Seyfi Oktay konuşabilseydi

Seyfi Oktay konuşabilseydi

Seyfi Oktay konuşabilseydiHACIBEKTAŞ VELİ TÖRENLERİNDEN İZLENİMLER / MİYASE İLKNURNEVŞEHİR - 45. Hacı Bektaş Veli anma törenlerinde bir ilk...

A+A-

Seyfi Oktay konuşabilseydiSeyfi Oktay konuşabilseydi

HACIBEKTAŞ VELİ TÖRENLERİNDEN İZLENİMLER / MİYASE İLKNUR

NEVŞEHİR - 45. Hacı Bektaş Veli anma törenlerinde bir ilk yaşandı. Cumhurbaşkanlığı törenlerin akışına resmen müdahale etti. Törenin sunucusunu dahi Cumhurbaşkanlığı belirledi. Protokol ve oturma düzenine yine Cumhurbaşkanlığı karar verdi. Abdullah Gül, törene katılacağını açıklayınca Alevi tabandan gelebilecek tepkileri de göze almış olduğu belliydi. Refah Partisi iktidarı döneminde aynı partiden Kültür Bakanı törende konuşurken de yoğun protestolarla karşılaşmış ve konuşmasını ıslıklar arasında sürdürebilmişti. Bu olay anımsandığında Ertuğrul Günay ve Abdullah Gül’ün de yoğun bir protestoyla karşılaşacağını tahmin etmek zor değildi. Ancak gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse AKP kendince önlemlerini de almıştı. Abdullah Gül’ün memleketi Kayseri’den sabahın erken saatlerinde otobüslerle getirilen hemşerileri protokol tribününe yakın yerlere yerleştirildi. Program akışı da Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlendi. Yine de Gül’ün protestolardan kurtulması mümkün olamadı. Bu yılki Dostluk ve Barış Ödülü’ne layık görülen eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay kürsüye çıktıktan birkaç dakika sonra “Sivas’ın hesabı sorulacak” sloganları eşliğinde yüz kişilik bir grup alana gelerek Gül’ün kürsüye çıkışına kadar geçen süre içinde protestolarını sürdürdüler.

Cumhurbaşkanı Gül’ün korumaları sunucudan Seyfi Oktay’ın konuşmasını kesmesini istedi. Sunucu da korumalardan gelen bu talebi Seyfi Oktay’a iletince Seyfi Oktay sinirlenerek “Siz kimsiniz, hangi yetkiyle benim konuşmama engel oluyorsunuz” diyerek sunucuyu tersledi. Ancak korumalar sunucuya, sunucu da Seyfi Oktay’a tacizlerini sürdürdüler. Seyfi Oktay bu durum karşısında öfkelenerek bu şartlar altında konuşamayacağını söyleyip kürsüden indi. Ödül almak üzere tekrar kürsüye çağrılan Seyfi Oktay sunucuyla tartışmasını sürdürdü. Seyfi Oktay konuşabilseydi eğer Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın o meydanda oturmaları tam bir cefaya dönüşecekti.

Herkes hukuka bağlıdır

Oktay konuşmasında Mustafa Kemal’in kurduğu laik cumhuriyetin hangi temellere dayandığını, devrimin kaynağının nerelerden alındığını söyleyecek ve sözlerini şöyle sürdürecekti: “Cumhuriyet devrimi, egemenliği halklaştırmıştır. Hükmetmek, egemenliği kullanmak halka bırakılmıştır. Ancak devrim bununla yetinmemiş demokratik halk egemenliğine laik hukuk devleti ile taçlandırmıştır. Çünkü demokratik, özgürlükçü hukuk devletinde, azınlığın da, çoğunluğun da keyfi yönetimine, diktasına yer yoktur. Hukuk devletinde herkes hukuka bağlı ve bağımlıdır. Hangi koşulda olursa olsun, hiç kimseye, zümreye, sınıfa ve partiye ayrıcalık tanınmaz. Hukuk üstünlüğünü sağlayan kurallarla kendisini bağlı saymayan anlayış, hukuk devleti nezdinde meşru sayılmaz. Eğer hukuk devleti yaşayacaksa, hukuk devletinden kurtulmak gibi bir amaç yoksa yüzde 90 oyla iktidar olsanız dahi hukuka, özellikle onun olmazsa olmaz ilkelerine uymak zorundasınız. Hiç kuşku yok ki parmak çoğunluğu demokratik işleyişi sağlayan, hukuk devletine işlerlik kazandıran olgudur. Ama bu durum hukuksal ve demokratik çerçevede kaldığı sürece böyledir. Onun dışına çıkan parmak çoğunluğu demokratik niteliğini kaybeder. Demokratik hukuk devletinde parmak çoğunlukları, sistemin totaliter yapılara dönüştürülmesinin aracı olamaz, keyfi yönetimin despotizmin hukuk dışılığın, sağdışılığın aracı olamaz ve ona demokratik meşruiyet kazandıramaz. Ünlü bilgin Spinoza ‘Parmak çoğunluğu insanı hikmet sahibi yapmaz’ diyor. Bugün Cumhuriyetin çoğu temel kurumları kuruluş amaçlarına ters işler hale gelmişler; demokratik, laik niteliklerini önemli ölçüde yitirmişlerdir.”

Selmanpakoğlu destek istedi

Oktay buna benzer görüşleri kürsüden söyleyemedi. Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu ise yıllardan beri Alevilerin değişmeyen fakat bir türlü de çözülemeyen sorunlarını yineledi. Zorunlu din derslerinin kaldırılması, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, firari olan Sıvas katliamı sanıklarının yakalanıp yargı karşısına çıkarılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Sünni inancının hâkimiyetinden kurtarılması gibi taleplere ek olarak Nevşehir Üniversitesi’ne bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi için halen kullanılmakta olan belediye binasını tahsis etmeye hazır olduğunu ancak diğer ihtiyaçlar için törende hazır bulunan Bakan ve Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan tam destek istedi.

Cumhurbaşkanı Gül’ün kürsüye çıkıp çıkmayacağı merak konusuydu. Hele de meydanda yoğun protestolar varken. Ancak çevik kuvvet, protestocuları alanın dışına çıkarınca Gül’ün konuşması için gereken ortam hazırlanmış oldu. Abdullah Gül cılız protestolar içinde kürsüye çıktı. Uzun süre Alevi hoşgörüsünden dem vuran Cumhurbaşkanı Gül, güzel sanatlar fakültesi için de “Belediye başkanının binayı terk etmesine gerek yok, Bakan ve Hisarcıklıoğlu gerekenleri yapacaktır” diye vaatte bulundu.

Gül’e ilginç uğurlama...

Gül kürsüden indikten sonra AKP’lilerin çok iyi becerdiği halkla ilişkiler yöntemlerini sergiledi ve meydanın çevresinde toplanmış halkın ellerini sıktı. Tabii ön sıralarda bulunanları. Eh onlar da Kayseri’den gelen hemşerileri olduğuna göre Gazianteplilerin deyişiyle “sen sağa pişir, sen sağa ye” sözü yaşama geçirilmiş oldu. Gül meydandan ayrılırken kürsüden Mahsuni Şerif’in Atatürk’e yazdığı “Bir daha gel gel Samsun’dan, sarı saçlı mavi gözlüm nerdesin” türküsüyle uğurlanması dikkatlerden kaçmadı.

SARIGÜL’E BÜYÜK İLGİ - Cumhurbaşkanı Gül’ün protokole müdühale etmesi etkinliklere gölge düşürdü.  Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ise Hacı Bektaş’ta yurttaşların büyük sevgisiyle karşılandı. Şişli’den törenlere katılan yurttaşlar için 50 otobüs tahsis eden ve bölgeye 250 çadırlık bir çadırkent kuran Sarıgül, Hacı Bektaş felsefesinin temelini barış ve hoşgörünün oluşturduğunu belirterek “Savaşların olmadığı, acıların yaşanmadığı, insanların öldürülmediği bir dünyada barış içinde, kardeşçe bir arada yaşayabilmek için Hacı Bektaş felsefesi özümsenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır” dedi.

CUMHURİYET - 17 Ağustos 2008

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.