü gibi görenler, modern hayatın giyim biçimine, bizim kendilerine gösterdiğimiz demokrat tutumu göstermeyecekleri izlenimi veriyorlar. Göreceksiniz Başbakanın gittikçe daha dindar bir dil kullanmaya başlaması, onun adına kamuoyu oluşturan “aydınlar”ın da dillerine yansıyacak. 

Türban fanatikleri zorunlu din eğitiminden yana

Türban fanatiklerinin, zorunlu din eğitimi söz konusu olunca kalem oynatmamaları bu kuşkumu daha da artırıyor. Başbakan’ın “aydın”ları, son bir ayın gündemini oluşturan üç konu başlığından (türban, anadilde eğitim ve zorunlu din eğitimi uygulaması) zorunlu din eğitimine ilişkin bir çift söz bile etmediler. Örneğin Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, Mümtaz’er Türköne, Şahin Alpay, İhsan Dağı, Gülay Göktürk, Ahmet Altan gibi gündeme kavramsal yazılarla da katılan köşe yazarlarından tümü, en az iki kez türban konusunu yazmışken zorunlu din eğitimine son verilmesine yönelik istemleri  görmezden geldiler. (Burada, zorunlu din eğitimini defalarca köşesine taşıyan Mehmet Altan’ın hakkını teslim etmek gerek; Altan, son olarak 29 Eylül tarihli yazısında “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen hâlâ zorla din dersine girmek mecburiyetinde kalan Alevilerin günahı ne?” diye soruyordu.)

Bunlardan biri geçenlerde şöyle yazdı. “’Ben de demokratım’ diye söze başlıyorsanız, gerçekten öyle olmalısınız. Darbeye, faili meçhule, Ergenekon'a vs. karşı net, anlaşılır ve işe yarayan bir tavır koymak zorundasınız. Ya farklılıklara saygınız hakiki bir saygı ise bunun gereğini yapmalısınız. Kürdü görünce, dindarı görünce, kasketliyi, şalvarlıyı görünce suratını ekşitmemelisiniz.” (Mustafa Karaalioğlu, Star, 4 Ekim 2010)  Haklı olarak bu lafı eden adamdan “Aleviyi görünce” de demesini bekliyorsunuz. Fakat diyemez; diyemezler, çünkü Hoca kızar. Çünkü zorunlu din eğitimi 12 Eylül’ün devamı demek. Yani Hoca’nın varlık nedeni.

Bir başkası: “Üniversite öğrencilerine uygulanan başörtüsü yasağının, bireylerin (kadınların) inanç özgürlüğünü ve eğitim hakkını ihlal ettiği çok açık.”(Şahin Alpay, Zaman, 14 Ekim 2010) Şahin Alpay bilmez mi zorunlu din eğitimi uygulamasının da “bireylerin” inanç özgürlüğünü ve eğitim hakkını ihlal ettiğini. Elbette bilir. Fakat Hoca’nın korkusundan bunu yazamaz.

Ali Bayramoğlu da “Örtü sorunu ve Kürt sorunu” (Yeni Şafak, 13 Ekim 2010) başlıklı yazısında bardağın içine bakıp dışını konuşmaya çalıştı. Sizce örtü sorununun dengi, Kürt sorunu mu yoksa din eğitimi sorunu mu? Elbette din eğitimi… Bunu Bayramoğlu da bilir; fakat dile getiremez.  

Gelin, Zaman yazarı İhsan Dağı’nın çağrısını bir çağrı ile yanıtlayalım: Dağı’nın çağrısı şöyle  “Bir çağn yapmak istiyorum başörtüsü yasağını savunan kesimlere; bu fırsatı kaçırmayınız. Eğer gelecek günlerde herhangi bir konuda 'uzlaşı'dan söz edecekseniz, başörtüsü yasağını kaldırmak için adım atarak başka konularda uzlaşı talep etme hakkı kazanabilirsiniz.” (Zaman 8 Ekim 2010)

Ben de bir çağrı yapmak istiyorum: Zorunlu din eğitiminin devamından yana olan kesimlere; bu fırsatı kaçırmayınız. Eğer gelecek günlerde herhangi bir konuda “uzlaşı”dan söz edecekseniz, zorunlu din eğitimini kaldırmak için adım atarak başka konularda uzlaşı talep etme hakkı kazanabilirsiniz. Örneğin türban konusunda…
 
ÜNAL ÖZMEN

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy80923 = 'unalozmen' + '@';

addy80923 = addy80923 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text80923 = 'unalozmen' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

80923 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 19 Ekim 2010

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.