Yavuz EKŞİ : Yaratılışçılar şaşırmış

Yavuz EKŞİ : Yaratılışçılar şaşırmış

Yavuz EKŞİ : 'Yaratılışçılar' şaşırmış!   Biyoloji derslerinde Darwin'in 'evrim teorisi'nin yanında elbette önceki...

A+A-

Yavuz EKŞİ : Yaratılışçılar şaşırmışYavuz EKŞİ : 'Yaratılışçılar' şaşırmış!
 
Biyoloji derslerinde Darwin'in 'evrim teorisi'nin yanında elbette önceki hipotezler ve Darwin'den bu yana ortaya çıkan alternatif/tamamlayıcı bilimsel tezler işlenecek. Ancak evrim teorisinin alternatifinin yaratılış inancı olduğunu söylemek, tamamen öznel bir alan olan manevi yaşantıyı nesnel bir alana sıkıştırmak, sığlaştırmaktır

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM) aldığı 1580 no'lu 'Eğitimde Yaratılışcılık Tehlikeleri' başlıklı karar Radikal gazetesinde Yaratılış teorileri insan haklarına tehdit ve Evrimin öğretimi demokrasi için şart başlıkları ile verilmiş.

9 Ekim 2007 tarihli Radikal'de yayımlanan 'Bilim Budalalığı' başlıklı yazısında sayın Nuray Mert başlıkların yüzeyselliğini eleştirip bilimsel konularla siyasal konuların örtüştürülmeye çalışılmasının sakıncalarına işaret etmiş. Bununla ilgili olarak verdiği örnekte de geçmişte sosyal Darwinizmin faşizme düşünsel temel oluşturduğunu hatırlatmış. Sayın Nuray Mert'in AKPM kararının gazetede veriliş biçimine yönelik eleştirisine katılmakla birlikte kararın kendisine yönelik eleştirilerine anlam veremiyorum.

Sayın Nuray Mert'in bilimin varoluşla ilgili sorulara cevap veremeyeceği yönündeki tespitlerine bir ayrımın altını çizerek katılıyorum. Evet, insanın niçin var olduğu ile ilgili sorular bilimin konusu değil, felsefe ve teolojinin konusudur. Öte yandan insanın nasıl oluştuğu sorusu elbette ki biyolojinin konusu içine girer. Dünyanın nasıl oluştuğu sorusu astrofiziğin, evrenin nasıl oluştuğu sorusu da kozmolojinin konusudur. Böyle bir ayrımı benimseyen biri için din ile bilimin konusu farklıdır; aralarında çelişki veya örtüşme olması söz konusu değildir; aynı soruya alternatif cevaplar da getirmezler.

Evrim konusunda 'yaratılışçılar' ile bilim adamları arasındaki çatışma bilim adamlarının insanın niçin varolduğuna ilişkin bir şeyler söylemesinden mi kaynaklanıyor? Hiç de değil; gerek Darwin gerek de konuya daha sonra katkı yapan bilim insanları evrimin mekanizması ile ilgili modeller öne sürüyorlar. Asıl tartışma teoloji adına konuşanların bilimin nasıl sorularına verdiği yanıtları beğenmemesinden kaynaklanıyor.

Şempanzeden salyangoza

Öyle görülüyor ki dinsel inanca sahip insanların çoğu diğer canlılarla ortak bir atadan gelmeyi küçük düşürücü bir durum olarak algılamaktadır. Öte yandan biyolojik olarak şempanzeden salyangoza tüm canlılarla ortak bir atadan geldiği bilgisini içselleştirmiş olmakla birlikte dinsel inancını samimiyetle sürdüren insanlar da var. Bunu yapmakla da hiçbir çelişkiye düşmüyorlar çünkü nasıl ve niçin sorularının cevabı için farklı kaynaklara başvuruyorlar. Bugün sorun biraz da teoloji adına konuşan birilerinin 'yaratılışın' nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin kafasındaki 'dine inanan evrime inanmaz' şartlanmasını diğer inananlara dayatmaya çalışmasından kaynaklanıyor. Yaradılışa inanan herkes "yaratılışçı" değildir! Çünkü insan yaradılışın sadece manevi varlığına ilişkin olduğuna inanabilir, dinin kendisine neden varolduğunu açıklarken nasıl varolduğuna ilişkin hiçbir kısıtlama getirmediğine inanabilir. El Cehiz, Abdurrahman El Hazini, Nasreddin Tus-i, El Biruni, İbn Haldun gibi bilim adamları yaradılışa inanmadıkları için mi evrimin mekanizması üzerine düşünceler ürettiler sanıyorsunuz?

Ortaçağ'da yaşayan bir insan için dünyanın evrenin merkezinde olmaması düşüncesi de son derece küçük düşürücüydü. Bütün evren insan için tasarımlandığına göre onun yaşadığı yer de evrenin merkezi olmalıydı. Öyle olmadığını söylemek açıkça yaradılışı ve yaratıcıyı inkâr etmek ve insanı alçaltmaktı. Bugün aklı başında kim dünya evrenin merkezinde değil diye gocunuyor. Dünya evrenin merkezinde değil diye inancını terk eden var mı? İnananlar insanın fiziksel evrenin merkezinde olduğunda ısrar etmenin anlamsızlığının ortaya çıkmasıyla varılan noktada, belki de, insanın fiziksel evrenin değil ama manevi evrenin merkezinde olduğunu düşünmeye başladılar. 'Yedi katlı gök' Batlamyus astronomisine inanan birine ne anlam ifade ediyordu? Bugün yaşayan birine aynı anlamı ifade edebilir mi?


Felsefe, mitoloji, teoloji

Sayın Nuray Mert'in bilim ile siyasetin karıştırılmasının yanlışlığına işaret ettiğini görünce bilimin maneviyat ile karıştırılmasının sakıncalarına da değineceği, manevi dünya ile fiziksel dünya arasında da bir ayrım yapacağı umuduna kapılıyorsunuz. Bunun doğal sonucu olarak da AKPM'nin bilimsel içerikli derslerde yaratılış inancının okutulmama kararını destekleyeceğini, en azından bu kararı alanları sığlıkla ve bilim budalalığı ile suçlamayacağını... Elbette ki yaratılış inancı örneğin Hint mitolojisi gibi alternatifleri ile birlikte felsefe, mitoloji veya teoloji içerikli derslerde okutulmalı. Ancak yaratılış inancı ile Darwin'in evrim teorisi aynı soruya cevap vermediklerine göre birbirinin alternatifi değildir ve aynı derste birbirinin alternatifi gibi okutulmaları yanıltıcıdır.

Bilimsel düşünceyi içselleştirmiş insanlar Darwin'den çok önce de evrim olduğunu düşünüyorlardı. Evrim düşüncesi eski Yunan'a kadar gider. İslam dünyasında da evrimi anlamak için çaba sarf etmiş, mekanizmalar öne sürmüş çok sayıda bilim adamı var. Kısacası evrimi Darwin keşfetmedi, sadece evrimin mekanizması için bugün geniş ölçüde doğru kabul edilen bir teori ortaya koydu. Öte yandan 'yaratılış'çıların yazdıklarına baktığımızda Darwin teorisini 'çürütüp' evrimin olmadığı sonucuna vardıklarını görüyoruz. Hazretler kazara Newton teorisini çürütseler cisimlerin hareket etmediği sonucuna varacaklar! Günümüzde teoloji adına konuşup da evrimi 'çürüten'lerin bilim kültürü ve mantık durumu bu kadar olunca neden insana insan propagandası yapmak dışında bir düşünce üretememeleri de anlaşılıyor. 'Yaratılışçılar' henüz 1000 yıl öncesinin İslam dünyasının düşünce düzeyine ulaşamadılar ki söyledikleri günümüz bilimine bir katkıda bulunabilsin, alternatif oluştursun.

Elbette bilimsel teorilerin hiçbiri nihai değildir ve yeni olgular Darwin'in teorisini çürütebilir. Bu durumda Darwin'in evrim teorisi terk edilip yeni bir evrim teorisi yapılır! Evet, Darwin'in alternatifi gene pozitivist bir 'bilim budalalığı' olacaktır. Bunun nedeni bilimsel teorilerin doğal olayları yalnızca doğal olaylara dayanarak açıklama çabasıdır. Başka türlüsüne bilimde açıklama denmez ki.

Yani kim sanıyor ki bilim bir gün ilerleyip "tüm canlılar Tanrının 'ol!' demesiyle olmuş" diyecek. Bunu bilecek kadar pozivitizm herkese lazım!

Biyoloji derslerinde Darwin'in evrim teorisi'nin yanında daha elbette önceki hipotezler ve Darwin'den bu yana ortaya çıkan alternatif/tamamlayıcı bilimsel tezler (örn. Stephen Jay Gould, Richard Dawkins'in katkıları) işlenecek. Ancak evrim teorisinin alternatifinin kadim dinlerin yaratılış inancı olduğunu söylemek sadece dinsel inançlar ile bilimi karşı karşıya getirmek değil tamamen öznel bir alan olan manevi yaşantıyı nesnel bir alana sıkıştırmak, sığlaştırmaktır. Bu anlamda Sayın Nuray Mert'in yaradılışın biyoloji derslerinde okutulmaması kararına neden tepki gösterip 'bilim budalalığı' olarak nitelendirdiğini anlayamıyorum. Bu, özellikle de dinsel düşüncenin bilimden farklı doğasına saygı gösteren bir karar. Kaldı ki günümüz Türkiye'sinin geldiği noktada sorun biyoloji dersinde yaratılışın anlatılmaması değil, tersine, ilgili ilgisiz bilimum derslerde 'yaratılışçılık' anlatılırken biyoloji dersinde evrim teorisinin hiç anlatılmaması veya gerçekler çarpıtılarak 'çürütülmüş bir teori' olarak sunulmasıdır. Bu konuda kalem oynatan aklı başında insanların AKPM kararını eleştirmek yerine bu durumu eleştirmesi taraf olmak adına daha uygun bir tavır olmaz mı?

Adını koymak...

Ayrıca bir şeyin adını koymak ne zamandan beri eleştiri kabul ediliyor? Bir yaklaşımı pozitivist olarak yaftaladığınızda onda neyin yanlış olduğunu açıklama gereğinden kurtuluyor musunuz? Bilimin bazı sorulara cevap vermiyor olması o sorulara cevap vermeye kalkışan her düşünceyi huşu içinde dinlememizi mi gerektiriyor? Bilimin nefesinin bittiği yerde teolojinin sahası başlar dediğinizde bilimin her ilerlemesinde teoloji ile çatışacağını söylemiş olmuyor musunuz? Aydınlanma devrimi siyasi/sosyal birtakım problemleri çözemediyse bu evrim teorisinin yanlış olduğu anlamına mı gelir? Temel bilimlerde neyin doğru neyin yanlış olduğuna ne zamandan beri böyle karar veriliyor? Hani siyasi konular ile bilimsel konuların birbiri ile karıştırılması sakıncalıydı?

Evet, günümüzde 'bilimsel gelişmeye paralel felsefî derinleşme' gereksinimi önemli bir sorundur. Bu gereksinimi karşılayabilecek birilerinin bilimin mantığını birazcık olsun kavramış olması gerekmez mi? Örneğin "diğer canlılarla ortak bir kökenden geldiğimiz bilgisi"ne sahip olmamızın gerektirdiği felsefî açılım nereden gelecektir? Bu bilgiyi doğrudan reddeden 'yaratılışçılar'dan mı? İnsan klonlanmasının getirebileceği etik sorunlar ve benzerleri bilimin konusu değil tabii ama bu meydanın boş olduğu ve soruları cevaplamaya yeltenen her düşüncenin bunun altından kalkabileceği anlamına da gelmiyor.

05/11/2007 - RADİKAL
YAVUZ EKŞİ
Yrd. Doç. Kazım Yavuz Ekşi: İTÜ Fizik Bölümü öğretim üyesi

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.