ALEVİLİK, DEVRİMCİ DÜŞÜNCENİN BİZATİHİ KENDİSİDİR!

ALEVİLİK, DEVRİMCİ DÜŞÜNCENİN BİZATİHİ KENDİSİDİR!

Alevilik sadece saz çalmak, semah dönmek ya da deyiş, beyit söylemek değil, aksine yaşamın her alanında bir duruş ve tavır sahibi olmayı gerektiren bir yaşam biçimidir.

A+A-

Sabri Kahraman'ın kaleme aldığı makalede dikkat çeken çarpıcı bazı tesbitleri Alevi Haber olarak derledik:

Alevilik öyle zannedildiği gibi sadece saz çalmak, semah dönmek ya da deyiş, beyit söylemekle sınırlı bir inanç değil, Aksine yaşamın her alanında bir duruş ve tavır sahibi olmayı gerektiren bir yaşam biçimidir. Ayrıca büyük insanlık ailesine, tanrılı peygamberli kutsal kitaplı baskıcı dinlere alternatif olarak, İnsan aklına vicdanına ve ahlaki değerlerine dayalı olarak doğa ve toplumu özgürleştirmeyi amaç edinen, ezilen mazlumların direniş ve bedellerle var ettiği bir yaşam felsefesidir .

Bu felsefe Yaratılmışlığa değil,
Vardan Varoluşçuluğa inanır.

Bunu Çar anasır’la tanımladığı (Ateş-Hava-Su-Toprak) Dört elementin uyumlu ilişkisi sonucu canlı varlığın oluştuğunu iddia eder. Öbür dünya, Cennet- Cehennem olayına inanmaz.

Ne varsa gerçek evrende ve dünyamızdadır. Toplumsal hiyerarşisinde zor kaba güç ve mertebe unvan yoktur.

Ana erkil idareyi esas alır. Kadın’ı en önde tutar. İnanç ifa etmek için bir mekana ihtiyaç duymaz.

İktisadi düşüncesine gelince onun en somut örneğini ve tavrını Şeyh Bedrettin isyanında sloganlaşmış şu söylemde görürüz. “Yarin yanağından gayrı her şey ortak olmalıdır, ay güneş herkesin lambasıdır, su herkesin suyudur. Ekmek neden herkesin ekmeği değildir..?? Adaletsizliğine olan İtirazla kollektif bir yaşam tezi ortaya konmuş üretimde ve onun nimetlerini paylaşımında eşitlikçi bir yaşam formülü savunulmuştur.

İşte bunca sebepten dolayı “Alevilik, hiçbir dinin veya ırkın tekelinde değil, insanlığın ortak, evrensel değeridir. İnsanlığın aydınlık yüzüdür.
Paradigması ise (Reya Hêq) Hakk Yoludur.
Hak Doğa İnsan üçlemi üzerinden şekillenmiş, felsefik bir dünya görüşüdür, Ve bu muhalif tutumu nedeniylede asırlar boyu semavi dinlerin açık hedefi haline gelmiştir.
Aslında tarihi gerçeklik bizlere bir şey daha öğretmiştir ki oda şudur ?Alevi yol geleneğinin Sol düşünce dünyasına ? kaynaklık ettiği tezidir ki hiçte yabana atılır bir tez değildir. Nedenine gelince henüz orta yerde Sol, Sosyalist, düşünce akımları yok iken Mezopotamya, ve Anadolu’da, ezilen sömürülen mazlumların hakça bir düzen arayışlarına öncülük etmiş devrimci bir gelenektir Alevilik.

Bu FELSEFEYİ anlamak için, onun yaslandığı temel ilkeleri kavramak lazım.

1-En-el Hakk felsefesiyle yer yüzündeki tanrı insandır der.

Tanrıyı cümle varlığın birliğinde arar (maddecidir)

2- Kıblemiz bilim, Kabe’miz insandır.(İnsanı Kutsar)

3- "Emeğiyle geçinmeyen bizden değildir"der. Ve bu duruşla emekten ezilenden yanadır.(sol, sosyalisttir)

4- "İlimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" der.(Bilimi esas alır)

5- "72 Millete aynı nazarla bakacaksın" der. Bu yönüyle ırkçı milliyetçi değil.(Entarnasyoneldir)

6- "Yarin yanağından gayrı her şey ortak olmalıdır" der.Bununla hem üretimde, hemde paylaşımda ortakça bir yaşam savunur.(devrimcidir)

İşte Alevi felsefesini bu ilke ve değerlerden arındırarak ele alırsan, onun bilime felsefeye hoşgörüye ve mazlumdan yana olan devrimci çizgisine ihanet etmiş olursun ki, geriye sadece Alevilik sazdan, semahtan ya da deyiş ve beyitten ibaretmiş gibi bir sosyal anlayış kalır. O da bu düşsel yapının kellesini gövdesinden koparıp, gövdeye buyur kendini ifade et demek gibi bir şey olur.

S. Kahraman

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.