Alevilik ve İslam - Hasan Doğan - PSAKD İnanç Kurulu üyesi

Alevilik ve İslam - Hasan Doğan - PSAKD İnanç Kurulu üyesi

PSAKD İnanç Kurulu Üyesi Cemal Abdal Ocağı evladı Hasan Doğan "Aleviliğin İslam içi olduğu" önermesini değerlendirdi.

A+A-

Bir dinin veya inanç sisteminin ne olduğuna dair bir belirleme yapmanın en nesnel yöntemi, o dini veya inancı oluşturan ana kuramsal ve yazınsal küllüyata ve sosyal pratikteki inançsal ritüellere bakmak gerekir.

Bugünkü konumuzun ana teması Aleviliğin komşu inançlardan etkilendiğini ve "Aleviliğin İslam içi olduğu" önermesini de, yukarıdaki tespitte hareketle, bu her iki inanç sisteminin, İslamın açığa çıkan ritüellerini referans olarak, analoji yapma yöntemi ile açığa çıkaralım.

Bilindiği gibi İslamın yüzlerce ve hatta binlerce kuralı, kaidesi vardır. Bu kural ve kaideler ; kimi yapılması zorunln olan, olmazsa olmaz olarak tanımlanan, mutlaka yerine getirilmesi gerekli olan emir, farz biçiminde. Kimi ise yapılması kesin bir zorunluluğa dayanmasa da yapılması istenen şartlar, vacip ve sünnet biçiminde karşımıza çıkmaktadır.

Şu durumda bir toplum yada bir birey olarak öznenin, Müslüman kabul edilmesi yada Müslüman olması için, bir ön kabul olarak bu kural nove şartlara uyuyor olması gerekir.

Zira bu şartlar, uyulması gereken kurallar sistemi olarak oluşturulmuş dinin varlık nedenidir. Bir öznenin, bir inanca mensup olup olmadığını sınayan yegane denek taşı da, öznenin o inancın kurallarını kabul edip etmeyişinin tespitidir.

Şu halde, bir bireyin yada toplumun İslam içinde kabul edilmesi için gerekli olan, olmazsa olmaz olarak tanımlanan, zorunlu en temel beş İslam şartı başta olmak üzere, kimi ana momentlere değerek, Alevilik ve İslam arasındaki farklılıkları açığa çıkaralım.

1-NAMAZ.........!

Biçimsel bir ibadet türü olarak namaz, İslamın en temel beş şartından biri ve Müslümanlar tarafından zorunlu olarak yapılması gereken bir ritüeldir. İslamın tüm mezheplerinde namaz olmazsa olmaz bir ibadet şeklidir.

Oysa, Kzılbaş/ Alevilik'te namaz kılmagibi bir ibadet yoktur. Genel olarak Alevi felsefesi, batıni öğretisi gereği biçimsel ibadete karşıdır. Bu felsefe " İnsanın kıldığı namaza ihtiyaç duyan Tanrı olmaz" gibi tutarlı bir mantıktan hareketle, namazı red eder. "İbadet namına kalkup oturma, çağırma, tepinme, göğsüne vurma, Alkah Allah deyip köpürüp durma, zikri Hakk hazm için geviş değikdir"diyen RIZA TEVFİK gibi ozanların, sadıkların ve serdengeçtilerin yoluna gider.

Bakın Aşık Ali Metin ne diyor... ?
"İnan ki sözlerim Hakk'tır, din iman güzel ahlaktır/ İbadetin şekli yoktur, türlü şekil göstermiştir"

Yine ŞEYH BEDRETTİN Diyor ki.....!
"Hakiki ibadetin hiçbir vakit, kayıt ve şartı yoktur"

Hüdai Baba diyor ki....!
"Bütün evren semah döner, alkından güneşler yanar/ Aslına ermektir hüner, beş vakitle avunmayız"

MAHMUT ERDAL diyor ki.... !
"Diz çöküp yerlere dinlemem vaazı, kıble denen taşa etmem niyazı/ Peçeli, sarıklı kara yobazı, arap çöllerine süresim gelir"

2-KELİME İ ŞAHADET

Biçimsel ibadet türlerinfen bir başkası olan "Kelime-i Şahadet" de İslamın tüm mezhep ve yorumlarında, küçük değişikliklerle görülmektedir. İslamın tüm mezheplerinde "Kelime-i Şahadet" olmzsa olmaz bir ibadet biçimidir.

Yine bu ritüel de Kızılbaş / Alevilikte yeri yoktur.

3-ZEKAT

Biçimsel bir ibadet şekli olarak, varlığının çok küçük bir parçasını yılda bir kere bağışkamak gibi bir uygulama İslamın en temel şartlarından biridir. Adına zekat denen bu uygulama, esasında dini bir zorunluluk olduğu için, insanlara yardım etmek gerektiği gibi bir mantığın ürünüdür.

Kızılbaş/ Alevilik'te zekat gibi bir uygulama görülmez. Aleviler kendi Mürşid ve Pirlerine Hakullah verir ve miktar oranlaması yoktur. Alevi felsefesi kendisini, yardımlaşma ve eşitlik gibi kavramlar üzerine kurgulandığından, yardımlaşmayı dini bir zorunluluk olarak değerlendirmez ve insanın en temel insani değerlerinden biri olarak tanımlar. Bundan kaynaklıdır ki, bu türden bir yardımlaşmayı biçimsel formüller varlığın, gelirin yüzde iki buçuğu üzerinden oluşturulmuş dini zorunluluklar olarak görmez.

Bakın ulu ozanımız YUNUS EMRE ne diyor...!

"Oruç, Namaz, Zekat, Hac, Cürmi cinayettir/  Fakir bundan zattır, has ül havas içinde"

ŞEMSİ YASTIMAN diyor ki....!

"Israr etme sana fitremi vermem, zekatım veripte günaha girmem/  Tarlamı satıpta Kabe'yi görmem, n'olur biraz da bu yolfa öğüt ver"

4-RAMAZAN

Ramazan orucu tutmak tüm Müslümanlar için yapılması zorunlu bir oruçtur. Razan bayramı, Bayram namazı, İftar, Savur bu süreçte görülen diğer figürlerdir.

Kızılbaş/ Alevilikte ise Ramazan orucu tutulmaz, Ramazan bayramı kutlanmaz, Bayram namazı kılınmaz ve İftar, Sahur gibi kavramlar bulunmaz. Alevi oruç bittiği için düğün/ bayram yapmayı da mantıksal ve etik gerçeklerden dolayı kabullenmez.

Alevilikte Xızır ve Yas-ı Matem orucu vardır. Yanlız bu oruçlar İslam orucundan farklıdır. Oruç boyunca su içilmez, canlı hiçbir şey kesilmez, sahura kalkılmaz, sade bir akşam yemeği yenir. İftar yapulmaz, oruç açılır. Tutulan bu oruçlar nedeni ile Aleviliğin İslam içi olduğunu iddia etmek nesnel dayanaklardan yoksun bir argümandır. Zira İslam orucuyla hiçbir ırtak noktası bulunmamaktadır. Zamanı, biçimi, yöntemi, a acı ve felsefesi farklı olan bu oruçların İslam içi olmak için yeterli görmek demek, yine İslam orucuyla zamanı, yöntemi, biçimi, amacı ve felsefesi farklı olan diğer inançlardaki ( Hıristiyanlık, Musevilik, Dürzilik, Hinduizm, Brahmanizm, Teoizm ve çeşitli Oagan inançları) ıruçlardan hareketle, onların da İslam içi olduğunu kabul etmek anlamına gelir.

Bakın AŞIK YENER ne diyor....!

"Gidilen ay nurdu hani, toprak taş dört yanı/  Kabe namaz Ramazanı, bayramdan da geçmişim ben"

Aşkın Piri SEYYİT NESİMİ diyor ki....!

"Abdestimiz katlanmak, namazımız sabretmek / Biz bir oruç tutarız, ramazana benzemez"

Bilge ozanımız YUNUS EMRE diyor ki... !

"Oruç, namaz, gusul, aşk hicaptır aşıklara/ Hakk'tan ayrı ne vardır, kalma güman içinde"

Ramazan ayında kapanan meyhanelerin dervişlere vermil olduğu sıkıntıyı, ironik bir dille şu şekilde ifade etmiştir FUZULİ....!

"Ramazan ayı gerek açıla cennet kapusu / Ne reva kim ola meyhane kapusu bağlu / Fethi meyhane için kılayım fatihalar/ Ola kim yüzümüze açıla bir bağlu kapu "

5-HACCA GİTMEK

İslam dininin zorunlu kıldığı beş temel şartların sonuncusu Hacca gitmektir. Hacca gitmek Müslümanlar için olmazsa olmaz nitelikte bir ibadettir.

Osa ki Kızıkbaş / Alevi inancında Hacca gitmek diye bir inancı yoktur. Alevi inancı yüzünü Hacca, Kabe'ye, Mekke'ye dönmek yerine, insana dönmeyi, Cemal Cemale bakmayı doğru bulan bir mantık üzerinden, Haccı red eder. Bu felsefe " İnsanı en kutsal Kabe" olarak kabul eder. Durumu daha net kılabilmek adına bu felsefenin ve Anadolu Aleviliğinin en önemli yapı taşı olarak bilinen Pir Hünkar-Veli'ye bakalım sekiz yüz evvel ne demiş bizlere,

"Ellerin Kabesi var, benim Kabe'm insandır/ Ateş nardadır, sacda değildir / Her ne ararsan kendinde ara / Kudüd'te, Mekke'de, Hacda arama"

SEYYİT NESİMİ. diyor ki....!

"Al yezit seccadeni git mescidinin yoluna/ Pir eşiği benim Kabe'm kıblegahım kime ne"  

Bugünlerde Abdal Musa'da anmalarında bize ait olmayan bazı ritüellerin Dergahta yapılması kabul edilemez. Bu yazımı namaz da bizim niyaz da bizim diyen Dedelere ve aklı yetmez yöneticiler iyi okusunlar.

HASAN DOĞAN
PSAKD İNANÇ KURULU VE DİSİPLİN KURULU ÜYESİ
CEMAL ABDAL OCAĞI EVLADI

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum