Zulme uğrayanlar laikler

Zulme uğrayanlar laikler

Sivas katliamının da anımsatıldığı iddianamede laikliği savunanların tehlikede olduğu vurgulandı 'Zulme uğrayanlar laikler' * Yargıtay Başsavcılığı'nın...

A+A-

Zulme uğrayanlar laiklerSivas katliamının da anımsatıldığı iddianamede laikliği savunanların tehlikede olduğu vurgulandı

'Zulme uğrayanlar laikler'

* Yargıtay Başsavcılığı'nın iddianamesinde, bireylerin laik devletin koyduğu kuralların din kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek bu kurallar nedeniyle eğitim ve öğrenim haklarının engellendiğini ileri süremeyecekleri vurgulandı.

ANKARA - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın AKP hakkındaki iddianamesinde, toplumda Cumhuriyet'e ve devrimlerine karşı bir inancın oluşturulmasının amaçlandığı vurgulanarak, "Oysa Cumhuriyet tarihi de, insanlık tarihi de, zulmedilenlerin köktendinciler değil, laikliği savunduğu için yakılanların, öldürülenlerin laikler olduğuna tanıklık etmiştir" denildi.

Yargıtay Başsavcılığı'nın iddianamesinde, AKP'nin dini esaslı devlet amacına yönelik faaliyetleri tek tek anlatıldı. İddianamede, bireylerin laik devletin koyduğu kuralların din kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek bu kurallar nedeniyle eğitim ve öğrenim haklarının engellendiğini ileri süremeyecekleri vurgulanarak, "Çünkü laik devlet, fertlerin toplumsal yaşamdaki işlerini ilgilendiren konularda din kurallarıyla bağlı olmaksızın kamu düzeni ve yararını gözeterek serbestçe düzenleme yapabilir" denildi.

Milat, Madrid konuşması

İddianamede, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç 'ın, "Siz ifade özgürlüğüne tam sahip değilseniz, kapatılmamak için, önünüze engeller çıkmaması, iktidara giderken bir takoza ayağınız takılıp da düşmemek için yalan söylemeye, samimiyetsiz davranmaya, takıyye yapmaya mecbursunuz" sözleri de anımsatıldı. Arınç'ın takıyyenin yeni dönemde siyasal yöntemleri olacağının işaretini verdiği, buna karşın AKP'nin gerçek siyasi hedefini gizleyemediği kaydedildi.

Başbakan'ın İspanya'daki konuşmasının, üniversitelerde türbana sağlanan serbestinin, büyük bir geriye dönüşün miladı olarak nitelendiği iddianamede, "Siyasi iktidarın atadığı kendi dünya görüşlerine yakın baştabip, okul müdürü vb. idareciler, soruşturmaları göstermelik, sudan gerekçelerle savsaklamışlar, adeta kamu kurumlarında türbanlı görevlilerin çalışmasını teşvik etmişlerdir" denildi.

İddianamede, AKP döneminde siyasal İslamcı kimlikleriyle bilinen kişilere TRT'de program yaptırıldığı da vurgulandı. AKP'nin her konuda olduğu gibi yine dini referansları esas alarak, gençleri alkol ve uyuşturucu maddelerden koruma bahanesiyle, fakat aslında şeriatın alkollü içki yasağı esas alınarak, alkollü içki satılması ve tüketilmesine ilişkin mevzuatta da hukuka aykırı kısıtlamalara gittiğine işaret edildi.

Cihatla amaca giderler

İddianamede, bir iktidar partisinin, iktidar olanaklarından hareketle hukuksal yollardan ya da cihat yoluyla amacına her zaman ulaşmasının olanaklı olduğu vurgulanarak, "Davalı partinin sahip olduğu iktidar olma çerçevesinde amaçladığı yasadışı siyasi modele yönelik eylemleri karşısında, iktidar gücünden çekinen ve sessiz kalan büyük bir kitle de söz konusudur. Bu durum bile davalı partinin hedefine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır" denildi.

'Karşıdevrimciler iktidarda'

İddianamede, laik hukuk düzeninin "inananlar için bir zulüm" olduğu iddiası sürekli vurgulanarak, toplumda Cumhuriyete ve devrimlerine karşı bir inancın oluşturulmasının amaçlandığı belirtilerek şu değerlendirme yapıldı:

"Oysa Cumhuriyet tarihi de, insanlık tarihi de, zulmedilenlerin köktendinciler değil, farklı bir şeye inandığı, inancının gereğini yerine getirmediği ya da inanmadığı, laik hukuka göre karar verdiği, laikliği savunduğu için yakılanların, öldürülenlerin laikler olduğuna tanıklık etmiştir. İnsanlığın aydınlanma mücadelesi aklın ve bilimin ışığına değil, taassup ve dogmatizmin zulmüne karşı verilmiş, Batı'da yüzlerce yıl süren bu mücadeleyi Türk Milleti Atatürk 'ün önderliğinde çeyrek yüzyıldan az bir zamana sığdırma başarısını göstermiştir. Ancak, Cumhuriyete ve onun aydınlanma felsefesine karşı olanlar, uluslararası dengelerdeki değişim ve küreselleşmenin yarattığı tek kutupluluğun yönlendirmesiyle Laik Cumhuriyete karşı bir rövanş arayışına girişmişlerdir. Bugünkü Laik Cumhuriyet karşıtları geçmişte hiç olmadığı kadar ve üstelik bu kez uluslararası desteği de arkalarına alarak, karşı devrim fırsatını ellerine geçirmişlerdir. Laik Cumhuriyet hiç olmadığı kadar tehlikededir. Çünkü karşı devrimci unsurlar bugün marjinal unsurlar değil, iktidardırlar."

'84 yıllık karanlık' delil

İddianamede AKP'li yerel yönetimlerin eylem ve söylemleri de ayrıntılı olarak değerlendirildi. 2004 yerel seçimleri sırasında, Niğde Ulukışla ilçe teşkilatı il genel meclisi üye adayları Ali Uğurlu, Kamil Ünal ve Mustafa Burna ile belediye başkan adayı Ali Tekin 'in, Cumhuriyet dönemi kastedilerek üzerine "İktidarla el ele - 84 yıllık karanlığa son" yazılan araçla seçim propagandası yaptıkları anımsatıldı.

Samsun ili Gazi Beldesi Belediye Başkanı AKP'li Süleyman Kaldırım 'ın önsöz yazdığı "Muhtasar İlmihal-Resimli Namaz Hocası" adlı "gözleri ve ayakları sağlam olmayanların cuma namazı kılamayacağı, insan pisliğinin 3.2 gramdan fazlasının namaza mani olduğu, 'Ah' diye inlemenin, saç ve sakal taramanın da namazı bozduğu" gibi dini kuralların anlatıldığı 190 sayfalık kitabın ilköğretim okulu öğrencilerine 2005 Eylül'ünde bedava dağıtılması da deliller arasında yer aldı.

İddianamede, Dinar ilçesinin ilahiyat kökenli Belediye Başkanı Mustafa Tarlacı 'nın, 2005 yılı ramazan ayı boyunca 8 camide teravih namazı kıldırdığının öne sürülmesi üzerine valiliğin buna izin veren 8 cami imamı hakkında soruşturma açtırdığına dikkat çekildi.

Zabıtaya İHL şartı

İddianamede, başkanlığını AKP'li Ahmet Genç 'in yaptığı Eyüp Belediyesi'nce, 2005'te ÖSYM'nin yaptığı Kamu Personeli Seçme Sınavı'yla alacağı zabıta memurları için imam-hatip mezunu olma şartı getirdiği belirtildi. Genç'in, 2006 yılında 10 bin adet bastırdığı "...Örtünmemek elbette dinden çıkmak değildir. Sadece günahkâr olmaktır. Ancak başörtülüye eğitim ve sosyal sahalarda reva görülen muamele, sadece zulüm ve haksızlık olarak değerlendirilemez. Aynı zamanda İslam dinini hatırlatan her şeye düşmanlıktır. Din ve vicdan özgürlüğüne açık bir müdahaledir" görüşlerini içeren "Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed" başlıklı broşür ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "Hz. Peygamberin Örnek Hayatı" isimli kitabını okullarda izinsiz dağıtması iddianameye girdi.

Üniversitelerde türban yasağının kaldırılması ve diğer yandan serbestliğin tüm kamusal alana taşınması tartışmalarının yapıldığı 2008 Ocak ayı içinde yapılan açıköğretim lisesi sınavlarına başta Ankara olmak üzere, Erzurum, Edirne, Denizli, Konya ve İzmir'de çok sayıda öğrencinin sınavlara türbanla girdiği, hatta bu öğrenciler arasında çarşaflı kişilerin de bulundukları kaydedildi.

İLHAN TAŞCI - CUMHURİYET - 17 Mart 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.