Diyanetin Gri dedeleri - Her agacın kurdu

Diyanetin Gri dedeleri - Her agacın kurdu

2007 yılında konuya ilişkin haberleri, resmi açıklamaları ve yapmış olduğum değerlendirmeleri bir tarihsel bir belge olarak buraya alıyorum. Şubat 2007 - Ali YILDIRIM

A+A-

Geçen hafta Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir dilekçe yazdım. Diyanet’in 6 kişiyi nasıl hangi gerekçeyle, hangi ihtiyaca binayen, hangi sıfatla ve hangi talep üzerine “Diyanet Dedesi” olarak Almanya’ya gönderdiklerini sordum. Diyanet sorularımı hemen yanıtladı. Aşağıda resmi bir belge olarak sizlerle paylaşıyorum.
Diyanetin’in yanıtından anlaşılan şu ki, işin içinde Türkiye’nin Almanya büyükelçiliği var ve organizeyi yapan bizzat büyükelçi Berlin Büyükelçisi İrtemçelik! Ve zaten geçen pazar Berlin’de İzzettin Bey’in elemanlarınca yapılan toplantıda bu durum tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.
Toplantıya ve elçiye geleceğim. Ama önce misyoner Diyanet’in kollarına sığınan İzzettin Bey’in elamanlarına dair bir çift sözüm olacak.
Kuşkusuz ellerine verilen gri pasaportla Diyanet Dedesi unvanı alan 6 kişinin bu işte oynadıkları bir rol var. Ama bu kişilerin yaptıkları ettikleri her iş konusunda icazet aldıkları hocalarını yok mu sayacağız. O İzzettin bey ki Cem vakfında tek ve biricik otorite iken, elamanları ondan izinsiz su içmeye dahi gidemezken 6 Diyanet Dedesi bu işe kendiliklerinden soyunmuş olabilir mi. Tabi ki hayır… Elbette ki bu bir İzzettin Bey yapımı iştir. Ne güzel değil mi, bir yandan kitleler önünde taraftar toplamak için Diyanete hayır diyeceksin bir yandan da gizlice ilişkiler içinde bulunacaksın. İzzettin Bey için bu doğal olmuş bir siyaset tarzıdır. Diyanet’in yayınlayacağı Alevi kitapları konusunda kendisi işin başındaki asimile Osman Eğri’ye onay vermiş, Alevi toplumu yapılan işe tepki gösterince İzzettin Bey de çıkıp hemen muhalefete başlamıştır. Aynı şeyi Avrupa Birliğinden para almak konusunda da yapmıştır. Cem vakfı olarak Avrupa birliğinden yüzbinlerce avroluk proje almış, sonra dönüp rahatlıkla ab ile ilişkileri var diye başka çevreleri suçlayabilmiştir. Burada bir parantez açıp bu konuyu belgeleriyle yazacağımı söyleyip geçeyim.
Yani 6 kişinin eline bizzat İzzettin Bey’in icazetiyle Diyanet Dedesi gri pasaportu tutuşturulmuştur. Zaten bunun tersi de düşünülemezdi. Şimdiye değin Alevi toplumundan bir iki kandırılmış istisnayı bir yana bırakırsak Diyanet’in önünde eğilen bir insanımız çıkmamıştır. Hele hele kurumsal anlamda böyle bir ilişki Alevi tarihinde hiç mi hiç olmamıştır.
Diyanet için İzzettin Bey çevresi Aleviliğin zayıf halkasıdır.
Ancak Aleviliği o halkadan kırmayı düşünenlere ise fena halde yanıldıklarını göstermek gerekiyor.
VAİZ BÜYÜKELÇİ
Evet göstermek gerekiyor, Aleviliğe yakışan tablonun bu olmadığını, Berlin’de Alevilere vaaz veren büyükelçiye ve onu alkışlayan “canlara”! Nasıl? Alevi gibi durarak ve asimilasyonun her türlüsüne geçit vermeyerek.
Büyükelçi İrtemçelik’in Berlin toplantısında bir vaiz olarak söylediklerini alkışlayanlar kendi kardeşleri olan Alevilere hakarete ortak olduklarının, onlarla birlikte suçlanıp itelendiklerinin acaba farkında mıdırlar? Büyükelçi Alevilik üzerine vaaz verirken, Alevilerin iç tartışmaları üzerinden tüm bir Aleviliğe saldırdığını görmelerini engelleyen nedir? Devletin sıradan bir memurunu kendi değerlerinin önüne koyarlarken acaba hiç kendilerinin resmi olarak adam yerine konulup konulmadığını sorgulamışlar mıdır? Ve Alevilik adına kendilerine verilen dersi dinleyenler Türkiye Cumhuriyetinde bir tek Alevi büyükelçinin bulunmadığından haberdar mıdırlar!
Bu soruların cevabını bir kenara bırakalım, soruların kendisi bile bir toplum için acı ve trajiktir…
Evet büyükelçi resmen vaizlik yapmıştır. Kendisi varken ayrıca bir din ateşesine ihtiyaç yoktur.
Vaiz olarak Aleviliğin ne olduğunu ve ayrıca nasıl olması gerektiğini bir güzel açıklamış, anlatmıştır. Ve bolca alkış almıştır. Bu alkışları da hak etmiştir. Çünkü önünde eline bizzat kendisinin imzası ile gri pasaport verilen Diyanet dedeleri oturmaktadır. O Diyanet Dedelerinden feyz alan “canlar” oturmaktadır.
Diyanet, büyükelçilik ve cem vakfı el ele vererek Aleviliğin ruhuna fatiha okurlarken canların canlığından geriye bir hiçlik kalacaktır ancak.
Asimilasyoncuların atlarına binenler elbette efendilerinin hizmetkarı olacaklardır.
RED ET ! ASİMİLE ET!
Hükümet ve diyanet çevreleri ısrarla Alevi inancının özgün bir inanç olarak varlığını reddediyorlar.
Reddin etkisiz kaldığını düşündükleri yerde asimilasyon atını devreye sokuyorlar. Türkiye yetmedi yurtdışına kadar uzatıyorlar asimilasyoncu elerini.
İnanç özgürlüğünden söz edip Alevilerin şahsında her dem inanç özgürlüğüne ihanet ediyorlar. Politikaları yüzyıllardır hep aynı, yok say, red et, olmadı asimile et!
Politikayla, sistemle, yönetim erkiyle yapıyorlar.
Ve Alevi varlığına yönelik saldırılar karşısında onların her aracının karşısına biz de kendi varlık araçlarımızı koymadıkça, inkarcıların çizdiği bu yazgıya razı oldukça işlenen büyük suça ortak oluyoruz!
Dert bizde ise derman ellerimizdedir!
BELGE
T.C.
BAŞAKANLIK
Diyanet İşeri Başkanlığı
Sayı   : B.02.1.DİB.0.76.03-090.10-                                                                                 …/02/2007
Konu : Bilgi edinme
Sayın   Ali YILDIRIM
                                                                                                                                Kızılay/ANKARA
Diyanet İşeri Başkanlığı toplumu din konusunda aydınlatırken ve topluma din hizmeti sunarken vatandaşlık esasına ve kamu hizmeti ölçütlerine göre hareket edip birleştirici ve kuşatıcı olmaya azami gayreti sarf etmekte, bu bağamda yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında yaşayan soydaşlarımızın dini konulardaki talep ve beklentilerini de imkanlar nispetinde karşılamaya çalışmaktadır.
Cem Vakfı Avrupa Koordinatörlüğü yetkilileri Berlin Büyükelçiliğimize başvurarak, 20 Ocak 2007 – 18 Şubat 2007 tarihleri arasına denk gelen Muharrem ayında, Muharrem ayı, Aşure, Kerbela olayları ve benzeri konular hakkında Almanya’da yaşayan Türk toplumunu bilgilendirmek üzere Türkiye’den Cem Vakfı yetkililerinin 12 Şubat 2007 tarihine kadar Almanya’ya gönderilmesi talebinde bulunmuşlardır. Dışişleri Bakanlığımızdan resmi bir yazı ile Diyanet İşeri Başkanlığına intikal eden bu talebe imkanlar ölçüsünde olumlu yanıt verilmeye çalışılmış ve Cem Vakfından 6 yetkilinin (Ali Rıza Uğrlu, Sinan Boztepe, Davut Ali Savaş, Şükrü Kılıç, Yılmaz Doğan ve Veli Kızıldeli) belirtilen sürelerde Almanya’da bulunmaları temin edilmiştir.
Adı geçen görevliler, Berlin Din Hizmetleri Müşavirliğimizin desteğiyle Cem Vakfı Avrupa Koordinatörlüğnce düzenlenen bilgilendirme ve aydınlatma toplantılarına katılmışlardır.
Bu görevle ilgili olarak kendilerine hizmet pasaportu tanzim ettirilmiştir. Bu pasaportların süreleri, görev süreleri ile sınırlıdır ve Almanya için 3 aya kadar vize istenilmemektedir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Kemal Hakkı KILIÇ
Başkan a.
Dış İlişkiler Dairesi Başkanı V.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler