Sinemilliler: Bir Alevi Ocağı ve Aşireti

Sinemilliler: Bir Alevi Ocağı ve Aşireti

Sinemilli bir Alevi ocağının ve aşiretinin adıdır. Ağırlıklı olarak Maraş ve havalisinde yerleşmiş olan Sinemillilerin küçük bir kolu da Erzincan'dadır....

A+A-

Sinemilli bir Alevi ocağının ve aşiretinin adıdır.
Ağırlıklı olarak Maraş ve havalisinde yerleşmiş olan Sinemillilerin küçük bir kolu da Erzincan'dadır. Bu makalede sözlü ve yazılı kaynaklara dayanılarak Sinemilli tarihine mümkün olduğunca ışık tutulmaya çalışılmıştır.
Ayrıca Alevi cemaatleri arasında başka örneklerine de rastlanılan ocak-aşiret bütünleşmesinin olası kökenleri hakkında bazı önermelerde bulunulmuştur. Çalışmanın dayandığı sözlü anlatılar Maraş, Erzincan ve İstanbul'da Sinemilli mensuplarıyla yapılan yüz yüze görüşmeler esnasında derlenmiştir. Yazılı belgeler ise Sinemilli dede ailelerinden gelmektedir ve tıpkıbasımları makalenin sonunda verilmiştir. Bu farklı kaynakların karşılaştırılmalı ve eleştirel bir değerlendirmesi sonucunda bağımsız bir Sinemilli kimliğinin Elazığ bölgesinde, 17. yüzyıl veya öncesinde şekillendiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Sinemilliler 1700'ler civarında Elazığ'dan ayrılıp Maraş ve Erzincan'a yerleşmişlerdir. Sinan adında, kendisi veya ailesinden bir başkasının Vefai tarikatı ile bağlantılı olduğunu anladığımız bir zatın Sinemilli kimliğinin oluşumunda anahtar rolü oynamış olması kuvvetle muhtemeldir.

I) Konu ve Kaynaklar


Maraş'ın Elbistan kazasına bağlı Kantarma köyü halk müziği alanında derleme yapanların uğrak yerlerinden biridir. Kantarma'yı derlemeciler için bir çekim merkezi haline getiren, özellikle yaşlı kuşaktan olanlarının hemen tümü birer bağlama ustası olan ve geniş bir deyiş repertuarına sahip dedeleridir.1) Kantarma dedeleri, eskiden beri aralarında yüksek oranda okuma yazma bilenlerin varlığı, Alevilik konusundaki derin bilgileri ve hoş sohbetleri ile de yörede ün salmışlardır. Yani sadece Alevi müzik geleneği değil, bu geleneğin beslendiği Alevi inanç ve kültürü açısından da Kantarma köyü bölgenin en önemli merkezlerinden biri konumundadır.2) Kantarma'ya bu özel konumunu veren dedeleri Sinemilli ocağındandır.3) Bu makale Sinemilli ocağının tarihi hakkında mevcut sözlü ve yazılı kaynakların sistematik bir değerlendirmesini ve buna dayanarak konuyla ilgili yapılan bazı tespit ve önermeleri içermektedir. Amacımız her şeyden önce Sinemilliler'in, özellikle de bu ocağa mensup dede ailelerinin
tarihine, kaynaklarımız elverdiği ölçüde ışık tutabilmektir. Ancak Sinemilli, bir ocak adı olmanın yanı sıra bir aşiret adıdır da. Dolayısıyla bu çalışma, Alevi cemaatleri arasında başka örneklerine de rastladığımız bu ocak-aşiret bütünleşmesinin olası kökenleri hakkında düşünmemize de vesile olacaktır.

Çalışmanın ana kaynakları, Maraş, Elazığ, Erzincan ve İstanbul'da yaptığımız görüşmeler esnasında derlediğimiz sözlü anlatılarla, Sinemilii dedelerinin ellerinde bulunan yazılı belgelerdir. Hepsi 1700 sonrasına ait bu yazılı belgelerin, biri istisna tümünün aslı Kantarma köyünde yaşamakta olan Küçük Tacim (Bakır) Dede'dedir. Ocağın Erzincan kolundan gelen ve bir icazetname olan diğer
belgenin aslı ise, ataları dört kuşak önce Erzincan'ın Vağaver/Vaver köyünden Elazığ'ın Keban ilçesine bağlı Bayındır köyüne göçmüş olan, ancak kendisi halihazırda istanbul'da yaşayan ve Karacaahmet Sultan Derneği'nin de başkanlığını yapan Muharrem Ercan Dede'dedir. Maraş'a bağlı Pazarcık ilçesinin Bozlar beldesindeki Başpınar köyünde yaşayan bir başka Sinemilli dedesinin elindeolan şecereyi ise görme imkanımız olmadı.

Kantarma belgelerinin çevirileri Gazi üniversitesine bağlı Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi'nin çıkardığı Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi'nde yayınlanmıştır.(4) Ancak Sinemilli ocağı ile bağlantısı olmayan bir şahıs tarafından birer kopyalan kendilerine ulaştırılan bu belgeler, maalesef derginin yazarları Alemdar Yalçın ve Hacı Yılmaz tarafından asıl kaynaklan araştırılmadan kullanılmıştır. Ayrıca belgelerin okunmasında ve çevirisinde önemli hatalar yapılmış ve bütün bunların sonucu olarak da belgelerin yorumlanmasında ciddi yanlışlara düşülmüştür. Aşağıda bu belgelerin dökümü verilirken, bahsi geçen yayında yapılan okuma ve çeviri hatalarının özellikle önem arz edenleri dipnotlarda gösterilecektir. Erzincan kolundan gelen icazetnamenin özet bir çevirisi ise daha önce araştırmacı Mehmet Yaman tarafından belgenin sahibi aileye verilmek üzere yapılmış, ancak hiçbir yerde yayınlanmamıştır.(5) Hem Maraş kolundan gelen belgelerin hem de Erzincan kolundan gelen icazetnamenin tıpkıbasımları makalenin sonuna eklenmiştir.

II) Sinemilliler'in Yaşadıkları Yerler

Sinemilli, hem yoğun olarak Maraş ili ve havalisinde yaşamakta olan bir Alevi aşiretin, hem de o aşiretin bağlı olduğu dede ocağının adıdır. Aşiretin Kalenderler kolundan gelen ve Sinemilliler arasında dede soylu kabul edilen ailelerin Maraş yöresindeki ana yerleşim noktası Elbistan'a bağlı Kantarma köyü ve eskiden onun mezrası olan Gücük'tür.(6) Gene Maraş iline bağlı Pazarcık ilçesinin Maksutuşağı<7) ve Bozlar köylerinde ve civardaki başka bazı mezra ve köylerde de bu koldan gelen Sinemilli dedeler vardır. Ocağın Nadarlar olarak bilinen daha küçük bir kolu da Erzincan'da, özellikle merkeze bağlı Vağaver (şimdiki Cumhuriyet mahallesi) ile Kemah'a bağlı Nadaroğlu (yeni adı Dereköy) ve Apuşta (yeni adı Aksakal) köylerindedir. Ayrıca Vağaver köyünden bir dede ailesi, dört kuşak önce Elazığ'ın Keban ilçesine bağlı Bayındır köyüne giderek talipleri arasında yaşamaya başlamıştır.(8) İlerde daha ayrıntılı değineceğimiz gibi, Elazığ aslında Sinemilliler'in Maraş ve Erzincan'a göçmeden önceki ortak vatanıdır.

Tüm Sinemilliler'in mürşit olarak tanıdıkları Ağuiçen ocağının Koca Seyit kolundan gelen dedeler de gene Elazığ merkeze bağlı Sün köyündedir veya hatırlanabilir bir tarihte Sün'den Erzincan merkeze bağlı Brastik (yeni adı Söyütözü), Erzincan-Kemah'a bağlı Ardos (yeni adı Beşikli) ve Sürek, Elazığ merkeze bağlı Pirinççi, Maiatya-Darende'ye bağlı Yeniköy, Elbistan'ın Gücük ve Kantarma köyleri ile Adıyaman-Çelikan'ın Bulam (yeni adı Pınarbaşı) kasabasına göçmüşlerdir.

Sinemilli aşireti mensuplarının yaşadığı köyler ise özellikle Maraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerindedir. Ancak günümüzde Maraş kökenli Sinemilli nüfusunun büyük çoğunluğu Antep gibi yakın şehir merkezlerine veya İstanbul başta olmak üzere metropollere yerleşmiştir. Antep'e göçenler arasında, Pazarcık'ın Bozlar beldesinin Saray köyünden, geleneksel olarak aşiretin reisliğini yapan Azizler koluna mensup aileler de vardır.(9) Ayrıca Batı Avrupa ülkeleri ve Kanada başta olmak üzere yurtdışına göçmüş ve köylerini ancak yazdan yaza ziyaret eden kayda değer büyüklükte bir Sinemilli nüfusu mevcuttur. Özellikle yurtdışına göçte 1978 yılında meydana gelen Maraş olaylarının önemli etkisi olduğu söylenmektedir. Maraş dışındaki Sinemilli yerleşimleri ise daha çok Kayseri (Sarız, Pınarbaşı), Malatya (Arguvan, Akçadağ) ve Adıyaman illerindedir. Bunlar dışında gene aynı bölgelerde ve ayrıca Erzincan, Elazığ, Sivas (Yıldızeli,Şarkışla, Çetinkaya), Ardahan (Damal), Antep (Kilis) ve Çorum'da Sinemilli aşiretine mensup olmamakla birlikte, Sinemilli ocağına bağlı aşiretler, köyler ve aileler mevcuttur. Sinemilli aşiretinden olmayan ama Sinemilli dedelerine bağlıbu gruplar arasında en önemlileri, Maraş ve Adıyaman illerindeki Alhaslar aşireti, Arguvan havalisindeki Atma aşireti ile Malatya'nın Akçadağ ilçesinde meskun Kürecik aşiretinin büyük çoğunluğudur. Maraş Sinemillileri'nin aksine, Erzincan'a göçmüş olan ocağa bağlı dede aileleri Kürtçe bilmemektedir.

Bununla birlikte her iki kolun talipleri arasında da anadil olarak hem Kürtçe hem Türkçe konuşanlar vardır.

III) Harput'tan Göç: Sinemilliler'in -1700 Sonrası Tarihi
a) Konuyla İlgili Sözlü Anlatılar

Sinemilliler'in Maraş ve havalisine çok zaman önce Harput'tan göç ettiğini bazı yaşlı Sinemilli dedelerinden halen duymak mümkündür. Ailenin elindeki yazılı belgeler de bu anlatıyı desteklemektedir. Bu belgelere göre 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başlarına denk düşen bu göç esnasında, Elazığ ilinin Keban
ilçesine bağlı Piran beldesinden çıkan Sinemilliler'in ana kolu Maraş yöresine yerleşirken, Sinemilli dede ailelerine mensup küçük bir grup da Erzincan'a gitmiştir. Gene sözlü anlatıya göre, bu ikinci grup da aslında önce Maraş havalisi ne gelmiş, bir süre orada kaldıktan sonra Erzincan'a göçmüştür. Elazığ-Ke-
ban'ın Piran beldesindeki Akgömlek köyünde bugün halen Sinemilliler'in ortak atası kabul edilen ve Anadolu'ya Horasan'dan geldiği söylenen Sultan Sinemil- li'ye ait bir türbe bulunmaktadır (Bkz. Resim 1-4)°°

Maraş kolundan gelen dedelerin anlattığına göre Sultan Sinemilli'nin dört oğlu olmuştur: (l2) Kalender, Nadar, Aziz ve Şems veya kimilerince Haydar. Dedelik, Sinemillileri'in Elbistan'a yerleşen Kalenderler kolunda kalmıştır. Kalenderin Meryem, Hatun ve Fate adlı üç kızından gelen torunları, Sivas-Gürün'e
bağlı Deveçayır, Elbistan'a bağlı Höyücek (eski adı Meyrikan/Meryemuşağı) ve Kastal köyleri ile kısmen de Gücük ve Kantarma'ya yerleşmiştir. Kalenderin dört erkek çocuğundan gelen torunlarına ise topluca "Bavan/Babalar" denir. Bu dört kol "Dalli/Delil uşağı," "Kalan/Kalolar," "Memikan/Memik uşağı" ve "De-
dan/Dedeler" olarak adlandırılır. Maraş'taki Sinemilli dedeleri Kalenderlerin Dedan kolundan gelmektedir. Bugün Sinemilli ocağının en önemli köyü olan Kantarma'da bu Dedan kolundan gelen dört kabile yaşamaktadır. Ancak bu kabileler arasında da bir iç hiyerarşi mevcuttur ve buna göre Dedanlar'ın Bektaşan/Bektaşlar denilen kolu köydeki en büyük ve en önemli dede ailesi olarak kabul edilir. Bu önemlerine atfen de "mal-e dede," yani "dede evi" olarak bilinirler. Gene bu iç hiyerarşi ve iş bölümüne göre ocağın rehberleri de Dedanlar'ın Memikan/ Memik uşağı kolundan gelir.

Erzincan kolundaki dedelerin Sultan Sinemilli'nin evlatlarına dair sözlü gelenekleri Maraş kolundaki dedelerinkinden biraz farklıdır.<16) Öncelikle onlar Şems veya Haydar adlarından bahsetmiyorlar ki bu da bizim yukarıda konuyla ilgili yaptığımız çıkarıma uygun düşmektedir. Erzincan koluna göre Sultan Sinemilli'nin dört değil, beş oğlu olmuştur. Bunlardan Kalender, Nadar ve Azizin adı Maraş kolunun anlatımlarında da geçmektedir. Ancak bu üç isim dışında, Nadar ile birlikte Erzincan'a yerleşmiş olan Süleyman ve Ahmet adında iki Sultan Sinemilli evladından daha söz edilir. Hatta bu üç kardeş kendi adlarını taşıyan üç köy kurup buralara yerleşmişlerdir. Halen mevcut olan bu köyler Erzincan Kemah'daki Nadaroğlu (Dereköy) köyü ile Erzincan merkeze bağlı Süleymanlı ve Ahmediye köyleridir.

Aşağıda dökümünü verdiğimiz yazılı kaynaklarda, Erzincan Sinemillileri'nin ilk yerleştiği köylerden biri olarak Karpuzahuru adı zikredilmektedir. Bu köyün adının 16.yüzyıl tahrirlerinde de geçtiğini göz önüne ahrsak,(l7} en azından ilk etapta Sinemilliler'in yeni köy kurmak yerine mevcut eski köylere yerleştiği sonucunu çıkarabiliriz.

Bu durumda Erzincan kolunun anlatısında geçen Süleyman ve Ahmet adları, Sinemillileri'in kendilerinin kurmayıp sonradan yerleştikleri yerlerin adını kendi sözlü geleneklerine eklemlemelri ile bağlantılı olabilir. 16. yüzyıl Erzincan tahrirlerinde, gene Karpuzahuru gibi Güney Erzincan'da bulunan Kışlak-ı Süleyman adlı bir köyün geçmesi ve yörede Erzincan'daki Ahmediyye medresesine vakfedilmiş köylerin varlığı bu açıdan dikkate değerdir.(l8) Ancak bahsi geçen üç köyün gerçekten de Sinemilliler tarafından kurulmuş olabileceği olasılığını tamamen reddedemeyiz. Özellikle Nadaroğlu köyü örneğinde bu ihtimali sorgulamamızı gerektirecek bir durum yoktur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Nadar her iki kolun sözlü geleneğinde de Erzincan Sinemillileri'nin atası olarak bilinir. Ayrıca Nadar'ın diğer kardeşleri ile birlikte önce Maraş'a göçtüğü, daha sonra Maraş'tan Erzincan'a gittiği söylenir. Ancak Erzincan'da kurulan "Nadar-oğlu" köyü, adından da anlaşıldığı gibi Nadar'ın kendisi tarafından değil, muhtemelen kendisinden bir veya birkaç kuşak sonraki kişilerce kurulmuş olmalıdır. Şu halde, söylendiği gibi Süleymanlı ve Ahmediye köyleri de Sinemilliler tarafından ve Nadaroğlu köyü ile aynı tarihlerde kurulmuşsa, kurucularının Nadar'ın kardeşleri değil de çocukları ve torunları kuşağından birileri olması, ancak sözlü gelenekte kuşaklar arasındaki bu sıra ilişkisinin bozulmuşluğu akla yakın gelmektedir. Her iki durumda da Nadar adı Maraş anlatılarında muhafaza edilirken, Ahmet ve Süleyman adının bilinmemesi böylece açıklanabilir olmaktadır.

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum