Sivas katliamından ders çıkarılmalı

Dönemin Sivas Belediye Başkanı ve bugünkü SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Gazanız mübarek olsun aslanlarım” demişti.

 Ali Arayıcı yazdı - Türkiye'de, uzun yıllardır eğitim-öğretim sisteminde ve devletin önemli kurumlarında gerici ve ırkçı bir zihniyetin eğemenliği söz konusudur. Bu durum, ırkçı ve gerici yobazların şeriat yanlısı bir düzen kurma özlemlerini olduğu gibi, Aleviler başta olmak üzere, öteki inanç grubundakileri sindirmek için; silahla tarama ve toplu yakmalar gibi “barbarca” katliam girişimlerini beraberinde getirdi. Bu konuda, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta ve 12 Mart 1995'te İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde; gerici ve yobazlar tarafından yapılan, kitle katliamları örnek olarak verilebilir.

Sivas katliamında, kentin tam merkezinde Valilik ve Belediye binalarına çok yakın olan Madımak Otel’inde, orta çağ karanlığına özlem duyan şeriat yanlısı bir düzen kurmak isteyen insanlık dışı yobaz katiller tarafından; aralarında yazar, folklorcu, bilim adamı ve sanatçılarında bulunduğu 2'si Otel görevlisi olmak üzere, toplam 35 insan; yükselen alev, alev kara duman içinde diri diri yakıldı. Bu katliam, insanlığın tam bir yüz karasıdır.

ALEVİ KATLİAMLARI

Türkiye siyasi tarihine kara bir “leke” olarak geçen bu olay, devleti yönetenler için utanç verici bir durumdur. Bu katliam, yüzyıllardan beridir süre gelen, “Anadolu Alevi’lerine” karşı yapılan katliamların bir devamıdır. Geçmiş yıllarda Nesimi’nin derisini yüzenler, Hallacı Mansur’un boğazına kurşun sıkanlar, Pir Sultan’ı darağacında asanlar, şeriatçı bir ayaklanmayla Kemalist öğretmen-teğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı bıçakla paramparça eden ırkçı, gerici ve yobazlar değil midir? Bunlar, hep aynı anlayışın ve zihniyetin unsurlarıdır.

Geçmişte Sivas’ta, Malatya’da, Çorumda Alevi inanç grubunda olanları, devrimcileri, sosyalistleri ve kendilerinden olmayan herkesi katledenler; en önemlisi de Kahramanmaraş’ta yüzlerce insan öldürenler ve hamile kadınların karınlarına şiş sokan şeriatçı ve ırkçılar; Sivas’ta 2 Temmuz 1993’de Madımak Otel’ine “Vali gidecek, şeriat gelecek.. Kemalist devlet yıkılacak. Şeytan Aziz’e ölüm. Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak” diye tekbir getirerek saldırıya geçip 35 aydın insanı polisin, askerin ve binlerce insanın gözü önünde yaktı.

SUÇLARI NEDİR?

Ne yazık ki, siyasi iktidar ve yandaşları tarafından, bu insanlık dışı katliam olayı, Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri için; Sivas’ta bulunan ünlü yazar Aziz Nesin’e, tepki olarak lanse edilmeye çalışıldı. Bundan dolayıdır ki, hiç suçu olmayan Aziz Nesin “günah keçisi” olarak seçildi. Aslında, işin gerçek boyutu böyle değildir. Bu olayda, gerçekler açıktan açığa inkâr ediliyor. Bu katliam, şeriatçı yobazlar ve yandaşları tarafından son derece organizeli tertipli bir olaydır.

Devlet yöneticilerinin önemli bir kesimin, bu katliamda eli vardır. Bu katliamda öldürülenlerin suçu nedir, biliyor musunuz? Bunların suçu, devrimci ve sosyalist olmak, insanı temel unsur olarak ele almak, sömürüye karşı olmak ve ülkesinin çıkarlarını ön plana almak; insan temel haklarına saygılı tam bağımsız demokratik, laik ve çağdaş bir Türkiye’yi savunmak; ülkesini sevmek ve Türkiye’nin AB’ye onurlu bir biçimde girmesini istemektir. Başka ne suçları olabilir?

SİYASİ İKTİDARIN TUTUMU

Sivas Kültür Merkezi’ni harap eden, Pir Sultan Anıtı’nı yerle bir eden ve 35 aydını yakan yobazlar karşısında, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel susmayı tercih etti. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in kimin tarafında yer aldığı şu sözlerinden anlaşılıyor:“Alınan tüm önlemlere rağmen 31 vatandaşımız, Allah’ın rahmetine kavuşmuştur. Kendilerine sabır diliyorum. Bir şeyi yakmak, illâ içine girmekle mümkün değil. Dolayısıyla bu yanmıştır. Tutuşturulmuş ve yakılırken, insanlar dumanda boğulmuştur. Otel’i kuşatan vatandaşların tümüne bir şey olmamıştır. Olay Otel’dekilerin boğulmasıyla ortaya çıkmıştır. Devlet oradadır”.

Dönemin İç İşleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, “Olay, Aziz Nesin’in tahriki sonucu ortaya çıkmıştır. Suçlu odur. Büyütülecek bir durum yoktur. Yakanlar tahrik edilmiştir. Önemli değil” diye açıklama yaptı. Aynı şekilde, dönemin Sivas Belediye Başkanı ve bugünkü SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Gazanız mübarek olsun aslanlarım” diyerek katilleri ödüllendirdi.

DEVLET SEYİRCİ KALDI

Düşüne biliyor musunuz, bir başbakan ölü sayısını az gösterdiği gibi, birde ölüye sabır diliyor. Ölüye sabır dilenir mi, ölüye sabır dilendiğini hiç duydunuz mu? Başbakana sormazlar mı, madem devlet oradaydı, niye gereken önlemleri yerinde almadınız diye?

Gerçekten, devlet isteseydi, Otel’in bulunduğu yerin konumu gereğince bu olay her hangi bir insanın ölümüne meydan verilmeden kısa sürede önlenebilirdi. Devlet, polisiyle, askeriyle kendi yöneticisinin (dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in) sesine kulak vermedi. Devlet, bu şeriatçı baş kaldırı karşısında gerekli önlemleri almadığı gibi, bir ölçüde de olsa katliama seyirci kalarak tahrikçilik ve kundakçılık yaptı.

Irkçılığa, faşizme, gericiliğe ve şeriatçılığa karşı olan yurtseverlerin, devrimcilerin, sosyalistlerin ve herkesin; bu olaydan çok önemli bir ders çıkarmaları gerekir. Bu acı olayın, bir daha yaşanmaması için, birlikte örgütlü, işbirliği ve dayanışma içinde olmaları kaçınılmazdır. Eğer, bunlar yapılmazsa katledilenlerin anısına karşı en büyük saygısızlık yapılmış olur. Anımsatmak gerekir ki, 35 insan ölümü hak etmedi, onlar gerici ve şeriatçı yobazlar tarafından katledildiler. 

Sivas Katliamı Haberleri

‘Yedi saat taşlandık, sadece ezanda durdular’
Oğlu Serkan’ın acısı hiç dinmedi
Aleviler Sivas Katliamını unutmaz, hesabını sorar!
Hollanda Büyükelçiliği, Sivas Katliamı davasına gözlemci olarak katılacak
Sivas Madımak şehidi Uğur Kaynar'ın kardeşi onu anlattı