"Aleviler her zaman değişim ve dönüşümün dinamiğidir"

"Aleviler her zaman değişim ve dönüşümün dinamiğidir"Divriği Gazetesi'nin PSAKD Genel Başkanı Fevzi GÜMÜŞ ile...

"Aleviler her zaman değişim ve dönüşümün dinamiğidir"

Divriği Gazetesi'nin PSAKD Genel Başkanı Fevzi GÜMÜŞ ile gerçekleştirdiği röportajı yayınlıyoruz;

Alevilere karşı bu güne kadar geliştirilen bu türden katliam girişimlerinin Alevi toplumunu sindirmek, soldan demokrasiden koparmak ve ülkenin bir bütün olarak değişim dönüşüm çabaları ile doğrudan ilgisi vardır.

* Eski özel Harekât Daire Başkan vekili ve Susurluk skandalına da adı karışan İbrahim Şahin’in evinde bulunan belgelerin içerisinde ABF Genel Başkanı Ali Balkız’a ve Genel Sekreteri Kazım Genç’e suikast planları ele geçti. Gerçekten bu doğru mu? Maraş, çorum, sivas ve Malatya’da yıllar önce yaşanan Alevilere dönük katliamları düşünür isek, bunlara Madımak katliamını da eklemek gerekir,  bütün bunları nasıl yorumlamak gerekir? Bir devlet kendi yurttaşlarına hukukun dışına çıkarak ceza verir mi?

Bu bilgilerin doğru olduğunu basına yansıyan bilgilerin ötesinde Ergenekon dava dosyasından biliyoruz. Eski özel Harekât Daire Başkan vekili ve Susurluk skandalına da adı karışan İbrahim Şahin’in evinde bulunan belgelerin içerisinde ve bilgisayarında bu yönde bilgi ve belgelere ulaşıldığı ifade edilmiştir. Devletin içine sinmiş çetelerin, demokratikleşme ve özgürleşme yanlısı muhalif güçleri sindirme yöntemlerinden biri olarak kullanılagelen suikast planlarının, provakasyonlar Türkiye'nin yabancısı olduğu bir durum değil. Devletin kapalı kutu haline dönüştüğü her dönemde, ne idüğü belirsiz çetelerin palazlandığı, bu çetelerin kendilerini devletin yerine koyarak, ‘durumdan vazife' çıkardığını hepimiz biliyoruz. Alevilere karşı bu güne kadar geliştirilen bu türden katliam girişimlerinin Alevi toplumunu sindirmek, soldan demokrasiden koparmak ve ülkenin bir bütün olarak değişim dönüşüm çabaları ile doğrudan ilgisi vardır.

* Maraş, Madımak, Gazi, Çorum ve Malatya katliamları neden aydınlatılamadı sizce?

Karanlık güç odakları tarafından tezgâhlanan katliam ve suikastların çözülememesinin nedeni hiç şüphesiz bunların arkasında devlet içinde yuvalanmış güç odakları bağlantılı olmasından bağımsız düşünülemez. Bu yasadışı oluşumları karınlık ilişkileri aşacak, açığa çıkaracak bir siyasi irade demokratikleşme iradesi ülkemizde maalesef oluşmamış, oluşturulamamıştır.

* Osmanlı’dan bugüne kadar Aleviler hep tehlike olarak görülür oldu. Resmi devlet ayğıtını Aleviler konusunda tehlike gibi görmeye sevkeden şey nedir?  Aleviler gerçekten rejim için bir tehlike mi?

Aleviler tarihsel olarak taşıdıkları sol damar ile her zaman demokrasi ve özgürlük ekseninde bir değişim ve dönüşümün dinamiği olmuşlardır. Bu anlamda demokratik değişim ve dönüşümden korkan kesimler için Alevilerin tehlike olarak algılanması ve bu tehlikenin çeşitli provokasyonlarla sindiririlip korkutulmak istenmesi bu topraklarda olagelmiştir. Bu anlamda devletin kendisini şekillendirdiği, düşünce dünyasına hâkim olduğu, devlet aklı ile düşünen kesimin Alevileri tehlike olarak algılaması ve bu kesim içinden hukukun dışına çıkmış kesimlerinin bu toplum üzerinde provakasyonlar tezgâhlanması durumu ile karşı karşıyayız.
 
* Cumhuriyetin kuruluşuna Aleviler büyük oranda destek oldular. Laikliği ve demokratik cumhuriyeti en çok Aleviler desteklediler? Peki, Cumhuriyet Alevilerin bu desteğini kamusal alana taşıyabildi mi? Osmanlı’da olduğu gibi Cumhuriyet sürecinde de Alevilere haksızlık mı yapıldı yoksa?

Aleviler açısından Osmanlının teokratik yapısından Cumhuriyete geçiş Laikliği ve demokratik cumhuriyet değerlerine yönelim desteklenmesi gereken bir sıçramaydı ve Alevilerde bunu yapmışlardır. Ne var ki Cumhuriyetin tek millet tek din anlayışı çerçevesinde şekillenmesi farklı olanın ya yok sayılması ya da ayrımcılığa tabi tutulması anlayışını devlet politikasının ayrılmaz bir uygulaması haline getirmiştir. Eşitlik kavramı, şekilde ve sözde kalmış, eşit yurttaşlık kavramının içeriği farklı olanlar yönünden doldurulamamıştır. Aleviler için bu sürecin kimliklerinin kabulü ve yasal güvence altına alınmaları bakımından sorunlu olduğu açıktır. Bu gün Alevi Sorunu olarak ifade ettiğimiz çerçevede yaşananlar bunun yansımasıdır.   

* Son yıllarda Aleviler arasında da bir ayrışma var.  Bir tarafta PSAKD ve ABF gibi düşünen alevi örğütleri,  diger tarafta Cem Vakfı var. Bu ayrışmayı biraz anlatır mısınız?  Neler oluyor Aleviler arasında? Aleviliği kim nasıl yorumluyor?

Ayrışma gibi görünen bu durum aslında siyaseti soldan veya sağdan okumayla ilgili bir yaklaşım farklılığından kaynaklanıyor. ABF ve ona bağlı örgütler Aleviliğin sol damarını ve demokrasinin ve laikliğin evrensel ilkelerini savunuyorlar. Cem Vakfı çevresi ise her türden sağcılığı Aleviliğin bir parçası haline getirmek istiyorlar. Bu durum Aleviliğin tarihsel olarak nasıl okunacağına ve kent koşullarına nasıl tercüme edileceğine ilişkin ideolojik bir tartışmadır. Bizim açımızdan mesele basittir: Yol Önderleri ile Ozanları ile Babaları Dedeleri ile deyişleri söylenceleri ile binlerce yıllık tarihsel birikim ne tarif ediyorsa ise Alevilik odur, O olmalıdır. Bu bakımdan Alevilik Hacı Bektaş’dır, Nesimi’dir, Pir Sultan’dır, Yunus’tur. Bu bakımdan Aleviliği başka yerlere başka kanallara akıtmak, O’nu olduğunun dışına çıkarmak istemek, Sünniliğin içinde eritmek Alevilere verilecek en büyük zarardır. Cem vakfı bu gün Aleviliği Sünnilik içinde eritmek, onun özgün yapısını bozup adeta bunu sünnilek içinde eritmek çabasındadır.

* AKP İktidarı Aleviliği Cem Vakfı araclığıyla tanımak istiyor sanki? AKP kurmayları ve devlet erkânı Cem Vakfı’nın her toplantısına eksiksiz ve kusursuz katılıyor. İzzettin Doğan ile Tayyip Erdoğan özel görüşmeler yapıyor. Acaba Devlet Alevilerin temsilcisi olarak Cem Vakfı ile gizli bir anlaşma mı yaptı?

AKP Alevileri kendi rotasına almak için uğraşıyor. Oysa bizim istediğimiz açıktır. Biz, herkesi gibi kendi inançlarımızı ve ritüellerimizi hiçbir baskıya uğramadan, eksiksiz yerine getirmek istiyoruz. Biz de modern bir devletin yurttaşlarına karşı üstlenmesi gereken sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. AKP ise kendisine tabi bir topluluk istiyor. Cem Vakfı, Alevilerin özgürlükçü ve bağımsız duruşlarını bir çeşit ranta dönüştürme niyetinde. Ancak, açık ki, Cem Vakfı’nın Alevileri temsiliyet ilişkisi çok zayıf ve bir gizli anlaşmaları var mı bilemem ama yüzyıllardır devletin baskıcı tutumuna karşı kendisini, kültürünü korumuş Aleviler, bütün gizli anlaşmaları, gizlendikleri yerden açığa çıkarıp deşifre edebilecek potansiyele sahipler.

* Alevilerin Uzun Yürüyüşü adıyla 9 Kasım’da Ankara’da yüz 50 bin kişinin katıldığı bir miting düzenlediniz. Cem Vakfı yönetimi bu mitingi düzenleyenleri karanlık güçler olarak tanımladı? Hem bu mitingi, hem de Cem Vakfı’nın bu görüşünü nasıl yorumlamak gerekir?

Ankara’daki mitingimiz, başta AKP olmak üzere herkesin ezberini bozdu. Bu yüzdendir ki, görkemli Ankara çıkartmamızdan sonra alelacele rafa kaldırdıkları ‘açılımlar’ını yeniden gündeme getirdiler. Cem Vakfı da, safiyane duygular taşıyan Alevileri aldatabileceği düşüncesiyle hareket ediyor. Oysa Aleviler, kendileri için kimin mücadele ettiğinin bilincindeler. Karanlık güçler, kapalı kapılar ardından Aleviler adına pazarlık yapanlardır. Biz, Alevilerin talep ve isteklerini herkesin gözü önünde ve açıkta yaptık. Dolayısıyla ‘kem söz sahibine aittir’

* Devlet erkânı Aleviliği düzen içerisinde sunni islam anlayışına doğru çekiyor. Bu görüşe katılıyor musunuz? Sizce Alevilerin hangi sorunları var, siz Alevilerin bu sorunlarına hangi çözüm önerileri sunuyorsunuz?

Devlet, özgürlükçü laiklik anlayışına uygun davranarak, Aleviliği yeniden tanımlamaktan vazgeçmelidir. Aleviliğin ne olduğunu Alevilere bırakmalı, Alevilerin taleplerini, amasız, fakatsız, derhal yerine getirebilmelidir. Biz zorunlu din dersinin kaldırılmasını, Diyanetin lağvedilip yerine bütün inançlara eşit uzaklıkta durabilecek ve bilimsel bilginin ışığında hareket edebilecek bağımsız bir kuruluş oluşturulmasını, Cemevleri ibadethane sayılmasını ve simgesel bir anlamı olduğu için Madımak Müze yapılmasını istiyoruz. Çözüm önerimizi de her platformda ifade ediyoruz. Samimi olan bunu anlayabilir.

* Aleviler ile CHP arasında karşılıklı bir vazgeçmeme hali var gibi.  Oysa Alevilerin bir kesimi CHP’ye oy verdiği halde kırğın. Birçok Alevi katliamının CHP ve sosyaldemokrat iktidarlar zamanında yaşandığı biliniyor. Bu katliamlar aydınlatılamadı. Aleviler Osmanlı’da olduğu gibi Cumhuriyet yönetimi sürecinde de çok katliamlara ve iftiralara uğradılar. Açıkçası Aleviler CHP tarafından savunulmadığı hissiyatına kapılıyorlar. Siz bu görüşe katılıyormusunuz? 

CHP ile Alevilerin ilişkisi, biraz da, ölümü görüp sıtmaya razı olma haline benziyor. Aleviler, büyük ölçüde CHP’ye oy veriyor ama CHP, Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelerde, Alevi hassasiyetine uygun davranışlar sergilemiyor. Bu sorunu çözmek lazım. Katliamların CHP’nin hükümette olduğu dönemlerde olduğu doğrudur ancak bütün bu katliamlarda karanlık güçlerin, derin devletin, çetelerin parmağı olduğu tartışılmaz. Öyle zamanlar vardır ki, devletin de çetelere sözünün geçmediğini tarihimiz yazmaktadır. Bizim CHP’den istediğimiz, Alevi hassasiyetlerine uygun davranışlar sergilemesidir.Malesef bu süreç sancılıdır. Öyleyse bu süreci sancısız hale getirmek en başta Alevilerin görevidir.

* Bizim soramadığımız bir soru mutlaka vardır. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Önümüzdeki sürecin aleviler açısından daha sıcak geçeceği bu günden görünmektedir. Gerek Alevilerin taleplerini ülkenin eşitlik özgürlük talebi ile birleştirilmesi çabalarının artacağı, Alevilerin kerhen desteklemek zorunda kaldığı için kendi siyasi kaderlerini kendilerinin belirleyeceği başkalarının eline bırakmadığı dönemlerin çok yakın olduğunu toplumun kendi içindeki tartışmalardan ve gelecek özlemlerinden görebiliyoruz. Doğru bir siyasi önderliğin Alevileri toplumun demokrasiden eşitlikten özgürlükten yana güçlerle buluşturacağı dahası bu yöndeki çabaların yoğunlaşacağı bir dönem hepimizi beklemektedir.

DİVRİĞİ GAZETESİ - SAYI 30 / Alevihaber.com - 1 Şubat 2009

Röportaj Haberleri

Alevilerin Dışavurumu: Müzik ve Kimlik
Ali Ekber Yurt: 'İmam hatip ve ilahiyat mezunu iki ‘dede’yi Diyanet’e biz önerdik'
Gani Pekşen ile röporaj
Alevi Haber Sözcüsü: 'DAD Hasret Gültekin anıtının yıkılmasını savunuyor!'