Yavuz Sultan Selim’in Alevileri hedefe koyup Camilerde okuttuğu Fetvası

Yavuz Sultan Selim’in Alevileri hedefe koyup Camilerde okuttuğu Fetvası

Yavuz Sultan Selim’in Alevileri hedefe koyup Camilerde okuttuğu Fetvası

A+A-

Yavuz Selim aşağıdaki fetvayı o dönemin Şeyhulislamı İbni Kemal ve Müftü Hamza Efendi’ye, yazdırarak bütün Cami’ler de okunmasını emrediyor.

1-İslam dini ve Kuran’ın bozulması

2-Şariatın yasakladıklarını mübah saymak

3-Şariat ve Muhammed’in uygulamalarına hakaret.

4-Kuran ve öbür Şariat kitaplarına hakaret ve saygısızlık.

5-Osmanlı ulemasını aşağılama ve küçültme.

6-Cami’leri tahrip etme.

7-Ebubekir,Ömer ve Osman’ın halifeliklerini yadsıma.

8-Muhammed’in karısı Ayşe’ye iftira etme ve söğme.

9-İslamın öbür kurallarına uymamakla suçluyorlar.

Bu anılan ve de bunlara benzeyen öbür kötü sözleri ve eylemleri,ben ve öbür bütün İslam dini alimlerince açıkca bilindiği için şariat hükmünün ve kitapların verdiği haklara dayanarak fetva verdik ki,onlar kâfirler ve dinsizler topluluğudur.Ve de onlara sempati gösteren batıl dinlerini kabul eden,yardımcı olanlarda kâfir ve dinsizdir.Bunları kırıp topluluklarını dağıtmak bütün Müslümanlar’ın görevidir.Müslümanlar’da ölen kutsal şehitlerin yeri Cennetin en yüce katıdır.O kâfirlerden ölenler ise hakir olup Cehennemin dibinde yer tutacaklardır.Bunların durumu Kâfirlerin sahibi durumundan daha kötüdür.Bu topluluğun boğazladığı gerek okla gerekse köpekle avladığı hayvanlar murdardır.Onların gerek kendi aralarında gerekse başka topluluklarla yaptıkları evlenmeler geçerli değildir.Bunlara Miras bırakılmaz.Yalnızca İslamın Sultanına ait kasaba varsa,o kasabanın bütün insanlarını öldürüp,mallarını,miraslarını ve karılarını alma hakkı vardır.Bunları toplamadan sonra ,tövbe ve pişmanlıklarına inanmamalı tümü öldürülmeli.Bir kimseki onlardan olduğu bilinir ya da onlara giderken yakalanırsa hemen öldürülmelidir.Bu topluluk hem kâfir hem imansız,hem de kötülük yapıcı olduğundan,iki nedenle de öldürülmeleri vaciptir.Dine yardım edenlere Allah yardım eder.Müslüman’lara kötülük yapanlara Allah da kötülük yapar.(Kaynak Osmanlı arşivi)

Osmanlı Sultanı Yavuz Selim yukarıda yazdırdığı onlarca fetvayı yüzlerce Cami’lerde hutbe olarak okutup,önce kamu oyu yaratmış ve arkasından Bektaşıları ve Yeniçeri ordusunu safına alıp,Anadoluda 40 binin üzerinde Alevi’yi kılıçdan geçirerek büyük bir Alevi kıyımı yapmıştır.

Yavuz Büyük kıyımlarla Anadoludaki Alevi’leri etkisiz hale getirip,sindirmesinden sonra Şah İsmail üzerine sefere çıkar.Osmanlı ve Safavi orduları İran’ın Hoy kentinin kuzey doğusuna düşen Çaldıran’da karşılaşırlar.İki orduda aynı dili konuşur,askerler aynı bölgenin, aynı yörenin ve aynı ülkenin insanlarıdır.Şah İsmail hiç bir zaman Osmanlılarla savaşmayı göze almamıştı.Çunkü Şah İsmail’in ordusu sayı bakımından daha az ve ateşli silahlardanda yoksundu.Buna karşılık Osmanlı ordusu sayıca hem fazla hemde ateşli silahları çok fazlaydı.Her iki ordununda kurmayları Türkmenlerdi.Savaş Osmanlıların Topcu ateşiyle başlar ve bu ateşli silahlar Safavi ordusunu büyük oranda yıpradır.Sonunda Yeniçeri Ordusunun saldırıya geçmesiyle Safavi orduları yenilgiye uğratılır ve geri geriye çekilmeye başlar.Osmanlı orduları Safavi ordularının peşinden gitmeye cesaret etmeden geri dönerler isede Doğuanadolu’dan Tebriz’e kadar Osmanlıların kontrolu altına geçer ve böylece Aleviler kendi yarattıkları devletten ve kendi yandaşlarından büyük darbe yerler,bir dahada toparlanamazlar.Bu dağnıklığın etkisi günümüze kadar sürüp gelmiştir. Ağustos 1514.

Anadolu’daki Aleviler o büyük kıyımdan sonrada hiç bir türlü asimilasyonu kabullanmamışlardır.Dağlara çekilerek Osmanlı yönetiminden uzak kendi içlerine dönük kapalı bir yaşam biçimini seçerek inançlarından taviz vermeden Pir’ler vasıtasıyla birbrleri arasında iletişim kurup fırsat bulduklarında Osmanlılara karşı ayaklanmaları sürdürmüşlerdir. Bunlardan Baba Zünnun,Bozoklu Celal ve diger bir çok Celali başkaldırıları inandıkları bir dava uğruna Mürşidler ve Pirler kanalıyla yürütülmüştü.

Osmanlılar tarafından,Alevi’lere karşı çok büyük kıyımlar, sürgünler, katliamlar, baskılar ve Şeyhulislamlarca verilen fetvalara rağmen Anadolu’nun önemli bir bölümünü oluşturan halk kitlelerinin,Şah’lara karşı bağlılıklarını azaltmak şöyle dursun,bu bağlılığı dahada artırdığı görülmektedir.

Şah İsmail Anadolu’nun en uzak köşelerine kadar ulaşan Pirler kanalıyla Aleviliğin inanç esaslarının yazılı olduğu kitaplarıda ulaştırabiliyordu.Bunlardan en önemlisi Safavi Buyruğu,gibi değişik kitaplardan oluşmaktaydı.Bu kitaplar hale Alevi pirlerinin evlerinde bulunmaktadır.Safavi propagandasıyla birlikte bu inança tabi toplulukların ortak sosyal ve dinsel düzenlemelere tabi tutulduğu görülüyor.Şah İsmail ve Mürşid’leri Anadolu’da, Mavereunehir’de ve Azarbaycan’ın dört bir yanında yaşayan Batini gurupların toplumsal yaşamda ve inanç esaslarında standart bir sistem sağlamışlardır.Mürşid’lik,Pir’lik,Rehber’lik ve Müsaib’lik kurumunu hiyareşik bir düzen içerisinde kurumlaştırarak günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.Sah Hatayı’nın söylediği Mehraclama ve Düvaz İmamlarıyla Alevi ibadet şeklini çerçevesini çizerek bütün Türk Alevilerince kabul edilen bir ibadet şeklini Balkanlardan, Hindistan’a kadar yaymıştır. Aleviliğin sosyal ve dinsel yapılanması hiç kuşkuya yer vermiyecek şekilde,Batini Türk boylarınca kurulan Safavi Devletinin İlim ve irfan sahibi Şah İsmail’in ürünüdür

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum