Firaz Baran: ''Alevilikte sırlama konusunu köyde büyüyen benden dinleyin!''

Firaz Baran: ''Alevilikte sırlama konusunu köyde büyüyen benden dinleyin!''

21 yaşına kadar köyde yaşadım. 15 yaşından itibaren köyde mezar kazan gençlerden biri de bendim. Hakka giden canlar nasıl mı uğurlanıyordu?

A+A-

Atê Elıf'ın (Elif Ana) Hakka gittiği gün kameraya alındı. Bana inanmıyorsanız o videoyu izleyin. Akşam sabaha kadar Kantarma Pirleri elinden sazı düşürmedi. Devriye okudular. Deyişler söylediler, gulbanglar çağırdılar. Niye acaba? Saz sesi durmadı! Niye?

Çünkü inancımıza göre Hakka gittiğimiz zaman canımız (yani "ruhumuz") sadece saz sesi duyuyor. O, sadece devriyelerimizi, gulbang ve deyişlerimizi duyuyor.

Diğer inançlara ait sesleri, duaları duymuyor ve anlamıyor. İstediğiniz kadar fatiha okuyun. Bizim canımız duymaz. O başka bir inanca ait. Aynı şekilde bir Müslüman'ın ruhu da bizim sazın sesini duymaz. Onun ruhu fatihayı duyar.

Sabahat Akkiraz'ın dayısı hasta yatağında vasiyet ediyor.

- "Sabahat geldiğinde mezarımın başında bir deyiş okusun."

Sırlama yapılırken Sabahat Akkiraz'a söylüyorlar.

- "Sanki dayım beni duyacak mı?" diyor.

İşte biraz kemalizm, biraz komünizmle yönünü şaşırırsan böyle olur. Kendisi Alevi müziğinin temsilcisi ama söylediği gulbangların, deyişlerin, devriyelerin neden söylendiğini bilmiyor. Onca yıldan sonra değişti mi bilemiyorum.

Ben size yüzlerce örnek gösterebilirim. Sırlanırken deyişler veya devriyeler okunduğunu...

Ama siz bana 1990 öncesi cenaze namazı kılınan bir tek örnek gösteremezsiniz.

Cüppe giyen bir tek pir, ermiş, derviş zaten gösteremezsiniz. Teslim olmayın hemen. Cüppeyle karşınıza gelenlere, "Cami şurada. Oraya git. Burada bir Alevi canın sırlama erkanı yapılacak" deyin.

Köyün neden önemli olduğuna gelince? Çünkü bizim ziyaretlerimiz, kutsal dağlarımız, evliya mezarlarımız kısaca kutsallarımızın hemen hepsi köylerdedir. Dolayısıyla inanç köylerde yaşatılmıştır.

Şehirde veya 90 sonrası köylerde yönünü şaşırmışların size öncülük etmelerine izin vermeyin.

Bize başka don biçenlere sadece şunu söylemek isterim: İstediğiniz kadar uğraşın. Biz dağa, taşa, pınara, göle, nehire, kamil insana, eren-evliyaya inandığımız sürece sizin bize biçtiğiniz donlar bize uymayacaktır. Yorulmak istiyorsanız uğraşmaya devam edin.

Acımız genç de olsa,

Saç örgülerimizi kurban da versek,

Saz bizde kutsaldır. O çaldığı zaman acımıza merhem olur. Yolumuza ışık olur.

Kim ki sazı tartıştırıyor, yolumuzu bilmiyor demektir.

Sersala We Pîroz Be!
 

SON NOT

Sırlama erkanında saz çalmak üzerine

(Bizde rızba veya cura daha çok tercih ediliyordu.)

Sazı bir düğün aleti olarak yanınızda götürmeyin. Sırlama erkanında saz çalacak kişi uygun bir tını ile devriyeleri okumalı. Bir cem yürütür gibi. Düğünde çalar gibi çalıp söylerseniz olmaz. Ama bir cem yürütür gibi çalarsanız Hakka giden kişinin canına da merhem sürmüş olursunuz. İnanç böyle diyor. Bilimsel tartışma yapmak isteyen üniversite kürsülerine gidebilir.

Firaz Baran

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum